Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Kadına şiddet, klişeler, gerçekler

Kadına şiddet, klişeler, gerçekler

Son olarak üniversite öğrencisi genç bir kızın vahşice öldürülmesi üzerine yine bilindik tepkiler verdik. Kadına uygulanan şiddeti, cinayetleri oturup adam gibi biraz da kafa konforumuzu bozup, sosyolojik altyapısını da düşünerek ele almadığımız sürece kusura bakmayın ama aynı yerde otlamaya devam edeceğiz. Ondan sonra gelsin beylik cümlelerle yapılan kınamalar. Her cinayetin ardından değişen sadece isimler oluyor…

Öncelikle şuna bir karar verelim. İster köşe yazarı olalım, isterse günlük olaylara sosyal medyadan tepki veren ortalama vatandaş. Bir şeye yorum yaparken yaptığımız yorum ele aldığımız konuya ne katkı sağlayacak. Malumu ilam etmekle yeni bir şey söylemiş olmazsınız. Belki sosyal medyada biraz gazlanıp, övülürsünüz o kadar. Şimdi ben afili bir yazı yazacak olsam son bir yılda öldürülen yüz kadının ismini sıralar, son olarak da katledilen genç kızın ismini ekleyip bu son olsun falan der geçerdim. İnanın havalı da olur. Yazının içinde çok isim geçince adam erinmemiş, araştırmış falanda derler, ne bilinsin kopyala-yapıştır yaptığımız. Kopyala-yapıştır pratik bir şey, hayatı kolaylaştırıyor. Lakin düşünceler gitgide kopyala-yapıştıra dönüşüp, ortada özgünlük kalmayınca en değerli fikirler bile klişeleşiyor. Bir cinayet mi oldu, hadi lanetleyelim…

Kadına karşı şiddetin sosyolojisi üzerine onlarca araştırma yapıldı. İsteye detaylara kolaylıkla ulaşabilir. Şiddetin en önemli nedenleri olarak ekonomik sorunlar, ahlak, eğitim eksikliği, evlilikte birbirine saygı duymama vb. ön plana çıkıyor. Şimdi söyleyeceklerimi eminim birileri başka bir yerlerinden anlayıp sağa sola çekecekler ama umurumda değil. Kadına uygulanan şiddeti ikiye ayırıp ele almalıyız. Evlilik içerisinde yaşanılan şiddet, evlilik dışı, zinanın da olduğu birlikteliklerde yaşanılan şiddet. Şimdi kardeşim şiddet şiddettir, bunu evliliği, evlilik dışı olmaz falan diyecekseniz, lütfen bu yazıyı okumayı bırakın, sizinle anlaşmamız mümkün değil(!)

Evlilik içerisindeki şiddetin önemli bir kısmı ekonomik sıkıntılardan kaynaklanıyor. Maaş yetmeyince karı koca arasında sürtüşmeler başlıyor. Bir süre sonra arada saygı da kalmayınca erkek şiddete yöneliyor. Elbette bunun savunulacak bir tarafı yok. Herkes kendinin, çocuklarının, ailesinin, her şeyin en iyisine layık olduğunu düşünür ama gündelik hayatta maalesef bu mümkün olmuyor. O zaman da ilk can sıkıntısında şiddet ya da boşanma. Sabır, haline şükretme falan onlar eskinin kavramları. Sene 2020 olmuş herkes her istediğine en kısa zamanda ulaşacak, ulaşamayınca da sistem hata veriyor, şiddet falan ortaya çıkıyor…

Bir zamanlar, sevgililik, çıkma gibi kavramlar bile hoş karşılanmaz, özellikle büyüklerin yanında telaffuz edilmezdi. Çünkü büyüklerimize göre insan ya sevdiğiyle evlenir ya da evlendiğini severdi. Şimdi ise bu kavramlar bile demode oldu. İlişkin, birlikte olduğun biri var mı? Partnerinle anlaşabiliyor musun, uzun soluklu mu, kısa süreli mi ilişkilerden hoşlanırsın vb. ahlaktan tamamen yoksun ama gerek TV ve sinemada gerekse de sosyal medyada kullanılarak gündelik hayatta normal karşılamamız beklenilen kavramlarla uğraşıyoruz. Zengin biriyle bırakın evlenmeyi, kısa yoldan çocuk sahibi olup, hayatını garanti altına almayı bir kariyer planlaması olarak genç kızlara sunan biz değiliz.

Evlilik dışı ilişkiye zina derler. Bunu yumuşatınca gerçek değişmiyor. Şiddetin en önemli sebeplerinden birisi de aldatma. Aldatmayı da hep erkekler üzerinden konuşuyoruz. Bir erkek karısını tek başına aldatacak değil ya. Aldatmada ona ortak olan kadınların hiç suçu olmuyor. Ya da kadınların “onun evli olduğunu bilmiyordum, boşanacağını söyledi vb. savunmalarını yememiz bekleniyor. Karısını, çocuklarının annesini bile döven erkek zina yaptığı kadına hiç acımıyor çünkü ahlaksızlığın sonu yok. Erkeklere hakaret ederek işin içinden sıyrılamayız. Konya’dan örnek verecek olursak Bosna Hersek mahallesinde üniversite öğrencisi kızlara zengin erkekler tarafından tutulan onlarca evi görmezden mi geleceğiz ya da sadece kart zampara diyerek erkekleri mi suçlayacağız? Karar sizin…

 Oturup aile yaşantımızı din, ahlak, gelenek ve göreneklerimize göre yeniden inşa edip, evlatlarımıza sahip çıkmalıyız. Bütün suçu erkeklere atıp, kadınları sadece şiddet öznesi olarak görerek kendimizi kandırırız. Uygulanan şiddet, yaşanılan ölümler devam eder. Önce kafa konforumuzu bozmakla işe başlamalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi