Prof. Dr. Erdal Arslan
Prof. Dr. Erdal Arslan İslâm Kardeşliği

İslâm Kardeşliği

Allah’ın müminler arasına koyduğu öyle ulvî bir hukuktur ki İslâm kardeşliği, fertlerin ve toplumun huzur kaynağıdır.

Yine İslâm kardeşliği; bütün müminleri gönlüne alabilmek, candan bir dost olabilmek, sevinciyle sevinip derdiyle dertlenmek, kardeşinin zor zamanında gerektiğinde kendinden fedakârlıkta bulunabilmektir.

Buna göre; yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsun, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsun, hangi kavme mensup olurlarsa olsun veya hangi renge sahip olurlarsa olsun, bütün müminler tam olarak birbirlerinin kardeşleridirler, yani birbirlerinin hakiki dostlarıdırlar.

Bu kardeşlik anlayışı, onları, diğer topluluklardan ve kavimlerden ayrı, apayrı bir topluluk yapar. Bu topluluk içerisindeki kardeşlerin gönülleri arasına sınır çizilmez, onlar için mesafelerin de hiçbir anlamı yoktur.

Bizim inancımızda, ki kardeşlik anlayışı da işte bu olmalı, din kardeşini sırf Allah için sevmek anlayışı, her türlü çıkar ve riyadan uzak bir şekilde sevmek, işte en kıymetli hazine budur. Dünyanın bir ucunda hiç tanımadığın, yaşadığından dahi haberin olmadığı bir kardeşinin elini Rabbimize açıp ümmet için dua etmesi, ki o ümmetten olduğumuz için Rabbimin bizi o duadan nasiplendirmesi, ne tarifsiz mutluluk, ne tarifsiz kazanç. Bu birlikteliği, dua kardeşliğinin ötesine, kader ve amaç birliğine ulaştırmamız lazım.

Bunun için, biz, İslam İnancını kabul etmiş efendimizin ümmeti olarak, bu kardeşlik anlayışı içerisinde; ekonomiden savunma sanayine, eğitimden kültüre, çevreden enerjiye, tarımdan hayvancılığa, her alanda işbirliğimizi güçlendirmek zorundayız.

Dinimizin apaçık emri olan bu kardeşlik anlayışını tesis etmek için çok çalışmak, plânlı hareket etmek, azim, inanç ve özgüvenle davranmak zorundayız.

Apaçık düşmanımız olan Liberal-Kapitalist Sistem ve uşaklarını ancak bu şekilde alt edebiliriz. Yoksa, onların son 300 yıldır sürdürdükleri bu Şeytani Sistem en son yine Kudüs’te yüzünü gösterdi ve 60'a yakın kardeşimizi şehit edip, 2000’e yakın kardeşimizi yaraladı.

Bu yapılan alçak saldırılara bağırıp çağırmak, kızmak, protesto etmek yetmiyor, yetmez. Bunlar, Şeytanın yolundalar ama işlerini eksiksiz yapıyorlar. Lakin biz, Allah’ımızın yolunda olduğumuzu söylüyoruz ama her işimiz eksik ve hatalı; artık kendimize gelmeliyiz. Hem Nakli ilimlerde, hem de Akli ilimlerde üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirip; hem ümmete, hem de Dünyadaki Müslim gayrimüslim halklara, adalet ve huzur getirmeliyiz.

Yoksa; bugün, dünyanın birçok köşesinde savaşın ve terörün adaletsizliğin ve zulmün en şiddetli olaylarına, Ahir Zaman Alametlerine şahit oluyoruz.

Suriye, Irak, Yemen, Somali, Afganistan ve Filistin’e barış ve istikrarın en kısa zamanda hâkim olması için, hem bu ülkelerdeki kardeşlerimizin selameti, hem bölgelerimizin esenliği için, İslam Kardeşliği anlayışını bir an önce tesis etmemiz gerekiyor.

Ancak bu şekilde, bölgelerimizde ve dünyada barışı hâkim kılabilir ve Dünyadaki zulmü durdurabiliriz.

İnşallah, ülkemizin liderliğinde, medeniyetlerin beşiği bu kadim coğrafyayı tarihte olduğu gibi tekrar sulh ve huzurun merkezi haline getireceğiz.

Ancak, önce kendi içimizde sonra da tüm İslam ülkeleri içerisindeki fitnelerden ve fitnecilerden kurtulmamız gerekmektedir.

Bunun için Güçlü bir ülkeye, Güçlü bir Türkiye’ye, ekonomiden dış politikaya, güvenlik konusundan sınırlarımızın içinde ve dışında gerçekleştirdiğimiz operasyonlara, birliğimizi ve beraberliğimizi güçlendirmeye ihtiyacımız var.

Bunun yolu da tabii ki büyük birliktelikten, yani “Cumhur İttifakından” ve ittifakın başarısından geçiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Erdal Arslan Arşivi