Tarım ve Hayvancılık Üzerine Serzeniş
Her ne kadar ülke gündeminde Anayasa Mahkemesi üyesinin derin anlamlar içeren “ışıklar yanıyor” paylaşımı olsa da ülke siyasetinin gündemi bu paylaşım sonrasında vesayet ve darbe söylemleri olsa da reel de halkın ve de esnafın şikayetleri hayat pahalılığıdır. Özellikle bu yıl Pandemi sebebi ile gıdaya olan talebin artması ve doğal olarak gıda fiyatlarının yükselmesi doğaldır, fakat bu yükselen gıda fiyatlarının üreticiye olumlu yansıması gerekirken gıda üreticilerinin maliyetleri önceki yıllara oranla yüzde 60 gibi daha yüksek oranlarda artması üreticilerin kara kara düşünmesine sebep olmaktadır. Hele ki tarım ve hayvancılıkta yükselen maliyet fiyatları sonrası hem çifti hem de hayvan üreticilerini önümüzdeki günlerde daha zor günler beklemektedir.
Bizler Konya da yaşadığımız için ve güzel Konya’mız tarım ve hayvancılıkta ülkemizde başı çektiği için tarım ve hayvancılık hakkında biraz serzenişte bulunacağım. Öncelikle çiftçinin hali perişan nasıl olmasın ki buğday veya arpa fiyatlarını karşılaştırdığımızda bir önceki yıla oranla buğdayın fiyatı ile mazot ve gübre fiyatları arasındaki uçurum iyice açılmakta ve çifti kara kara düşünmektedir. Hayvan üreticileri farklı mı değil geçtiğimiz günlerde özellikle süt fiyatına beklenen zammın gelmemesi sebebiyle süt üreticilerinin dertlerini ve sektörün sorunlarını sizlere buradan aktarmak isterim.
Bu hafta süt üreticilerini örnek vererek hayvancılığın durumunu izah etmeye çalışacağım. Öncelikle yıllara göre süt ve yem fiyatlarına bakacak olursak 25 litre süt için hayvanın yemesi gereken yem miktarı 10 kg yemdir. Süt ineğinin ayda 750 litre süt vermesi için ayda 6 torba yem yemesi gerekir. Bir torba yemin 2018 yılında maliyeti 60 lira iken sütün litre fiyatı 1.5 liradır ve bu hayvanın saman ve Veterinerlik hizmetlerine de ihtiyaç duyduğunda sütün maliyeti büyük oranda yükselmekte ve hayvan üreticisini zora sokmaktadır. Hayvan üreticisi 2018 yılında samanı 30 kuruşa, yemi 60 liraya almaktaydı. Bu yıl yemin torbasının 110 lira, samanın kilosunun 1 liraya yükselmesi ve sütün litre fiyatının bu oranlarla kıyaslandığında 3 liraya yakın olması gerekmektedir. Evet geçtiğimiz günler de ulusal süt konseyi toplanarak sütün litre fiyatının sabit kalması kararı ve 15 kuruş olan süt desteğinin 40 kuruşa çıkarılma kararının süt üreticilerini zor duruma sokacağını öngörmekteyiz. Süt üreticisi zaten Pandemi dolayısı ile ertelenen kredi borçlarını hayvanını kesime göndererek ödemek isteyecek fakat et fiyatlarının düşük olması sebebi ile önümüzdeki aylarda hayvan sahipleri bu borçları daha çok hayvan kesimi ile kapatmaya gidecektir yani hayvan sahiplerini zor günler beklemektedir. Sütün üreticilerden alınarak işlenmesi ve paketlenerek market raflarına gelmesi arasında iki kat fiyat farkı süt üreticisinden çok ara tedarikçilerin fazla kazanması ülkemiz hayvancılığında gelinen noktayı bizlere göstermektedir. Süt ve et fiyatlarının düşüklüğü üreticileri içinden çıkılmaz yollara sokarken sadece gıda enflasyonunu önlemek adına sütün litre fiyatını bir önceki yıl fiyatında tutmak üreticiye ceza kesmektir ve çok yanlış bir uygulamadır. Ürünün üretici fiyatı ile raf fiyatı arasında iki kat fiyat farkı oluşması gıda sektöründeki ara tedarikçilerin üreticiden daha fazla para kazandığını göstermektedir. Devletin yapması gereken ara tedarikçilerin karını azaltmasıdır, süte zam yapmamak tedarikçiye değil üreticiye ceza kesmektir.
Tarım bakanından, ekonomi bakanına buradan sesleniyorum biz gıda ihtiyaçlarımızı kendimiz üretmezsek dışarıdan ithal etmek zorunda kalacağız. Özellikle pandemi döneminde milli üretimin önemine değinen Sayın Cumhurbaşkanımızdan özellikle tarım ve hayvancılık sektöründeki fiyat dengesizliğine bir çare bulunması yönünde isteklerimiz vardır. Bir litre sütü satan market üreticiden fazla para kazanmaması gerekir. Eğer ki kazanırsa ki günümüz de olan bu üretici üretmekten vazgeçerse işte o zaman ülkenin ihtiyacını dışarıdan daha yüksek maliyet ile ithal etmek zorunda kalacağız. Saygılarımla.