Türkan Yılmaz
Türkan Yılmaz Maskeler çeneye değil!

Maskeler çeneye değil!

Aylardır beklediğimiz normalleşme süreci nihayet geldi.

Yeni normal kurallar ile birlikte restoran ve kafeler 1 Haziran itibari ile hizmete açıldı.

Pazar günü işletmelerinde derinlemesine temizlik yaparak, müşterilere temiz ve dezenfekte edilmiş ortamlar sunmaya hazırlanan firmaları gördükçe mutlu oldum.

Hafta başı tam anlamı ile birçok kişiye bayramdan daha çok bayram havası verdi.

Adeta tüm işletmeler yeni açılmış gibi heyecanla çalışmaya başladılar.

Ne kadar yoğunluk olsa da işletme sahiplerinin olması gereken uygulamaları ve bu konudaki hassasiyetleri gerçekten takdire şayan.

Kafe ve restoranlarda sosyal mesafeli masalar, maske kuralı ve dezenfektanlı önlemler alınırken güzellik merkezleri ve berberlerde sterilize edilen malzeme kullanımı, siperlik, galoş kullanımları ile yeni döneme tam anlamıyla hazır şekilde başladılar.

Önlemleri alan birçok işletme, hizmet alan ve ziyaret edenler tarafından tam not alıyor.

İşletmelerin önlemleri yanında hijyenik ortamlara gidenlerinde kişisel önlemlerini almaları önemli tabi.

Ama biliyoruz ki kurallara uymak konusunda kişisel olarak çok iyi olduğumuz söylenemez.

Toplu alanları kullanan bireylerin özellikle kendi hijyenlerine dikkat etmeleri gerekir ki toplum tehlikeye atılmasın.

Maalesef bu kadar kurala karşı belli bir kesim “kurallar çiğnenmek için var” bile diyor.

Kurallara tam anlamı ile uyan kişi sayısı çok az.

Çünkü halk olarak, mutlaka olması gerekenin aksine hareket etmeyi tercih ediyoruz.

Açıkçası dışarıdaki durumda bu sözümü onaylar nitelikte.

Sebebi ise kurallara uyuyoruz imajının arkasındaki yalancı güven.

Başlarda maske takmayarak hayrete düşüren insanlar, şimdi de maskeyi çenelerine takarak beni şaşırttılar.

Farkında olmasalar da bu maskeyi hiç takmamakla eş değer maalesef.

Evden maskeyi takarak çıkıyorlar ama sıcağında vermiş olduğu daralma ile maskeyi çenelerine indiriyorlar.

Maskeyi elinde tutup toplu alanlarda ağzına kapatanları bile gördüm.

Ağzında maske olanlar çok nadir diyebilirim.

Bu konunun ne kadar önemli olduğunu geçtiğimiz ay sosyal medya hesabından açıklama yapan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü açıkladı.

Maskenin ağız ve burunu kapsayacak şekilde takılmasının hayati önem taşıdığını ifade etti.

Açıklamasının detayında; “Burunu dışarıda bırakmak veya maskeyi çene altına indirmek, maskenin kirli yüzünden ağız ve buruna virüsün bulaşmasına neden olur. Çok tehlikeli, sakın yapmayın. Maske kullanmak kişinin tercihine bırakılamaz.” şeklindeydi.

Ne kadar rahatsız olsak ve birçoğu görüntü açısından hoş olmadığını düşünse de bir süre daha kendimiz ve çevremizin sağlığı için kurallara gerektiği gibi uymalıyız.

Bu herhangi bir hastalıkta olduğu gibi sadece sizi ilgilendiren bir hastalık değil.

Küçük kardeşimin geçenlerde; “Keşke oyunlardaki gibi, bu hastalıkta bireysel olsa ben sıkıldım sorumsuz insanlardan” deyişi komik gelse de bu görüntülerden sonra hak vermeden kendimi alamadım.

Bu sabah lösemili bir çocuğun annesinin paylaşımını gördüm.

Kızının maskeli fotoğrafının yer aldığı paylaşımda; “Bugün kızımı dışarı çıkardım hiç kimse ona garip bakmıyor neden maske var diye. Aşırı mutluyum şuan” yazmış.

Kadının paylaşımındaki mutluluğunu hissetmemek zaten elde değil.

Bu konuya değinmemin sebebi de hayatı boyunca maske ile yaşamak mecburiyetinde kalan ve hiç ses etmeyen küçücük bir çocuğun örnek teşkil etmesini istememden.

Bu yüzden daha fazla bencillik yapmadan şu maskeleri çeneden yukarı takalım derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Türkan Yılmaz Arşivi