Kural’larımızı mı yıkıyoruz?
Ahmet Kural ifade verdi haberleri sizi de şoke etmedi mi? Şahsen beni etti…
Aslında ben bu konuyu tek bir yazı ile kapatma niyetindeydim.
Fakat trajikomik gelişmeler peş peşe gelince yazmak farz oldu. Aile Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk, Sıla’yı arayarak üzüntüsünü ifade etmiş. Şimdi ben bunun üzerine tekrar bir yazı yazmayayım artık illaki basından büyüklerim köşe yazılarında bir eleştiri getirir diye düşündüm.
Peki, beklediğim oldu mu? Hayır! Bende kayıtlara geçecek yeni bir yazı yazmaya karar verdim.
Yani akıl alır gibi değil! Makamının isminde “Aile” geçen bir bakanımız aile ile uzaktan yakından alakası olmayan bir konu için bir şarkıcıyı neden arar?
Aile kavramını baltalamaya çalışan bir konuya neden bu kadar özen gösteriliyor?
Ben bunların cevabını bir gazeteci olarak cidden merak ediyorum.
Hatta yazımı yazarken tam da bu söylediklerimin üstüne haber kanallarının saat başı haberleri başladı. Ve ilk haber olarak; Ahmet Kural ifadeye geldi bilgisi geçildi.
Ardından gelen bildirimleri söyleyeyim elbette ki size de gelmiştir.
Ahmet Kural ifade verdi. Ahmet Kural ifadeden çıktı. Ahmet Kural açıklama yapıyor. Ahmet Kural’ın avukatı açıklama yapıyor.
Bu nedir yahu!
En son Ahmet Kural’ın savcılıktan çıkışı canlı verildi. İzleyenleriniz olmuştur. Şaşkınlıkla ekrana baktım kaldım.
Saydığım kadarıyla yirminin üzerinde mikrofon ve kamera karşısında, cenaze törenine katılan bir ünlü edasıyla, Ahmet Kural ve avukatı güneş gözlükleriyle açıklama yaptı.
Sıla’nın erkek avukatının aksine, Ahmet Kural kadın bir avukatla ters etki yaratmaya çalışmış. Herkes olayı gayet ciddiye almış vaziyetteydi anlayacağınız.
Sorulan sorular havalarda uçuştu. Meslektaşlarım dersine o kadar iyi çalışmış ki Trump gelse bu kadar üstüne gidemezlerdi herhalde.
Ve şahsın açıklamaları o kadar sahici bir tablo oluşturuyor ki, Türkiye’yi tanımayan biri izlese bu şahsın devletle ilgili önemli bir açıklama yaptığını, ya da bir devlet büyüğü olduğunu zannedebilir eminim.
Manzara çok vahim!
Son bir ay içinde ülkedeki en mühim konu Cemal Kaşıkçı cinayetiydi. Onunla ilgili bile kanallar bu kadar ayağa kalkmadı.
Uluslararası medya 36. gününde hala konsolosluk önünde Kaşıkçı cinayeti ile ilgili her saat başı haber geçerken bizim medyamız, bu çöp haberle ilgilenmeye koyuldu.
Kaşıkçı cinayeti 21. yüzyılda meydana gelen en büyük felaket olabilirken, biz hala Sıla’ya geçmiş olsun dileklerini içeren bildirimler alıyoruz.
İnanın ülke gündemini değiştirmek adına yapılmış bir oyun olabileceği bile geçti aklımdan…