Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Kaç genç daha intihar etmeli?

Kaç genç daha intihar etmeli?

Bazı sorunlara zamanın da çözüm bulunamayınca git gide büyüyor. Sorunu yok saymak, bir süre sonra geçer gider demekle insanlar sadece kendini kandırıyor. Sosyal medya ve akıllı telefondan sonra ebeveyn, çocuk ilişkisi bir daha hiç eski hâline gelmeyecek şekilde değişti. Aradaki uçurum günden güne artıyor. Anne ve babalar yanlarında oturan çocuklarının hangi dünyada yaşadıklarını bilemiyor. İletişim azaldıkça sorun büyüyor. Geçtiğimiz hafta sadece Konya’da üç genç intihar etti. Yaşanılan diğer asayiş olayları tuzu biberi. İşin sonunun hiç iyiye gitmediği ortada…

Üçüncü sayfa haberlerine bakacak olursak memleket olarak ruh sağlığımızın hiç iyi değil. Adi suçların yanı sıra incir çekirdeğini doldurmayacak mevzular yüzünden hayatlar kararıyor. İntihar vakalarında epey bir artış var. Bu tarz haberler özendirici olmasın diye kısa verilirdi. Hikâye edilmekten kaçınılırdı. Tabii ki önceden gazetecilik vardı. Şimdi sosyal medyada birkaç görüntülenme fazla almak için intiharın varsa videosu direk yayınlanıyor. Hikâyesi ballandırılarak anlatılıyor. Anlatılıyor ki benzer bir durumda olan da okusun, benim de tek çarem intihar etmek desin diye(!)

Yetkililer bu tarz haberlere, paylaşımlara karşı önlem alsın falan demeyeceğim. Çünkü sosyal medyaya karşı zamanın da önlem alınmadığından çöplük olalı çok oldu. Yapanın yaptığı yanına kâr kalıyor. Mahkemelik olan başına bir şey gelmeyeceğinden emin olduğundan ikinci hesabından aynı tarz paylaşımlara devam ediyor. Üç kuruşluk para cezalarıyla, hesapların askıya alınmasıyla çözüm bulunamayacağı kesin. Yetkililerimiz de artık çok da şey etmiyorlar… Bundan dolayı herkes kendi önlemini almak zorunda. Aileler çocuklarıyla adam gibi ilgilenmeli. Bizim de çocuğumuz var, daha küçük. Büyüdükçe elbette sorunlar daha da büyüyor. Bu yüzden ukalaca konuşup, kimseyi kınamak istemem. Lakin görünen sorunlarla ilgili yorum da mı yapmayalım, sonuçta işimiz bu.

Çok klasik olacak ama aileler çocuklarının kimlerle arkadaşlık yaptığını bilmek zorunda. İşin artık bir de sosyal medya boyutu var. Orada kimlerle arkadaşlık ediyor, kimleri takip ediyor bunu da bilmeli. Öğrencilik hayatı devam eden, bekâr bir çocuğun özel hayatı olmaz. 13,14 yaşındaki içinde bu böyledir, 20’lerin başında olan için de. Anne ya da babanın gözü çocuğunun üzerinde olacak. Benim hayatım, benim kararlarımın sonunun nereye gittiği ile ilgili yüzlerce örnek var. Bu örneklerin büyük bir kısmı da olumsuz. Geleneğimizi kaybetmeye başladığımız için bugün bu hâldeyiz. Bundan 20 sene önce bu kadar da olmaz diye ağzımız açık izlediğimiz Amerikan ailelerine dönüşmüş durumdayız. Akşam yemeğinde bir arada olamayan aileden hayır gelmez. Bu ve benzeri kadim gerçeklere burun kıvrılıyor. Modern şehir hayatının telâşı gibi bahanelerle ancak kendimizi kandırabiliriz.

Annelerin çalışmaları da artık sıradanlaşmaya başladı. Sıradanlaşan her şeyin ardından bir sıkıntı başlar. Aile gün boyu birbirinden kopuk bir hayat yaşıyor. Burun kıvrılan akşam yemeğinde bile bir araya gelinmediğinde hiç konuşulmadan gün bitmiş oluyor. Önceden okumuş, belli bir kariyeri olan anneler çalışırdı. Yahut da ekonomik anlamda sıkıntı yaşayan aileler de kadın çalışmak zorunda kalırdı. Bu toplumun geneline bakılacak olursa bir azınlık sayılırdı. Şimdi ise ekonomideki bozulmadan dolayı birçok kadın zorunluluktan çalışmaya başlıyor. Asgari ücret ortalama bir kiraya anca denk geliyor. Yetkililerimiz rakamlarla cambazlık yapıp, bir asgari ücrete önceden şundan şu kadar alınıyordu diyeceklerine kiranın asgari ücret üzerindeki yüzdesini kıyaslasınlar. Birkaç yıl önce bir asgari ücretin yüzde kaçı kiraya gidiyordu şimdi kaçı. Bu tarz sorunlara zamanında çözüm bulunmadığından bu günlere gelindi. Şimdi 2026’yı beklememiz söyleniyor. 2026 yılına kadar aile yapımız ne hâle gelecek diye düşünen elbette yok, her şey rakamlardan ibaret.

Çocuklar, gençler sosyal medyayı şöyle kullansın, akıllı telefonlarla şu kadar vakit geçirsin falan gibi akıl vermeler demode bulunuyor. Gelecek teknoloji de, teknoloji akıllı telefonda. Sosyal medyadaki hayatları gören genç, kendisi neden öyle görkemli bir hayat yaşayamıyor diye bunalıma giriyor. Kız, erkek arkadaşlıklarında sırf özentiden bir kereden bir şey olmaz mantığıyla bataklığa savrulan çok. Ondan sonra aileler benim çocuğum öyle değildi diye şaşırıyor. Şaşırmakta haklı çünkü çocuğunu tanımıyor.

Sosyal medya ve akıllı telefon eleştirisi yapınca geri kafalı bulunuyoruz ama sonuçları ortada. Sağlıklı bir diyalogun olmadığı, herkesin elindeki telefona gömüldüğü ailelerde sıkıntı bitmiyor. Bu ailelerden oluşan toplumda da üçüncü sayfa haberi eksik olmuyor. Kuru ezberleri bir kenara bırakıp, silkinip kendimize gelmek için bir hafta da daha kaç gencin intihar etmesi gerekir inanın merak ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi