Hatıp Mahallesinde Çıkmalı Konya Evleri Zamana Direniyor
Konya’da 19. yüzyılda konut mimarisinde bazı değişimler ve Avrupa mimarisi etkileri görülmeye başlanmıştır. Konya’da 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında bu iki mimari, Geleneksel Konya Evleri ve Avrupa Mimari etkileri taşıyan evler bir arada yaşamışlardır.
Düz toprak dam kullanımı, Konya'da 20. yüzyıla kadar devam etmiştir. Ancak 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında evlerde, düz toprak damın yerini çatıların almasından sonra, kendilerine ait beşik çatıları olan cihannümaların ortaya çıktığı görülmektedir. (1)
Hatıp mahallesi Konyamızın yaylası olarak Frigya, Hitit, Roma ve Selçuklular döneminden beri yerleşim yeri olarak devam eden bir köy yerleşimi olarak karşımıza çıkar. Hatıp Mahallesi'nde otantik özelliklerini koruyan evlere bakıldığında kimisi sağlam vaziyette kimisi virane vaziyette kaderine terkedilmiş ve ayakta durmaya çalışan bir zamanlar içindeki insanlarla cıvıl cıvıl canlı evler göze çarpıyor.
Bu evlere bakınca bir an kimimiz çocukluk günlerine döner, kimimiz dedemin, evi, nenemin evi der ah çeker, kimisi için de mail-i inhidam evler gibi bir değer ifade etmez ve alakasız vaziyette kala kalmıştır.
Konya Hatıp'dan kerpiç, cumbalı, çelenli, klasik ve güzel Gonya evlerini fotoğrafladım. Çelenli ev denilince Kerpiç evlerde çatı üzerinden sarkan saçak kısmına çelen derler, yağmur suyunun aşağıya akması için oluk monte edilir, çatı olmayan düz damlı evlerde ise kamışlar belli mesafede uzatılır, her ikisi de gölge yapar, yağmurdan korur, toprak evlerin yüksek avlu duvarlarında da çelen olur..! Bir atasözü: Çelen altı kurudur, yolcuların yoludur.
Şehir merkezinde artık mumla aranan güzelim cilalı, hayatlı, tahta boşlu, ağzı açıklı, şık düşen kapılı yazın serin, kışın sıcak, yüklüklü evler tek tük kalmış iken Hatıp Mahallesi'nde yer alan evlerin epeyce olduğu görülüyor. Ancak çoğu boş ve bir kısmı da harap olduğu için içi ve atıl şekilde duruyorlar. Zamanla durumların daha da kötü olacak ve o zamanki tamir ve bakım işleri ve masrafları daha da artmış olacak. Mesela bakımı çekimini yapmak ve yenilemek hem istemez sahiplerine veya veresiyelerine ilave masraf, yerine göre birkaç yüz bin lirayı aşan tadilat masrafı çıkarır, o da zor. İmkan olsaydı zaten bu hale gelmezler idi..!
Konya evleri denilince mimari olarak Çatalhöyük’ten bu yana toprak, kerpiç ve ahşap elemanlar temel inşa tekniği olarak düz damlı ve tek katlı, iki katlı evler ön plana çıkar.
Anadolu'da cihannümanın (cumbalı-çıkmalı ev) en eski örneğini Konya'da Anadolu Selçuklu yapısı II. Kılıçarslan Köşkünde görmekteyiz. Erken Osmanlı saraylarında kule tarzında benzer şekilde etrafı seyir amaçlı mekanlar inşa edilmiştir. Sivil mimaride cihannüma kullanımı bir dönem kesintiye uğramış. Sonrasında, cihannümalar 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl Osmanlı ev mimarisinde çatı katlarında uygulama alanı bulmuştur.
Konya evlerinde cihannümalar, konutun çatı katında yer almaktadır. Dikdörtgen planlı, bağdadi tekniğinde inşa edilmiş olup, bol pencereli düzenlemeleri ile ana giriş cephesine yönelmiş, tek veya iki hacimli mekanlardır. Konya'da cihannümalar, evlerin cephelerine estetik bir değer katmakta, konut mimarisinin değişiminde önemli öğelerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. (Konya evlerinde Cihannüma, NEÜ. Öğr. Gör. Erkan AYGÖR)
Geleneksel Konya evleri, kerpiç, ahşap ve taş malzemeden yapılmışlardır. Bu tip evlere Konya çevresinde “Hayatlı” evler denilmektedir. Konya da bu hayatlı evler; tek katlı, iki katlı ve mabeynli olarak alt guruplara ayrılır. Mabeynli evler; iki oda ve bir sofadan oluşan, iç sofanın prototipi olarak gösterilen plan tipinde Konya’da yaygın olarak kullanılmıştır.
Geleneksel Konya evlerinde görülen ortak özellikler: Genellikle her evde büyük veya küçük bir bahçe bulunur. Evlerde çatı bulunmayıp; üstü hasır üzerinde toprakla örtülerek kapatılmıştır.
Her evin damında, toprağı sıkıştırmakta kullanılan loğ yani dam yuvağı bulunur. Taş malzeme evlerin temelinde, kerpiç malzeme duvar yapımında kullanılır. Konutlarda oda sayısı bir veya iki adettir. Evlerin bahçelerinde hariciye, örtme (aşhane) kiler, samanlık, odunluk, kayıt damı, ahır, arabalık gibi yardımcı hizmet mekânları yer alır. Alt katlar genellikle izbe olarak kullanılır. Yine bahçenin bir köşesinde tandır, evin önünde su kuyusu, tulumba önünde taş havuz, helâ ve helâ kuyusu yer almaktadır. Bu geleneksel Konya evlerinde dış süsleme oldukça sadedir.
Konutların ana giriş yönünde bina boyunca uzanan bir iç sofa bulunur. Genellikle sofanın iki yönünde karşılıklı ikişer oda bulunur. Geleneksel konutlarda bir veya iki olan oda sayısı, Avrupa mimari etkisi ile her katta üç veya dört oda haline gelmiştir. Evler genellikle bodrum katla birlikte üç katlı inşa edilmişlerdir. Odaların yüksekliği artmış buna bağlı olarak konutlarında boyu uzamıştır. Yapıların üst örtüsünde beşik ya da kırma çatı ile karşılaşılır. Çatılarda alaturka veya Marsilya tipi kiremit kullanılmıştır. Pencerelerin büyüklükleri artar genelde ½ oranında tasarlanır. Cephe bezemelerinde Avrupa mimari etkileriyle neo-klasik üçgen alınlıklar, barok dalgalı saçaklar, yatay kat ayrımları, düşey köşe silmeleri, panolar halinde püskürtme sıvalar, vb. izlenir. Bu evler yakın çevresinden ve Avrupa mimari süsleme öğelerinden etkilenerek, kendi yöresel özellikleriyle birlikte yeni bir gelişme kaydetmiştir. (bkz. Konya evlerinde cephe mimarisi, Erkan AYGÖR, seminer sözlü bildiri, 15.10.20 2020)
Ayakta kalmaya çalışan derken giderek bu tip evler yaşanılan mekanlar olmaktan çıkıyor, varisler anlaşamayınca metruk hale geliyor ve bir süre sonra tamir edilecek veya yıpranmış virane evler haline geliyor, bir süre sonrada yıkılıp yerine apartman veya blok siteler yapılıyor.
Sokak sağlıklaştırma kapsamında yerel yönetimler ve Çevre Bakanlığı ortak proje ile belki restore edebilir. İşin bir de sosyal konumu ve sokağın hali hazırdaki konumu da önemli, eski günlerin cazibesi ve ekonomik hareketlilik kalmadığı için bu sokaklar artık ikamet için tercih edilen merkezi sokak ve prestijli yerde oturuyor olmak vasfını da maalesef kaybettiği için eski veya yeni sahipleri için restore edilse dahi artık beğenilerek oturulan bir yer olmaktan çıkmış durumdalar...
Hatıp Mahallesi'nde son örneklerini görmekte olduğumuz boş evlerin ve kısmen harap olmaya başlayan virane niteliğine dönüşmeden koruma altına alınması, sahiplerinin tamir ve bakım imkanları olup olmadığının araştırılması ve hem parasal kaynak hem de tamir için teknik destek sağlanması yararlı olacaktır.
Edebiyatımızın önemli isimlerinden Ziya Osman Saba'nın eserlerinde ev olgusu üzerine yapılan bir inceleme de : " ...Ziya Osman’da ev, içindeki ailesi, mahallesi ve mezarları, sebilleri, mesireleri ile bir bütün oluşturuyor. Ziya Osman, “Biz”e işaret eden “aile”den mahalleye açılan ve Tanrı’ya varan “hakikat” vurgusu ile yazmaktadır. İstanbul’un yıkılışı ile Medeniyet yitirilmiştir. Medeniyetin muhit ve ikliminde yaşayan insanlar, eski muhit ve mekanları kaybederek aslında saadetlerini kaybetmek üzeredir." (3)
Bu türden önlem ve destek olmakta gecikilirse çok fazla zaman geçmeden 2-3 yıla varmadan bu evlerin de ortadan kalkacağını söylemek maalesef bir kehanet olmayacaktır. Sonra ne ile karşılaşırız, bunun cevabını da şair Gülten Akın "Yüksek Evde Oturanın Türküsü" isimli şiirinde doğadan uzaklaşmak ve insani olan şeylerden kopmak olarak dile getirmiştir. Bu da günümüzde modern apartman, site ve bloklarda oturan insanların niye bir hobi bahçesi edinmek istediklerine ve çocukluk günlerini yaşadıkları toprak evlere duydukları özlemin kaynağına dair güzel bir izahdır. (4)
Evleri yüksek kurdular
Önlerine uzun balkon
Sular aşağıda kaldı
Aşağıda kaldı ağaçlar.
Evleri yüksek kurdular
On bin basamak merdiven
Bakışlar uzakta kaldı
Uzakta kaldı dostluklar.
Evleri yüksek kurdular
Cama, betona boğdular
Usumuzdaydı unuttuk
Topraktan uzakta kaldı
Toprağa bağlı kalanlar.
1-Ömer Tokgöz
https://www.yenihaberden.com/turbe-onundeki-evler-14072yy.htm
2-Ömer Tokgöz
https://www.yenihaberden.com/cihannumali-konya-evleri-14089yy.htm
3-http://www.edebistan.com/index.php/lutfibergen/mesut-insanlar-mahallesi-ziya-osman-saba/2011/07/
4-https://zeynepnazan.wordpress.com/2019/02/16/yuksek-evde-oturanin-turkusu-gulten-akin/