Oktay Aksu
Oktay Aksu KÖŞE YAZARI

KÖŞE YAZARI

Köşe yazarı ne iş yapar? Adı üstünde bir köşede yazar.  Hangi köşe? Profesyonel meslek erbabının kendi alanıyla ilgili bilgilendirme yazıları yazdığı hukuk köşesi, sağlık köşesi gibi köşeler var gazetelerde, onları kastetmiyorum. Vikipedide ki ki tanımlardan en çok fıkra yazarına yakın olan, haftanın belli günlerinde daha ziyade politik yazılar yazan entelektüel zevat. 

            Türkiye’de gazetecilik tek başına hiçte karlı bir iş değildir. Gazeteler genellikle bir siyasi/ ideolojik kampın sözcüsüdür. Gazete patronları, gazeteleri âli menfaatlerinin propaganda aracı olarak kullandıkları için çoğu zaman zarar etmesine rağmen gazete çıkmaya devam eder. Hatta bazen gazetelerin bedava dağıtıldığına dahi şahit oluruz. Üç sacayak teorisinin medya ve sermaye ayağı birleşmiştir.

            Gazete ne kadar çarpıcı manşetlerle çıkarsa çıksın söz konusu olan bir haber metnidir. Bunu enine boyuna siyasi/ ideolojik duruşa evirecek olan köşe yazarıdır. Bu itibarla her gazetenin kalemi kuvvetli köşe yazarlarına ihtiyacı vardır. Karşılıklı etkileşim halinde bir kısır döngüdür bu. Yazar; okurun nabzına göre şerbet verir, okur; yazarı besler. Patron yüklü maaş verir, yazar patronun menfaatleri doğrultusunda kalem kullanır.        Kalemşörlük tabirinin literatürümüze girişini ülkemizin köşe yazarlarına borçluyuz. Muarızlara karşı, kalemi silah, kelimeleri kurşun gibi kullanabiliyorsa iyi yazardır. Kalem elbet yeri geldiğinde kılıç gibi kullanılmalıdır. Ama kimin kılıcı?

            Eskilerin tabiriyle gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını sallar. Dikkat edelim; kılıç sallamaya zorlama gâvur ekmeğinin özelliğidir. Müslüman ekmeğinden de böyle bir etki beklenir mi? 

            Yaşadığımız günlerde medya dünyası genel olarak ikiye ayrılmış durumda: İktidar yanlısı medya ve eski Türkiye medyası. Bir tarafta gönüllü yarı resmi Pravdalar(Rusya’nın, Sovyetler birliği olduğu günlerde, Komünist Partinin, dolayısıyla iktidarın yayın organıdır Pravda. İlk gençlik yıllarımda Rusya kaynaklı haberlerin başında hep bu ifade yer alırdı.) Memur maaşlarına yansıyacak  üç liralık artışı memura büyük müjde manşetleriyle veren bu gazetelerde köşe yazarı hükümet sözcüsü gibi davranır. Zülfü yâre dokunacak bir tek cümle edemez.

             Aynı zamanda buralar ikbal vaat eden mevkilerdir. Ne kadar yiğitlik ederseniz o kadar Yiğit olabilirsiniz.

            Diğer taraf menfaat düzenleri yıkılıyor diye telaşlanan komprador burjuva basını. İflah olmaz halk düşmanı, jön Türk, ittihat terakki aydını. En tabii insan hakları düzenlemelerini bile kerih gösterebilmek için zırva düzeyinde çırpınmalar.’’ Vuruşmak, söyleyecek sözü kalmayanların yöntemidir’’ demişti Yaşar Kaplan sıfır üç depremlerinde.

             Söyleyecek sözleri de vuruşacak yürekleri de olmayınca ağız dalaşına geçiyorlar, yani sövgüye.

                        Bir de yazma periyodu sorunu var. Haftanın her günü ya da haftada üçten fazla yazan biri her zaman kayda değer şeyler yazabilir mi. Yazamadığı aşikâr. Bugün aklıma yazacak bir şey gelmiyor diye başlayıp, bugünde doldurduk köşeyi çok şükür diye biten; okuru aptal yerine koyarken patronu da bir bakıma kazıklayan yazılara bile şahit oluyoruz.

            Köşe yazarı entelektüeldir. Entelektüelin tanımı Dreyfus davası ve Emile Zola’ya dayanır. Toplumu etkileme gücüne sahip okur-yazar takımı, bu gücünü siyasi ve iktisadi güç karşısında, haklının yanında konumlandırırsa entelektüel olur.

             Nitche ‘’gerçek aydın topluma uzaktan bakar ve doğru yönü gösterir, eşek gibi halkın arabasını çekmez’’ der. Bir nevi alim sorumluluğu yani.

            Çarpıklığın temel nedeni belli: Aydın ya da âlim, geçimini bir gazetede yazarak temin ediyorsa her daim doğru ve dürüst olması mümkün olabilir mi?  Kim olursa olsun yanlışına yanlış deyip uyaramıyorsan, doğrusunu takdir edemiyorsan nerde kaldı aydın/âlim sorumluluğu. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi