Geçen hafta denk geldiğim, gazeteci/ yönetmen Erem Şentürk Bey'in yayımladığı "Temiz Hikayemizi Bozmaya Çalışıyorlar" isimli videosunda bahsettiği hikaye beni çok etkiledi. Beyefendi videoda fantom ağrısı ile ilgili bir askerlik anısını anlatıyor.

Öncelikle fantom ağrısı nedir diye soracak olursak; kişinin daha önceden kesilmiş eli, kolu ya da bacağının sanki hiç kesilmemiş gibi ağrıdığını hissetmesidir. Bu hastalar; bacağı veya eli gibi bir uzvunun olmamasına rağmen o uzvu ağrıyormuş, kaşınıyormuş ya da elektrik çarpıyormuş gibi hissetmektedirler.

Erem Bey de askerde iken doktor arkadaşının yanına gelen bacağı kopmuş bir asker topuk ağrısından şikayet ediyor. Bunun üzerine doktor da askere çeşitli ağrı kesiciler yazıyor. Beyefendi bu duruma anlam vermeyince arkadaşı, bu durumun normal olduğunu, hastanın gerçekten bu ağrıyı hissettiğini, buna fantom ağrısı dendiğini söylüyor. Organ kopmuş olsa da omurilikte ve merkezi sinir sisteminde hala durduğunu ve oraya denk gelen gerçek bir ağrıyı yaşamasının mümkün olduğunu söylüyor.

Sonra bu durumu beyefendi ümmetin hali ile ilişkilendirerek mükemmel bir çıkarım da bulunuyor:

"O günden sonra ben hep tarif ederken Bosna nedir denildiğinde; Bosna benim Fantom ağrımdır, kopartılmış organımdır Bosna'yı hala kendi uzun sayarım.

O yüzden benim canım Suriye'de yanar, Kerkük'te yanar, Kırım'da yanar, Doğu Türkistan'da yanar. O yüzden sizin canınız yanıyor Irak için, Suriye için, Filistin için. Onlar bizim Fantom ağrılarımız.."

İslâm toplumu bir vücut gibidir; bir uzvun hastalığının bütün vücudu rahatsız etmesi gibi, bir müslümanın başına gelen belâ ve musibetleri, bütün Müslümanlar kendilerine dert edinmelidir. Birbirimizin kederine ve sevincine ortak olmak, imanımızın bir göstergesidir.

Efendimiz (sav):

“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” buyurmuştur.

Ne mutlu ümmetin derdi ile dertlenene, fantom ağrısı yaşayanlara.

Ümmetimizin hali bu denli perişan iken, ağrıyı hissedemeyenlerin vay haline..