Güveni kötüye kullanma suçu!
Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına sebep olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye dolandırıcı denir.
Günümüzde insanların sıklıkla başına gelebilen olaylardan birisi de maalesef dolandırıcılık. İnsanlar artık tanımadıkları kişiler tarafından değil tanıdıkları ve koşulsuz güvendikleri insanlar tarafından kandırılıyor. Artık tanıdığımız insanlara dahi şüphe ile bakmamıza neden olan bu dolandırıcılık olayları hepimizin psikolojisini ciddi düzeyde etkiliyor. Kimimiz bu duruma maruz kaldığımızdan dolayı ömür boyu insanlara olan güven duygusunu kaybediyor, kimilerimiz de bu tür olaylara maruz kalma korkusu ile mücadele ediyoruz.
İnsanlar başkaları tarafından dolandırıldığında daha çok maddi kayıplarının derdine düşmüşken sevdiği, saygı duyduğu ve güvendiği kişiler tarafından kandırıldığı zaman en çokta duygusal açıdan yıpranıyor.
Ne demiş atalarımız, "Ağaca baltayı vurmuşlar sapı benden demiş." Çoğu zaman yakın olduğumuz, onlar için çaba gösterip emek harcadığımız kimseler tarafından darbe ve zarar görüyoruz.
İnsanlara maddi ve manevi açıdan zarar veren, kibir ve egosuna yenik düşen bu kişilerin verdiği zararlardan, yaptıkları hatalardan dolayı pişman olmak yerine karşıdaki insanı suçlayıp, kendilerini haklı çıkarma gibi davranışları da oluyor.
Çevremizde de çokça şahit oluyoruz karşısındaki insanı bin bir yalan dolan ile kandırıp kendini haklı görenler, mağdur kişiyi hakkını aradı diye suçluyor. Gün geliyor yaptığın iyilik ve fadakârlıklar yapmasaydı oluyor, verdiğin her türlü maddi yardım vermeseydi oluyor, güvendiğin ve inandığın için de kanmasaydı demek en pişkin hallerini ortaya koyuyor. Maalesef bunları söylemek bu insanların hatalarını ve karaktersizliğini örtbas etmiyor.
"İnsan, hatalarını kabul edebildiği ölçüde büyük; hatalarından ders çıkarabildiği kadar akıllı; ve bu hataları düzeltebildiği ölçüde güçlüdür.” demiş, yazar John C. Maxwell. Ama bunlar ne hatalarını kabul edecek kadar erdemli ne hatalarından ders çıkarabilecek kadar olgun ne de hatalarını düzeltebilecek karakterde insanlar. Bu karakterde olan insanların bizlerden çaldığı şey sadece maddi kayıplarımız değil psikolojik olarak da insanlara olan güvenimizi alt üst ediyorlar, her türlü yüzsüzlükleri ile sinir katsayımızı arşa çıkarabiliyorlar ve bizleri olduğumuzdan çok farklı bir insana dönüştürüyorlar.
Maddi olarak zarara uğrayanlar iyi kötü bir şekilde bu zararın üstesinden gelebilir. Ama bir insan ya psikolojik açıdan zarara uğratılırsa? Bunun üstesinden nasıl gelecek, insanlara tekrar tekrar nasıl güvenecek, hayatına nasıl yeni insanları almaya cesaret edecek. Güven duyduğu insan, ona bu haksızlığı reva görürse dışarıdan gelen bir insan ona bu kötülükleri yapmaktan mı çekinecek?
Ne yazık ki yaşanılan bu olaylar sonucunda yalnız kalan taraf her zaman mağdur kişiler oluyor birisi de çıkıp demiyor ki haksıza sen haksızsın. Haklının yanında haklıyı savunup haksızın yanında haksızı savunanlara bu ikiyüzlülüğün hesabını sormak gerekmez mi? Haksızlığa ses çıkarmayan elbet bir gün o haksızlığı yaşayacaktır. Bu durumla karşılaştığında da tutunacak dal arayacaktır...
Peki maddi ve manevi dolandırıcı mağduru olanlar ne yapmalı?
Konu ile alakalı kısa bir bilgi verecek olursak, dolandırıcılık mağduru olan bu kişiler dolandırıldıklarına dair yeterli kanıtları elde ettikten sonra Cumhuriyet savcılığına suç duyurusuna bulunarak soruşturma başlatılmasını sağlayabilirler. Soruşturma sonunda yeterli şüphe elde edilirse Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davası açılabilir. Sonraki süreçte de hukuken hakkınızı aramaya devam edebilirsiniz.