Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Küfür ve İnsan Hayatındaki Tezahürleri

Küfür ve İnsan Hayatındaki Tezahürleri

İnanç bakımından insanlar dört  gruba ayrılır: Mü’min, kâfir, münafık ve müşrik.. Bunları inananlar ve inanmayanlar şeklinde ikiye ayırmak da mümkündür.  Çünkü müşrikler ve münafıklar inanç bakımından kâfir kelimesinin içine dâhildirler.  Mü’minin eylemine iman; kafirin eylemine küfür; münafığın eylemine nifak ve müşrikin eylemine de şirk adı verilir. 

Hz. Peygamber (a.s)’a risalet görevi verilince, önce Mekke’de ailesine ve yakın akrabalarına İslam’ı anlattı. Sonra da İslam’ı aleni olarak bütün insanlara anlat çağrısı gelince, Mekke’de bulunan bütün insanlara bu çağrıyı tekrarladı.  Mekke döneminde çok az iman eden oldu.  Ona muhalefet edenlerin başında Ebû Cehil  ve arkadaşları geliyordu. Hz. Peygamber (a.s) hem sözleriyle ve hem de yaşantısıyla İslam’ı bir hayat nizamı olarak ortaya koymasına rağmen inadi küfründen dolayı İslam’ı kabul etmeyenler arasında Ebu Cehil de vardı. Şu âyetin onun hakkında nazil olduğu söylenir:

“Küfre sapanlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.” (2/Bakara 6).

 Arapça’da  küfür, “bir şeyi örtmek,  gizlemek ve nankörlük ” manasına gelir.  Terim olarak küfür ise,  Allah’ın varlığını ve birliğini, Kur’an’da açık ve kesin olarak belirtilen hükümlerin tamamını veya bir kısmını, nübüvvetin gerekliliğini ve ölüm ötesi hayatı kabul etmemek demektir.  İşte bu inanç esaslarını kabul etmeyen kimseye “kâfir” denilir.  Kur’an-ı Kerim’de  küfür, açıkça Allah’ın  varlığını, birliğini ve yüceliğini, peygamberin getirdiklerini inkâr etmek anlamına kullanılmıştır. (Bkz. 3/Âl-i İmran 70; 21/Enbiya 30; 17/İsra 98-99). Yukarıda da geçtiği gibi “küfür” kelimesinin anlamlarından birisi de Allah’ın verdiği nimetlere karşı nankörlükte bulunmaktır. Allah’a karşı saygısızlık olan nankörlük insanı dinden çıkarmaz. Hâlbuki Allah’a teşekkür etmek, O’nu takdir etmek nimetlerin artırılmasına bir vesiledir. 

Kur’an-ı Kerim’de küfür kelimesiyle eş anlamlı olarak geçen başka sözcükler de vardır. Kur’an’da otuz altı yerde geçen inkâr sözcüğü; Allah’ın ayetlerini yalanlama; nimetlerini; peygamberlerini; Kur’an’ı  ve ahreti inkâr sadedinde küfür ile eşdeğer mana taşımaktadır. Ayrıca Allah’ın ayetlerini inkâr anlamında cühûd; ilahi vahyin doğrudan inkâr edilmesi manası taşıyan kizb  de bunlardan birisidir.

Bu sebeple, Ehl-i sünnet itikadına göre her Müslümanın akaitle  ilgili hükümleri öğrenmesi,  farz-ı ayın ilimler arasında sayılmıştır.   İslam düşünce tarihinde Müslümanları iman-küfür konularda bilgilendirmek maksadıyla Akâid kitaplarımızın içinde özel bölüm veya müstakil olarak  “elfâz-ı küfür” risaleleri yazılmıştır. Amaç, birey ve toplumu dinden çıkaracak olan söz ve davranışlar konusunda bilgilendirmektir.  Öyle söz ve davranışlar vardır ki, kişi farkına varmadan bu sözleri söylediği ve fiilleri yaptığı takdirde dinin sınırlarını zorlayabilir.  Maalesef bugün özellikle bilgisizlikten dolayı sorumsuzca söylenen sözler ve sorumsuzca yapılan davranışlar vardır. Mutlaka bu konularla ilgili meselelerde bilgi sahibi olunmalıdır.  Herhangi bir Müslümanın inancının sıhhatli olabilmesi için hangi söz ve davranışın kendisini küfre düşüreceği konusunda bilgilenmesi dini hayatında büyük önem taşımaktadır.  Çünkü iman ve küfür üzerinde yürünecek bir yol kişiyi ya cennete ya da cehenneme götürecektir.  Bu sebeple imanımızı ortadan kaldırmaya vesile olacak olan küfrün mahiyeti ve gündelik hayattaki tezahürleri hakkında doğru bilgi sahibi olmak ve bunları ameli hayatımızda göstermek dindarlığımızın bir gereği olduğu unutulmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi