Oktay Aksu
Oktay Aksu İŞ KAZASI

İŞ KAZASI

İnternete şimdi bir haber düştü. Torium AVM kimliği belirsiz kişilerce kurşunlanmış. Kim yapmış olabilir? Torium AVM Torunlar GYO ya ait. Hani şu asansör faciasının yaşandığı Torun Center’in sahiplerine. Belli ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Ateşin düştüğü yerden kastım ölen işçilerin ailelerinin yüreği değil sadece. Omuzları üzerinde gökdelenler yükselen bütün işçilerin yüreği ;

Bak giriyorum motorun altına,                                                           

 Dünyanın altına

 Giriyorum usta, giriyorum

 Desteğe gerek yok usta,

 Desteğe gerek yok.

 Ben oraya yüreğimi koyuyorum.

İşçidir O. Yüreğini koyar. Çalıştığı inşaatın harcına parmağıyla imzasını atar. Yıllar sonra yükselen binaya bakıp ‘’bu binanın temelinde benim de harcım var, duvarında benim de tuğlam var’’ diyerek gurur duyacaktır. Yaptığı binalar % 67 kar marjıyla satılırken, çağdaş firavunlar % 960 (bu ne acaip bir rakam, nasıl mümkün olabilir bu kadar kar artışı, bunun adı sömürü düzeni değilse nedir) büyütürken karını, işçinin payına bir asgari ücret, birde anlamsız gurur düşer.

 Bu ülke için insanların tesadüfen yaşadığı ülke diyorlar, Ölümün geliyorum demediği ülke. Nasıl ölmek istersiniz. Yolda yürürken açık bırakılmış bir  rögar deliğine düşerek mi? Rüzgarlı bir havada sabitlendiği yerden kurtulan bir tabelaya ne dersiniz. Bir dostunuzun dükkanında çay içerken dükkana kamyon girse nasıl olur.

Son yıllarda kontrolsüz kar hırsının (% 960 !!!) bu ülkeyi getirdiği  yer kısmen değişti. Kurşun adres sormaya başladı. Yerden mantar yerine işçi cesedi çıkan, gökten yağmur yerine işçi yağan bir ülke olduk sanki.

Soma faciasından bir fotoğraf çakıldı beynime; Bir madenci çocuğunun çizdiği: Babasının başındaki tepe lambasıyla madenden evi aydınlattığı resim. İşçi ailesi topyekün kırılgan bir serçe yüreğidir. Her gün yeniden  görülen bir kabustur bu ülkede işçi hayatı.  

 Bizim mahallede her gün; Şükür ki bugünde sağ salim çıktı madenden, bugün de düşmedi iskeleden çok şükür diye biter .

 Zirai ilaç üreten bir fabrikada çalışan bir komşum vardı. Bir akşam ‘’ bu fabrikanın kokusu öldürecek beni’’ dedi. Bir hafta sonra ölüm haberi geldi. Fabrikanın 2.katında ki balkondan tepe üstü yere düşmüş.   

Her işçi ölümü iş kazası denip geçiştirilir. Modern piramitlerin sahipleri geçer medyanın önüne utanmadan sıkılmadan parasından bahseder . Her şeyi halledecektir o para tazminatlar verilecek, maaşlar bağlanacaktır. Siyasilerden benzer demeçler gelir; soruşturmalar yapılacak, cezalar verilecek, tedbirler alınacaktır. Üç gün sonra her şey anormale döner. Üretim devam eder .

Ama o işçilerin evinde her akşam yaşanan umutlu bekleyişin yerini umutsuz bir hüzün almıştır.

Önümüz  bir çokları  için bayram . Ama evine bir daha bayram gelmeyecek olan yetim bıraktığınız  çocukların yüreğine sorun; Mübarek bayram sabahlarında bayram namazından gelmesi heyecanla beklenen, gelince eli öpülen, ilk bayram harçlığı alınan ve hep birlikte dünyanın en lezzetli sofrasına oturulan bir babanın yitirilmesi hangi parayla ödenebilir.

Yarın görkemli törenlerle açacaklar o piramidleri, işçilerin cesetleri üzerinde , yüreğinde fırtınalar kopan çocukların gözlerinden çakan şimşeklerin aydınlığı altında çılgınlar gibi eğlenecekler.

Ey çağdaş firavunlar ; Bilesiniz ki hiç muhkem değil kuleleriniz. Siz,  su vermeniz gereken betona kan verdiniz.

Alın size yeni Türkiye; Bir yanda yalın ayak deve çobanlarının inşa ettiği duble yollar, metrolar, hızlı trenler ve gökdelenler, diğer tarafta asgari ücretle çalışırken beton temellere gömülenler. Batının ikiyüz yıl geride bıraktığı vahşi kapitalizm benim ülkemde hala tüm hızıyla yaşanıyor. Ha bire temellerinde kim bilir kaç işçinin yatacağı çılgın projeler açıklanırken kimse işçi haklarından ,  sosyal adaletten, emeğin değerinden, sendikalaşmadan, hepsi bir tarafa yetim bırakılmış bir çocuğun göz yaşının bedelinden bahsetmiyor.

Tarihsel mirasına geri dönen Yeni Türkiye’de bu ne yaman çelişkidir. Bir yanımız bahar bahçe, niye yaprak döker hep aynı yanımız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi