Göçmenlerin yolunu açmalıyız...
Türk Silahlı Kuvvetleri, İdlib'de askerlerimize yönelik saldırıların ardından bölgede adeta destan yazıyor.
İdlib semalarında esen SİHA fırtınası ise parmak ısırtıyor. 27 Şubat’tan bu yana Halep'ten Lazkiye kırsalına kadar geniş bir alanda SİHA'lar yüzlerce rejim askerini etkisiz hale getirildi. Çok sayıda zırhlı araç, her türlü mühimmat tesis ve depo nokta atışlarla imha edildi.
SİHA’larımız o kadar başarılı ki, hareket eden hiçbir şey ıskalanmıyor. Rejim askerlerinin motosikletle kaçmaya çalışırken SİHA tarafından nasıl vurulduğunu hepimiz gördük. Hareket halindeki küçük bir hedef bile kömür olmuş durumda. Nokta atışı dedikleri tam da budur işte.
SİHA’larımızın bu başarısı dünya gündeminden de hiç düşmüyor. İki gün önce paylaşılan bir görüntü, insansız hava aracı teknolojisinde nereye geldiğimizin apaçık bir göstergesi.
SİHA'ların, Rus yapımı Pantsir S1 hava savunma sistemini bloke edip vurduğu görüntüler dünya basınında büyük ilgi gördü. Bu sadece sıradan bir saldırı değildi elbette. Pantsir S1 sistemlerinin bir Türk SİHA’sı tarafından vurulması Rusya için çok büyük bir itibar ve pazar kaybı anlamına da geliyor.
Pantsir S1 sistemlerini daha önce İsrail de vurmuştu. Ama İsrail’le Türkiye’nin operasyonu arasında kocaman bir fark var. İsrail’in o saldırısında Pantsir S1 sistemleri aktif değildi. Türk SİHA’larının yaptığı atış sırasında ise Pantsir S1 sistemlerinin aktif tarama yaptığı paylaşılan görüntülerde de apaçık görünüyor.
Dün gece çok sayıda analistin aklında tek soru vardı: Rusların en önemli hava savunma sistemlerinden biri olan Pantsir S1 aktif haldeyken bir SİHA tarafından nasıl vurulabilir?
Analistler bunu Rusya için büyük bir itibar kaybı, SİHA’lar için ise büyük bir prestij olarak görüyorlar.
Yorumları okudukça daha çok gururlandım.
İnsansız hava teknolojisini bu kadar ileri seviyeye taşımayı başardığımıza göre, bu alanda çalışmalarımızı daha da ilerletmeliyiz. Türkiye, taarruz kabiliyeti yüksek, ağır bombardıman SİHA’ları yapabilecek güce sahip.
TF-X projesi tabi ki çok önemli. Ama aynı zamanda çok zaman alan ve maliyetli bir proje. Türkiye, yerli savaş uçağı TF-X’i yapmayı başarır inşallah. Fakat geleceğin dünyasında insan unsurunun uçak teknolojisinde bu şekilde zaruri olup olmayacağı tartışılır. Geleceğin teknolojisinde taarruz uçaklarının yerini insansız uçaklar alacak gibi görünüyor.
Tabi adını anmadan olmaz. SİHA’larımızın mimarı Selçuk Bayraktar’ın ne kadar büyük bir iş yaptığını her geçen gün görmek bizi mutlu ediyor.
Gurur duyuyoruz.
GÖÇMENLERE AVRUPA YOLUNU TEŞVİK ETMEK LAZIM
Suriye’de yıllardır devam eden karışıklıktan en çok zarar gören ülke hiç şüphesiz ki Türkiye’dir. Binlerce kilometre uzaktan gelip coğrafyayı karıştıranların cezasını yıllardır ülkemiz çekiyor. Yerinden yurdundan edilmiş milyonlarca insana hiçbir destek almadan yıllardır Türkiye bakıyordu bugüne kadar. Fakat 27 Şubat itibarıyla bu yükü artık Avrupa da ensesinde hissetmeye başladı.
Türkiye’nin bu hamlesiyle; Londra’da, Paris’te, Berlin’de konforlu hayat süren Avrupalıların keyfi epey kaçtı. Sosyal medyada iki gündür Avrupalıların konuyla ilgili yorumlarını okuyorum. Adeta titriyorlar.
Sanki Suriye’yi karıştıran, insanları yerinden eden Türkiye’ymiş gibi ya da göçmenlere bakmak Türkiye’nin boynunun borcuymuş gibi tavır içinde olan Avrupalılara iyi bir ders vermenin vakti gelmişti zaten.
Türkiye’nin bu hamlesi başarısız olacak diye çok korkuyordum açıkçası. Göçmenler Avrupa’ya beklenen ilgiyi göstermezse diye tedirgindim. Ama son rakamlar Türkiye’nin hamlesini boşa çıkarmadı. Benim bu yazıyı yazdığım dakikalarda Avrupa’ya ulaşan göçmen sayısı 80 bini geçmiş durumdaydı.
Göçmenlerin gidişini kolaylaştırmak için Türkiye’nin bilakis daha etkili hamleler yapması gerekiyor. Mesela sınır bölgelere ulaşımı kolaylaştırmak, bilgi paylaşımı yapmak gibi teşviklerde bulunması gerekiyor.
Bu doğrultuda, TRT Word’ü de tebrik etmek gerekiyor bence. Göçmenler için Avrupa’ya gidiş rotası paylaşmaları dünyada çok ses getirdi. Türkiye’yi insan hakları bla bla diyerek eleştirmeye çalışanlara da aldırış etmemek lazım.
Kapılarına yığılmış binlerce masum insanın üzerine utanmadan gaz bombaları atarken söylüyorlar bunu bir de üstelik.
Göçmen meselesi Avrupa’da hükümetler değiştiren bir gelişme. O yüzden çok korkuyorlar. Şimdi biraz da onlar yüzleşsin bu meseleyle bakalım.
SOSYAL MEDYA BİZİ DELİRTTİ
Suriye’de alçak saldırı sonucu şehit olan askerlerimiz son yolculuğuna uğurlandı. Şehit olan 33 Mehmetçikten bir tanesi de Konyalı Şehit Piyade Teğmen Bayram Olgun’du.
Şehidimiz için Cumartesi günü Tepekent’te düzenlenen cenaze törenine büyük ilgi vardı. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği bilgiye göre; Konyalılar, belediye tarafından kaldırılan 58 otobüsle şehidimize veda için törene katıldı. Konya’nın bazı ilçelerinden de çok sayıda otobüs ve servis cenaze törenine insan taşıdı.
Böyle zamanlarda gösterilen birlik ve kenetlenme, düşmana verilen en iyi mesajlardan biri anlamına geliyor. Bu noktada Konyalılar üzerine düşeni her zamanki gibi yine yerine getirdi.
Fakat cenaze töreninde ortaya çıkan bazı görüntüler hiç hoş değildi. Törene katılanların büyük bir kısmı elinde cep telefonuyla sağı-solu çekmenin telaşındaydı. Bu ne kadar büyük bir ayıp.
Sizler sosyal medyadan birkaç fazla beğeni almak için çabalarken, şehidin ailesi ne durumda diye hiç düşünmez misiniz? İnsanlar acısını yaşarken şov peşinde koşmak ne kadar doğru?
Hiç yakışmadı…