Karabağ’da kesmeyen ateş
27 Eylül sabah saatlerinde, Ermenilerin saldırısı sonucu başlayan Azerbaycan’ın karşı taauruzu ve Karabağ’ı kurtarma harekatı 20. güne yaklaşıyor. Son iki yazımın da devamı niteliğinde olan bu çalışmada, ateşkes meselesini aktarmaya çalışacağım.
Azerbaycan’ın, Karabağ’ı işgalden kurtarma harekatı, Azerbaycan ordusunun ilerleyişiyle devam ederken, dünyadan gelen baskılar ve Rusya’nın olaya müdahil olmasıyla yeniden ateşkes müzakerelerine dönüştü. 9 Ekim Cuma günü Moskova’da, taraflarında katılımıyla yapılan ve 11 saate yakın süren görüşmelerde “insani ateşkes” kararı alındı. Ancak, bunun yanında müzakerelerin yeniden başlanması için 4 maddelik beyanname de imzalandı. Burada şunun altını da çizelim, hem Azerbaycan halkı, hem de Azerbaycan devleti bu ateşkesi istemiyordu. Fakat, bunun birazda zorlamayla olduğu kanaatindeyim. Azerbaycan devleti de, halkı da çok iyi biliyor ki, Karabağ meselesinin çözümü masada değil sahadadır. Ancak, burada birde devlet aklı vardır. Azerbaycan, bu ateşkesin fazla uzun sürmeyeceğini biliyordu. Bu konu Azerbaycan’ın acı tecrübeleri mevcuttur. Bugün size, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan ateşkeslerin tarihinden bahsetmek istiyorum.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilk ateşkes görüşmeleri dönemin Rusya devlet Başkanı Yeltsin ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in arabuluculuğuyla 23 Eylül 1991 yılında başladı. Bir gün sonra ise 24 Eylül 1991 yılında “Jeleznovodsk Anlaşması” imzalandı. Fakat, Ermenistan ateşkese uymayınca Azerbaycan, bölgeye gözlemciler gönderilmesini istedi. Böylece, Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya’dan olan bir heyet, gözlemci olarak, 20 Kasım 1991 yılında bölgeye hareket etti. Ancak daha bölgeye varmadan Ermeniler tarafından helikopter düşürüldü. Neticede, o ekipten sağ kalan olmadı.
İkinci ateşkes görüşmesi, İran’ın arabuluculuğunda 24 Şubat 1992 yılında gerçekleşti. Ancak ateşkese rağmen, iki gün sonra Ermeni ordusu, Hocalı Soykırımını yaptı. Böylece bu ateşkeste uzun sürmedi.
İran’da Cumhurbaşkanlarının katılımıyla gerçekleşen üçüncü ateşkes, 8 Mayıs 1992 yılında yapıldı. Taraflar burada 8 maddelik bir anlaşma imzaladı. Fakat, daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan aynı gün Şuşa, 17 Mayısta da Laçin, Ermenistan ordusu tarafından işgal edildi.
İlerleyen aylarda ateşkes için yeniden masaya oturuldu. 27 Ağustos 1992 yılında Kazakistan’daki “Alma-Ata Bildirisi” ve bunu desteklemek için 3 Eylülde imzalanan “İcevan Protokolü” de Ermenileri durdurmaya yetmedi. İşgale devam eden Ermeniler, Alma-Ata bildirisinden çekildiklerini açıkladılar.
1993 yılının Şubatından itibaren, yeniden başlayan ateşkes görüşmeleri de Ermenistan’ın, Nisan ayındaki Kelbecer işgaliyle son buldu.
Daha sonra Azerbaycan’ın toparlanması ve karşı taaruza geçmesiyle birlikte yeniden ateşkes meseleleri gündeme gelmeye başladı. Böylece, Mayıs 1994 yılında Bişkek’te başlayan ve imzaların atıldığı ateşkes, 12 Mayıs 1994 yılından itibaren uygulanmaya başlandı.
Bu tarihten günümüze kadar da defalarca Ermenistan tarafından ateşkes rejimi ihlal edildi. Yüzlerce asker ve sivilimizi bu süreçte kaybettik.
Azerbaycan önceki tecrübelerinden ders alarak yine Ermenistan’ın ateşkesi bozacağını biliyordu ve öyle de oldu. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden yarım saat bile geçmeden Ermenistan ordusu, Azerbaycan’daki sivil bölgeleri bombalaya başladı. Bunun en dehşetlisi ve vahşice olanıysa Gence’de insanlar gece uykudayken, 4 katlı bir binanın balistik roketle vurulması oldu. Neticede 10 sivil şehit olurken, 30’dan fazla kişi de yaralandı. 3 çocuk her iki ebeveynini kaybetti. Ayrıca, Ermeniler hızını alamamış olacak ki, kaybettiği bölgeleri yeniden geri almak için operasyon başlattı. Fakat bu defa Azerbaycan hazırlıklıydı. Azerbaycan ordusunun karşı ataklarıyla ermeni teröristler geri çekilmeye mecbur oldu.
Ermenistan, her ateşkesi bozup, sivil insanları vurduğunda, Azerbaycan ordusu ilerleyerek yeni topraklar aldı. Yani, Cumhurbaşkanı Aliyev’in de dediği gibi, Azerbaycan ordusu Ermenilerin aksine sivillere dokunmuyor, Azerbaycan askeri cevabını savaş meydanında veriyor.
Sonuç olarak, Ermenileri kurtarmak ve onlara nefes aldırmak için hazırlanan bu ateşkes, yine Ermenilerin kendi yaptıklarıyla kağıt üzerinde kaldı. Onlar ne yaparsa yapsın Azerbaycan Karabağ’ı alma konusunda ne kadar kararlı bir kez daha gösterdi. Karabağ bizimdir, Karabağ Azerbaycan’dır!