Gara Şehitleri Üzerinden Siyasi Çıkar Devşirme İğrençliği
Siyasetin de bir ahlakı ve namusunun olması lazımdır. Siyaset, dürüstçe halka hizmet sanatıdır. Devlet erkinin; adil, terör ve kargaşadan uzak, barış, karşılıklı saygı ve hoşgörü içerisinde milli davalarda bütün farklılıkları bir tarafa koyarak tek ses ve tek yumruk olma sanatıdır.
Ama bizdeki siyaset, özellikle muhalefet; “İktidar ne yaparsa yapsın hiçbir icraatı takdir edilmeyecek, en küçük ihmalleri fırsat bilip, habbeler kubbeye, zerreler kürreye dönüştürülerek iktidarı itibarsızlaştırmak” şeklinde işletilmektedir. Hatta bunu gizlemiyorlar bile... “Ne yani iktidarın yaptıklarını takdir etmemizi mi bekliyorsunuz? İktidar iyi şeyler de yapsa muhalefet olarak biz bunlara ‘iyi’ demeyiz” diye de pişkin pişkin kendilerini ifade ederler. Bu onlara İnönü mirasıdır.
Yaklaşık altı yıldır hain terör örgütü pkk tarafından kaçırılıp rehin tutulan on üç vatan evladının kurtarılması için istihbaratıyla ve hassas ilişkilerle çaba sarf eden iktidarı, özellikle vatan ve hizmet sevdalısı, halka hizmeti Hakka hizmet olarak görüp gecesini gündüzüne katarak çalışan Sayın Cumhurbaşkanımızı, on üç kişinin katili olarak ilan etmek, Kılıçtaroğlu gibi kabiliyetsiz, çapsız, kalibresiz hayatı ve sözleri çelişki ve yalanlarla dolu ve dahi kasetle gelen birine yakışır. Pkk’nın siyasi uzantısı hdp ile gizli nikâhlar kıyıp pkk’ya “terörist” diyemeyen bir çapsızın, on üç şehitle ilgili iç burkan(!) laflar edip terör örgütünü aklaması bir akıl tutulmasıdır. Bu on üç kişiyi kalleşçe öldüren pkk bu konuda suçsuz, Cumhurbaşkanı suçlu… Hadi git şuradan ya… Aklımızla alay etme.
Hani önce “Hain pkk, on üç vatan evladımızı kalleşçe şehit etti. Kırk yıldır kadın demeden, çocuk demeden masum insanların kanını akıtan bu lanet örgütün kökünün kurutulması için her türlü harekâtı destekliyoruz. Bu on üç vatan evladının öldürülmesinin baş sorumlusu pkk terör örgütüdür” deseydin, sonra da “Fakat iktidarın da burada kusuru olmuştur. Gizlilik ilkesine azami dikkati gösterseydi, bu terör örgütüne, on üç insanımızı öldürme fırsatı vermeden, ininde yok ederek hedefe ulaşılmış olurdu” şeklinde muhalif fikrini ortaya koysaydın samimiyetine inanırdık. Hdp’nin hatırına “pkk bir terör örgütüdür” diyemeyen sen Bay Kemal, onun uzantısı pyd için “O bir terör örgütü değildir, yabancı düşmanlara karşı ülkesini korumaktadır” deme cüretini bile gösterdin. Şimdi kalkmışsın grup toplantısında on üç şehit için timsah gözyaşları döküyorsun. Bir kere şunu bilmelisin ki, vatan, asker, polis ve onların güvenliği konusunda Sayın Reis’in eline su dökemezsin ve onun samimiyetini test edemeyecek kadar bu milletin değerlerinden uzaksın. Liderliğini yaptığın siyasi hareket, masum insan canı almakla tarihe iz bırakarak gelmiştir. Sözde mahkemeler olan İstiklal mahkemeleri kanalıyla ne cürümler işlediğinizi, en son Menderes’i nasıl idam sehpasına getirdiğinizi anlatmaya bilmem gerek var mı? Chp olarak sizin bu konuda siciliniz bozuk.
Evet, ne yapalım ki bizim malesef, işte böyle evlere şenlik bir muhalefetimiz var. “Biz muhalefetiz arkadaş! İktidar iyi şeyler yapsa da biz, ‘bunlar iyidir’ demeyiz” diyen akla ziyan bir muhalefet etme anlayışımız var. Milli değerler söz konusu olduğunda, Hıra Nur dağının çocuklarına karşı, Olimpos dağının Bizans artıklarının gayr-i milli duruşlarına şahit oluyoruz. Sanki bu Bizans kalıntıları, Türkiye’de değil Yunanistan’da yaşıyor, Bunlar birçok konuda, bir Yunanlı kadar, hatta bazen onlardan daha aşırı tepki göstermektedirler.
Ben inanıyorum ki o on üç vatan evladı kurtarılıp getirilse, pkk inine gömülse idi siz yine iktidarı tebrik etmeyecek, destek vermeyecek, ya sessizliğe bürünecek ya da “Amerikalı askerler destek verdi, siz de başarıyı kendinizden bildiniz” türünden mutlaka uyduruk gerekçeler bulacaktınız. Çünkü sizin mayanız bunu gerektir. Daha önce yaptıklarınız, yapacaklarınızın şahididir. Allah size fırsat ve imkân vermesin.
Samimiyetsiz, yapay ve münafıkça tavırlarla Gara şehitleri üzerinden siyasi çıkar devşirmek, çok iğrenç bir politikadır. Bu tarz devşirmeler, siyasi namusu da kirletir. Asıl katili görmeyip “cambaza bak cambaza” taktiği ile Sayın Cumhurbaşkanını baş suçlu ilan edip pkk’yı ve Pervin Buldan’ı gönüllemek, milli bir duruş değil sömürge valisi tavrıdır.
Efendiler! Hain isterseniz bizde… Kendi değerlerine düşman, düşmanın değerlerine hayran isterseniz bizde... Bütün ülkeler teröre karşı iktidarıyla, muhalefetiyle milli birlik içinde mücadele ederken, terör örgütüne “terörist” diyemeyen, iktidara karşı siyasi rant devşirmek için, terör örgütü lehine, iktidar aleyhine yalan ve iftiralar uyduran düzenbaz siyasetçiler bizde… Televizyonlarda “Darbe olsun, karşı durmak için tankın üstüne ilk çıkan ben olurum” tafrası atıp da 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında darbecilerin eskortluğunda İstanbul hava alanından Bakırköy Belediye başkanının evine uğurlanarak darbeyi ayak ayaküstüne atıp kahve yudumlayarak televizyonlardan seyreden çapsız, vizyonsuz, yalan makinası, korkak siyasetçi derseniz o da bizde…
Vallahi bu ülke ne sağlammış ki dış düşmanlar ve iç hainler yıkmak için elele verdikleri halde hâlâ ayakta. Ya Rab! Bu düzenbazların ve işbirlikçilerin tuzaklarını başlarına geçir. Çünkü sen “Hayru’l mâkirîn”sin. Tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirirsin. Bize gayret, onlara zillet ver ya Rabbi!