Gazze’nin İntikamı Sert Olacaktır
İlahi yasaya göre, zalimler ve bu zalimlerin zulmünü fiili ya da sessiz kalarak destekleyenler nasıl bir devrimle devrileceklerini pek yakında göreceklerdir. (Bkz. Şuara 227). Filistin topraklarını 76 yıldır işgal altında tutan ve her geçen gün bu işgali en acımasız bir şekilde sürdüren Siyonist rejim, bu ilahi gerçekten kurtulamayacaktır. Bugünün Siyonist rejim Başbakanı B. Netanyahu ve savaş kabinesi, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Gazze’de soykırım uyguluyor, bununla da yetinmiyor, savaşı bölgeye yayarak haksız amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Başta Gazze ve Batı Şeria olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarını insansızlaştırmak için her türlü zulmü uyguluyor. Siyonist İsrail yöneticileri bu zulmü, dışarıdan baş destekçileri ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Schulz ve derinlerden giden İngiliz yöneticileri ile birlikte sürdürüyor. Ben inanıyorum ki, bu yöneticiler Siyonist yöneticilerle birlikte iktidardan tek tek düşeceklerdir. Çok şükür ki, bu ülkelerde mazlum Filistin halkına yapılan bu zulmü tel’in eden ve bu zalimlerin iktidarlarını yuhalayan vicdanlı insanlar vardır. Bu insanlar oy kullanmak için sandıkların başına gittiklerinde vicdanlarının sesine kulak verecekler ve bu zulüm payandalarını ebediyen bir daha iktidar olmamaları için sandıklara gömeceklerdir.
Bir yıldır ABD ve Batılı ülkelerde insaflı ve iz’an sahibi üniversite hocaları, öğrencileri ve vicdanlı yazarlar İsrail’in saldırganlığının durdurulması için çağrı yapıyorlar. Bu uğurda kendilerine gelen her türlü olumsuz yaptırımı üsleniyorlar ve zarar da görüyorlar. Vicdanlı insanların uyarıları karşısında iktidarda olanlar İsrail’in yaptığı zulümler karşısında ya ürkek davranıyorlar ya fiili destek veriyorlar ya da zulme karşı sessiz kalıyorlar. “Sükût, ikrardan gelir” deyip Siyonistlerin Filistinli Müslümanlara karşı yaptıkları insanlık dışı zulmü onaylıyorlar. Tabi ki bunun yanında İspanya Başbakanı gibi haktan yana olan ve İsrail’in saldırganlığının durdurulması için çağrı yapan vicdanlı liderler de vardır. Elbette tarih bu liderlerin kimilerini şerefle kaydedecek, kimilerini de kötü bir şekilde yazacaktır. İsrail’in bölgeyi ateşe vermesi kötülerden gelen silah sevkiyatı sayesinde gerçekleşmektedir. Hala Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararları uygulanmamaktadır. Uygulanması için de uluslararası güçler bir şey yapmamaktadır.
Bugün Avrupa’nın iç kamuoyunda İsrail yanlısı tavır takınan iktidarları eleştiren yayınlarda bir artış yaşanmaktadır. Alman gazeteci Daniel Bax bunlardan birisidir. Kaleme aldığı “Almanya’nın Ortadoğu Politikası: Başarısızlıktır” yazısında Alman hükumetini sert bir şekilde eleştirmiştir. Almanya’nın İsrail’e olan diyet borcundan dolayı ses çıkaramamasının bir haksızlık olduğunu dile getirmiştir. Çünkü geçmişte A. Hitler’in Yahudilere yaptığından bin beterini bugün Yahudiler mazlum Filistin halkına karşı yapmaktadırlar. ABD zaten İsrail zulmünün fiili olarak baş destekçisidir. İsrail’in savunma hakkı vardır, deyip her türlü lojistik desteği vermeye devam etmektedir. Her ne kadar Biden, perdenin önünde İsrail’in saldırganlığını rastgele olarak tanımlamış ve bu hataları tekrarlamaması gerektiğini söylemiş olsa da perdenin gerisinde ikiyüzlü politikasını sürdürmeye devam etmektedir.
Filistin’de gaspçı İsrail’in yaptıklarını destekleyen ABD ve Batılı ülke muktedirleri topyekun bir ahlaki uçuruma doğru sürüklenmektedirler. Er ya da geç ilahi yasa tecelli edecek ve yaptıklarının cezasını kendi halkları tarafından sandıklarda ödeyeceklerdir. Eğer ABD, son anda bu savaşı durdurma kararı almazsa Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde bizzat bu acı deneyimi yaşayacak ilk ülke olacaktır. Biden, Gazze’de toplu katliamları durdurma konusunda üzerine düşeni yapmadığı ve aksine her türlü desteği Siyonist İsrail’e hala vermeye devam ettiği için vicdanlı seçmenler tarafından “Soykırımcı Joe” diye suçlanıyor. Hakeza Almanya’nın iktidar koalisyonunu oluşturan Sosyal Demokratlar ve Yeşiller hızla itibar kaybı yaşamaktadırlar. Bunların her biri geçmişte İngiltere Başbakanı Tony Blair yönetimindeki Britanya İşçi Partisinin yaşadığı aynı kaderi yaşayacaklardır. Hatırlayalım. ABD’nin 2003 yılında Irak’ı haksız yere işgal etmesi ve yaklaşık bir buçuk milyon Iraklı Müslümanın ölümüne yol açmasını destekleyen Blair’in partisi toparlanamamış ve seçmenlerinin gözünde güvenini kaybederek yıkılıp gitmiştir. Bugün T. Blair’i hatırlayanlar var mı? İşte bugün de soykırım yapan İsrail’i destekleyenlerin akıbeti de bundan farklı olmayacaktır.
Artık Batı başkentlerinde sözü geçen yazarlar ve bilim adamları ciddi ciddi İsrail destekçisi ülkelerine bu destekten vazgeçmeleri yolunda çağrılarını artırmışlardır: “Filistin halkı ile dayanışma içerisine giriniz. Yeniden Ortadoğu’ya güven ve istikrarın gelmesi için iki devletli çözümü destekleyiniz. Güvenlik ve barış ancak çatışmaların sonlandırılması ve adil bir çözümle sağlanabilir. Derhal politika değişikliğine gidin. İsrail’e silah ambargosu uygulayın ve Netanyahu üzerinde baskılarınızı artırın. Savaşın yayılmasına engel olun. İsrail’in, Filistinlileri topraklarından sürme ya da onları yok etme politikalarına engel olun. Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararlarını uygulama konusunda önderlik yapın. Ortadoğu’da bu kör döngü ancak bu tür politikalarla sonlandırılır.”
Bu sağduyulu seslere kim cevap verecek?
Eğer yakın bir zamanda verilmezse, yukarıda dile getirdiklerimizi bir başka şekilde tekrarlayalım. Bu bir kehanet değildir. Biz Müslümanlar zaten kehanete inanmayız. Ama gerçekler tecelli edecektir. Görülen köy kılavuz istemez. İsrail’in ve destekçilerinin siyasi ikballeri bitecektir. Onların kıyameti adım adım yaklaşıyor. Bu trajediye destek verenlerin ve seyirci kalanların üzerinde vicdanlı halkların nefret ve intikam dalgaları dağlar gibi onları kuşatacak ve boğacaktır. Bu siyasi intikam dalgaları içerisinden insaflı ve vicdanlı, hukuk ve adaletten yana olan yeni liderler ve hareketler çıkacaktır.
Geliyor, gelmekte olan..