Musab Seyithan
Musab Seyithan Kur'an Müslümanlarının (!) Kuran'ı İnkârı

Kur'an Müslümanlarının (!) Kuran'ı İnkârı

Konunun başlığı sizi hayrete düşürmesin. “Kur’an Müslümanlığı” ile “Kur’an inkârı” nasıl bir araya geliyor? demeyin. Afganistan yönetimini Taliban’ın ele geçirmesi, turnusol kâğıdı vazifesi gördü. Böylece Kur’an’a gerçekten inanıp onun hâkimiyeti için malını ve canını ortaya koyan hakiki Müslümanlarla, Kur’an’ın üstünden geçinen ve “Bize Kur’an yeter” diyenlerin gerçek yüzleri ortaya çıkmış oldu. Kur’an’ı sömürerek semiren sahtekâr, düzenbaz, İslam’ın doğru anlaşılmasının önünde en büyük engel ve asrın en büyük fitnesi olan “Kur’an Müslümanlığı” sapıklarından biri ve Prof. namlı, zavallı bir Siyer hocası, attığı twitte bakın bu konuda ne diyor:

Şeriattan kaçan Afganlılar Türkiye’ye kapağı atıyor. Bizdeki şeriatçılar ise ülkeyi Afganistan’a çevirme hayalperestliğinde. Anlayan için sadece bu örnek bile Cumhuriyetin kazanımlarını ve Atatürk’ün büyüklüğünü anlamak için kâfidir.” 

Daha önce de bazı yazılarımda dile getirdiğim gibi geçmişte “İslamcı” olan bir kısım yazar-çizer takımı son dönemlerde amansız birer Atatürkçü kesildiler. Bunlardan fosilci-modern hurafeci tayfasından olan M. İ.oğlu, 19 Mayıs 2020 tarihinde attığı tweetinde; “Bu toprakların işgalden kurtuluşunda emeği geçen, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, emeği geçen herkesi rahmet ve minnetle yâd ediyorum…” diyerek Balcı denen bu Prof. namlı kişiye önderlik etmişti.

İ.oğlu, bu “rahmet” okuyuşunu da şöyle gerekçelendiriyordu:  “Birinin akıbet ve ahireti hakkında son söz Allah’a aittir. Her kim olursa olsun. “Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır.” Bu her şeye,  Atatürk ve siyasi muhalifleri de, onu benimseyenler de dâhildir. Kinini din edinen, dindar değil “dini dar” bir fanatiktir.”

Son cümlesinde, aynaya bakıp tam kendini anlatmış. Başta Buhari olmak üzere bütün hadisçi ve geçmiş ulemanın ezici çoğunluğuna duyduğu kini, “din” edinerek saldırıp “dini darlık” yapma “fanatikliği”, tam da bu mahlûkun yaptığı en iyi iş.

Bu Kur’an tinercisi sahtekârların Atatürk aşkını “Kişi sevdiği ile beraberdir. Allah sizi onunla haşreylesin” diyerek bir kenara bırakıp bunların Kur’an ayetlerini nasıl inkâr ettiklerini ortaya koyalım.

Bu mahlûklar kendilerini sıkça “Kur’an talebesi” olarak vasıflandırırlar. Lafzı Allah tarafından korunduğu için onu bozmaya güçleri yetmediğinden, aynen yahudi hahamları gibi manasını tahrif edip çarpık yorumlar getirerek işlerine gelmeyen ayetlerin içini boşaltıp geçersiz kılarlar.

 Şeriatla dalga geçen, onu Hammurabi kanunlarına benzeten, Şeriatı ilga eden cumhuriyetin tosuncuklarının yaptıklarını meşru gören, sözüm ona kendilerini “Kur’an Müslümanı”(!) olarak vasıflandıran kişiler, Şeriatla ilgili Kur’an-ı Kerim’de iki tene ayetin olduğunu elbette biliyorlardır. Bunlardan biri Maide suresindeki şu ayettir:  “…Sana gelen hak ve hakikatten vazgeçip onların heva ve heveslerine uyma. Sizden her birinize (her ümmete) ayrı bir ŞERİAT ve yol tayin etmişiz…” (5Maide:48).

Diğeri ise Casiye suresindeki şu ayettir: “Sonra biz sana ŞERİAT verdik ona uy. Bilmeyenlerin (cahil cühelânın) heva ve heveslerine uyma” (45Casiye:18).

Şeriat, Allah’ın peygamberlerine gönderip amel etmelerini/hayata geçirmelerini istediği emir ve yasaklar, yani İslam’ın taa kendisi olmasına rağmen Kur’an’ı kendilerine ölçü edindiklerini söyleyen bu yalancı düzenbazlar, bu ayetleri nereye koyuyorlar? Yoksa sıkça yaptıkları gibi keyfi yorumlarla ayetin içini boşaltıp işlevsiz hale mi getiriyorlar?

Müslüman olduğunu iddia eden biri, Kur’an’a teslim olur, ondaki bir ayetin verdiği hükmü tî’ye alarak imanını geçersiz hale getiremez. Kafasına göre “Şeriat” tanımı yapıp kavramları tahrif edemez. Kur’an’ın bir ayetini inkâr edip yok saymak, tamamını inkâr gibidir. Çünkü iman, tecezzi/bölünme kabul etmez.   

Bu sapık ekolün önde gelenlerinden olan ve her fırsatta kendisinin “Kur’an talebesi” olduğunu söyleyen Mustafa İ.oğlu, “Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin.” (5Maide:38) ayetindeki “Ellerini kesin” ifadesini “Bu onların ellerini kesmek değildir, çizik atmaktır ya da ‘hırsızın ellerini onların cebinden çekin’ anlamına gelir. On dört asır bu ayeti yanlış uygulamışlardır” diyen adamdır. Ayrıca Allah ve Rasûlü’ne/onların düzenine harp ilan eden teröristlerin cezalandırılmaları ile ilgili Maide suresi 33. Ayetinin, hüküm ayeti değil, Firavun’un uyguladığı cezayı hikâye ettiğini söyleyerek çarpıtan mahlûktur ve birçok ayetle ilgili akla ziyan saptırıcı yorumlar yapmaktadır. Akıllarına pislik boca edilmiş modernist sapkınlar, tahriflerini hep böyle yaparlar. Böylelerine “Dinime dahleden, bari Müselman olsa” denir.

Şeriat ve bir takım hüküm ayetleri ile ilgili açık ifadelere rağmen bu tahrif ve alaya almalar, cehaletten değilse gaflet veya ihanetten dolayı yapılıyordur. Biz zaten “Kendi değerlerine düşman, düşmanın değerlerine hayran” hainleri bol olan bir milletiz. Veylün lehüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi