Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Filistin Direnişinin Sembol İsmi: “Ayşe Nur Eygi”

Filistin Direnişinin Sembol İsmi: “Ayşe Nur Eygi”

Şehidimiz Ayşe Nur Eygi, 27 Temmuz 1998 tarihinde Antalya’da dünyaya geldi. 8 yaşlarında iken ailesi ile birlikte ABD’ye göç etti. İlköğretimini ve ortaöğretimini orada tamamladı. Ayşe Nur üç ay önce Washington Üniversitesi "UW"den psikoloji bölümünden ve aynı zamanda Orta Doğu dilleri ve kültürleri bölümünden de yan dal yaparak mezun oldu.(2024). Uluslararası Dayanışma Hareketinde gönüllü yardım görevlisi olarak çalışıyordu. Merhume Eygi, mazlumlarla dayanışma için Arakan gibi dünyanın birçok bölgesine seyahatlerde bulundu. Siyonist İsrail’in Filistin topraklarını haksız yere işgaline karşı yürüttüğü mücadele ile tanındı. Eygi, 6 Eylül 2024’te yardım için gittiği Batı Şeria’nın Nablus kentinde işgalci İsrail’in keskin nişancı askerleri tarafından hedef alınarak başından vurulmak suretiyle 26 yaşında iken şehit edildi.

Hem Türk ve hem de Amerikan vatandaşı olan Ayşe Nur, Filistin direnişinin sembol isimleri arasında tarihteki yerini aldı. Hatırlayalım. Şehit Eygi, mezuniyet töreninde üzerinde "Özgür Filistin" yazan büyük bir bayrakla sahneye çıkmıştı.
Şehit Ayşe Nur, Filistin'e gitmeden önce, Gazze ile dayanışma amacıyla başlatılan düzinelerce öğrenci hareketi arasında yer alan Seattle'daki Washington Üniversitesi kampüsündeki "Gazze'nin Kurtuluşu" çerçevesinde yapılan etkinliklerde aktif rol almış, öğrenci liderliği yapmıştı. Burada başlatılan öğrenci hareketleri bütün dünyadaki üniversitelere sıçramıştı. Hala da bu hareket etkisini göstermeye devam etmektedir. Katil Netanyahu, ABD’de yaptığı konuşmada işgale karşı çıkan Üniversite öğrencilerini ve öğretim elemanlarını en ağır bir şekilde suçlamıştı.

Ayşe Nur, mezuniyet töreninden sonra Türkiye’ye gelerek Aydın’ın Didim ilçesinde oturan yakınlarını Ağustos ayı içerisinde ziyaret etmiş ve Eylül ayının başında ise Ürdün üzerinden Batı Şeria’ya geçmişti. Nablus Valiliği'ne bağlı Filistin köyü Beyta’da 2020'den beri katledilen on sekizinci şehit oldu. Bu apartheid ve işgalci rejimin soykırım politikalarına karşı Ayşe Nur ve arkadaşları Filistin Dayanışma Hareketi'nde aktif rol aldılar. Uluslararası Dayanışma Hareketi’nin de bir üyesi olan Ayşe Nur, şehit edilmeden önce Siyonist yerleşimcilere karşı Beyta köy halkı ile birlikte dua ederken bir çatıda konuşlanmış İsrail ordu güçleri tarafından bile bile hedef seçilmiştir. İsrail keskin nişancılarının iki el ateş ettiği, bunlardan birinin Filistinli bir erkeğin bacağına, ikinci atışın ise Nablus'taki bir hastaneye nakledildikten kısa süre sonra hayatını kaybeden Ayşe Nur'a isabet ettiği görülmüştür. Uluslararası Dayanışma Hareketi'nin bir diğer gönüllüsü ve Ayşe Nur’un dava arkadaşı Meryem Dağ birlikte yaşadıklarını ve gördüklerini şöyle anlatmıştı:

“Filistinli kardeşlerimizle birlikte topraklarının işgal edilmesine ve sömürgeleştirilmesine karşı barışçıl bir şekilde gösteri yapıyorduk. İsrail ordusunun göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermi atmaya başlamasıyla durum gerginleşti ve bizi geri çekilmeye zorladı. Askerlerden yaklaşık 200 metre uzakta yolda duruyorduk ve çatıda bariz bir keskin nişancı vardı. Ayşe Nur, biraz uzakta, bir zeytin ağacının yanında diğer aktivistlerle birlikte duruyordu. Buna rağmen ordu onu kasten başından vurdu.”
Maalesef bütün bu soykırım örnekleri hem Gazze’de, hem Batı Şeria’da Siyonist İsrail’in suç ortağı olan ABD ve Avrupa ülkeleri eliyle devam etmektedir. ABD Başkanı J. Badin dalga geçercesine bir kurşunun sekmesinden dolayı Ayşe Nur’un ölmüş olacağını söyleyebilmektedir. Onun bu yaklaşımı bile, Siyonistlere her daim verdiği tavizsiz desteği göstermektedir.

Ayşe Nur’un şehit edildiği Nablus’un Beyta köyü hakkında da kısaca bilgi vermekte fayda vardır. Geçtiğimiz Temmuz ayında, İsrail işgal güçleri bu köyün arazisi üzerine “Avitar” karakolu kurarak bu yerleri devlet topraklarına dönüştürmüş ve yerleşimcilere açmıştı. Burası, haksız bir şekilde otuz yedinci yerleşim yeri olmuştu. Siyonist katiller sürüsünün bütün amacı, Filistinlilerin Gazze ve Batı Şeria'daki topraklarından çıkarılmak suretiyle yerlerine yerleşimcilerin yerleştirilmesidir. Bütün bu işgalci faaliyetler hükümetin yönergesinde yer alan: "Yahudi halkının, İsrail Topraklarının her yerinde özel ve devredilemez bir hakkı vardır" ilkesine dayandırılıyordu. Bu bakış açısı, İsrail rejiminin yalnızca işgal altındaki Batı Şeria’da, Gazze'de ve Suriye Golan tepelerinde değil, aynı zamanda arz-ı mev’ut diye nitelendirdikleri tüm coğrafyalarda yer alan Müslüman ülkelere uzanıyordu. Buralar adım adım ilhak edilecek manasına geliyordu. Bu yaklaşım tarzı İsrail’in tam bir apartheid rejimi olduğunun da tescili idi.

İnşallah Siyonist İsrail ve destekçileri bir gün döktükleri bu haksız kan deryasında boğulacaklardır. İnsanlık var olduğu sürece Ayşe Nur ve arkadaşları Filistin direnişinin onurlu sembolleri olarak yaşamaya devam edeceklerdir. Tarihte zulmü politika haline getiren hiçbir rejim zulümle abad olmamıştır. İsrail de olmayacaktır. Er ya da geç adalet tecelli edecek, binlerce şehit veren Filistin Müslümanları bu topraklarda kıyamet sabahına kadar özgür Filistin bayrağını dalgalandırmaya devam edeceklerdir. Kudüs, Filistin’in ebediyen başkenti olacak ve Müslümanların eliyle tekrar bu topraklara barış gelecektir.

Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti şehidimiz Ayşe Nur’un na’şını Nablus’tan ülkemize getirmiştir. Bütün halkımızın katılımı ile birlikte şehidimiz 14 Eylül 2024 tarihinde düzenlenen cenaze töreni ile Didim asri mezarlıkta toprağa verilmiştir. Başta Ayşe Nur olmak üzere Filistin davası uğruna şehit olan tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Mekânları cennet, makamları âlî olsun. Bu şehadet olayı, tüm nesillere Filistin’in özgürleştirilmesi için bir çağrıdır. Yüce Rabbimizden duamız, bu çağrının tüm Müslümanların uyanışına vesile olmasıdır.

Aziz şehidimiz Ayşe Nur, nûr içinde yat. Ümmetimizin başı sağ olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi