Ey Hâdi Özışık! Sen, Ayasofya Başimamının Zekâtı Bile Etmezsin
Gazeteci Hâdi Özışık’ı ben gerçekten Müslümanların sesi bilirdim. Samimi Müslüman zannederdim. Ne yazık ki kripto laik çıktı. Ayasofya’nın başimamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın hocamız, laikliğin yeni anayasada yer almamasını isteyerek, Twitter hesabından, “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” ifadelerini kullanmış.
Vay sen misin bunları diyen? Hâdi Özışık, youtube kanalından, nefret dili kullanarak şöyle gürlemiş: “Sen kim oluyorsun? Sen imamsın. Sen siyaset yap diye bu görevi sana vermediler. Senin görevin, Ayasofya’ya gelenlere günde beş vakit namaz ve Cumayı kıldırmaktır. Başka da bir görevin yok. ‘Anayasada laiklik olmasın’ demek sana mı düşmüş? Sen kimsin, kimden güç alıyorsun? Türkiye’yi karıştırmak için fitne fesat üretiyorsun. Sen Kur’an okumuş bir kişi olarak fitnenin ne anlama geldiğini çok iyi bilirsin. Sen bu hareketinle fitnenin fesadın ayaklanacağını bilmez misin ey Boynukalın! Boynun devrilsin senin. Laiklik sana bu kadar niye batıyor? Niye insanların sinir uçlarına dokunuyorsun? İnsanları niye kışkırtıyorsun?.... Bunu söyledin, bak üzerinde tepiniyorlar… Bu adam orda kalıp fitne fesat üretmeye devam edecek mi? Yok mu bu adamın kulağını çekecek bir kişi. Buradan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sesleniyorum, bu adama gücünüz mü yetmiyor, kim koruyor bunu?... İmam bu ya imam! Nasıl siyaset yapar? Bak karşı taraf tepiniyor. Barış Yarkadaş, ‘Tayyip Erdoğan imam Boynukalın’ın şahadetiyle kendi anayasasını getirecek’ dedi. Son sözüm, bu adamı derhal görevden alın.”
Breh breh breh! Adam gazeteci değil Ali kıran baş kesen. Klasik sağın, tipik bir imam anlayışı. “Kıldır beşi kurtar başı, sallabaşı al maaşı.” Cumhuriyetin tosuncuklarının imam tiplemesi aynen bu yeşil görünümlü kızıl fikirli Hâdi’nin anlattığı gibi. İmamlık yapan bir Fıkıh uzmanının bu tür açıklamaları bunların ezberini bozuyor, hırçınlaştırıyor.
Öncelikle ben sana sorayım sen kimsin? İslamî kalibren, ilmî derinliğin ne? Bir gazetecilikten öte vasfın var mı? İslam’la laikliği karıştırıp acûbe bir din çıkarma ilmini Yaşar Nuri’den mi, Zekeriya Beyaz’dan mı yoksa “Kur’an Peygamberin sözüdür” diyerek Hayat Kitabımızı tarihe gömen ve 70 sayfalık fasiküle indirgeyen tarihselci Mustafa Öztürk’ten mi veya bunların izinden giden hocamsılardan mı aldın? “Bu adam” diyerek tepeden bakışla, dinî çapsızlığına rağmen aşağıladığın Mehmet Boynukalın hoca, öncelikle Kur’an hâfızı, yani yürüyen Kur’an. Bir diğer ifade ile Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş şekli. Sonra da Kur’an ve Sünnetten hükümler çıkarma ilim dalı olan İslam Hukuku uzmanı. Bu alanda kariyer yapmış ve Profesörlük payesi almış eli öpülesi bir hoca. Bu özelliklerinden ve liyakatinden dolayı haftada iki gün Ayasofya’da imamlık yapsın diye görevlendirilen üç imamdan biri ve onların başı. Böyle saygıdeğer bir hocaya senin yaptığın ise, terbiyesizlik, ahlaksızlık, hadsizlik ve tahammülsüzlüktür. Sen onun zekâtı bile etmezsin.
Önce sen kimin kuşusun bir tercih yap. Hani bir kuş kilisenin damındaki haç’a pisler. Bunu gören kilisenin papazı da; “Ey kuş! Sen kimin kuşusun? Hıristiyan kuşu mu Müslüman kuşu mu? Hıristiyan kuşuysan haç’ı niye kirlettin? Müslüman kuşuysan kilisede işin ne?” der.
Ben de “safını seç diyor” ve soruyorum, “Müslümansan laiklikle işin ne? Dini devletten kovan, Allah’ı hayata müdahale ettirmeyen, İslam’ı özel hayata, vicdanlara ve mezarlığa hapseden laikliği sahiplenmek ve iman esası haline getirmek senin mü’minlik vasfını yok eder. Müslüman fert “ben laikim” diyorsa iman iddiasından vazgeçiyor demektir. Çünkü Müslüman, laik olamaz, laikse Müslüman kalamaz. Müslüman şeriatçı olmak zorundadır. Niye mi? Hayat kitabımız bu konuda şöyle buyurur da ondan: “(Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik.” (5Maide:48); “Sonra seni iş hususunda bir şeriat üzere kıldık. Ona uy ve bilmeyenlerin arzularına uyma.” (45Casiye:18). Bu ayetler, Allah tarafından gönderilen Şeriata uymamızı emreder. “Ben Müslümanlardanım” diyen bir Mü’min de pazarlıksız ve şartsız olarak bu gönderilen Şeriata inanır ve uyar. İmanını, laiklik küfrüyle iptal etmez. Sapla samanı, hakla batılı karıştırarak Müslümanlık tafrası atmaz. “Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.” (2Bakara:42).
Bu gerçekleri bildiği için, dünya ile ilgili söyleyecek sözü kalmamış, ruhbanlaşmış, her türlü ilmî gelişmenin önünü tıkayan, “dünya dönüyor” dediği için Galile’yi idama mahkûm eden Hristiyanlık dinini devletten uzaklaştırmak için biçilmiş kaftan iken, İslam’ın asla kabullenemeyeceği bir küfür rejimi olan laikliğin anayasadan çıkmasını, Ayasofya Başimamımızın istemesinden daha doğal ne olabilir? Bir İslam Hukuku Profesörünün inancına uygun anayasa yapılması için fikrini açıklama özürlüğü yok mudur? Hani siz gazeteciler fikir ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesinden yana idiniz? Yoksa bu fikir ve düşünceyi özgürce açıklama hakkı sadece gazetecilere mi özgü?
“Fitne çıkarıyor. Fitnenin ne olduğunu iyi biliyor” diyorsun ya, bak ben sana açıklayım da fitnenin ne demek olduğunu sen iyi öğren: Bakara suresi 191. Ayette “Fitne öldürmekten beterdir” buyrulur. Buradaki fitne, inançlara yapılan baskıdır. Ölen kişi “bir kere” ölür ama sürekli inançlarından dolayı baskı gören de her gün ölür. Bu da ölümden beterdir. Türkiye’de laiklik kamçısıyla yetmiş yıl Müslümanlara zulmettiler ve değerlerini bir bir yürürlükten kaldırarak onları her gün öldürdüler. Laikliğin beşiği Fransa; sizler Kitabınızın emrettiği değil, bizim müsaade ettiğimiz İslam’ı yaşayacaksınız. “İslam’ın, Fransa cumhuriyeti ile uyumlu olduğunu ve cumhuriyetin yasalarının Tanrı’nın yasalarından üstün olduğunu” kayıt altına alan protokolü imzalamayan İslamî kuruluşları muhatap almayacaklarını ve camilerini kapatacaklarını çıkardıkları kanunla garanti altına almıştır. Macron laik olur, anlarım da, Müslümanlık iddiasında olan Hâdi Özışık’ı anlayamam.
Fitnenin ikinci anlamı da Müslümanların vahdetini, birlik ve beraberliğini bozan söz, fiil ve davranışlardır. “Anayasadan laiklik maddesi çıkartılsın” sözü Müslümanları ayrıştıran değil Şeriatta birleşmeye çağıran bir sözdür. Bu söz laiklik satırıyla yıllarca Müslümanları doğrayanların birlikteliğine zarar verir. Barış Yarkadaş ve onun Kemalizm dinine inanların kazanını kaynatır. Çünkü laiklik, Kemalizm’in iman esasıdır. Müslümanlık iddiasında olan biri onu nasıl sahiplenir? Neymiş efendim, “laik kesim ayağa kalkmış.” Elbette kalkacak. Küfrün sütunları sarsılmaya başlayınca hakkın temsilcilerine “Birlik ve beraberliğimizi bozuyorsunuz, fitne çıkarıyorsunuz, neslimizi ayartıyorsunuz” derler. Tarihte de bu hep böyle olmuştur. Mekke’de on üç sene “Putlarınızı bırakın, Lâ İlahe İllallah deyin kurtulun” diyen Peygamberimize Mekke Müşrikleri “Ey Muhammed! Sen söylemlerinle fitne çıkarıyorsun. Babayı oğlundan, dedeyi torunundan, anayı kızından ayırıyorsun. Geleneklerimize, atalarımıza ve inançlarımıza dil uzatıyorsun. Gayen zengin olmaksa aramızda para toplayıp sana sermaye verelim en zenginimiz ol, kadın istersen Arapların en güzel kadınını bulup sana getirelim, hasta isen tedavi ettirelim, baş olmak istiyorsan gel başımıza kral yapalım ama şu dediklerinden vaz geç” demişlerdi.
Şimdi Hâdi’nin dedikleri, bu Müşriklerin sözüne benzemiyor mu? “Şimdi fitne çıkarma. Laikleri kızdırma. Atalarının laiklik ilkesine dokunma” sözü ne anlama geliyor? Bir kere Müslümanların yapacağı anayasa laikleri elbette memnun etmez. “Siz onların dinine/dünya görüşüne girmedikçe onlar sizden asla razı olmazlar.” (2Bakara:120). Müslüman, kınayanların kınamasına, tepinenlerin tepinmelerine bakmadan “El-âlem ne der?” putunu kırarak “Allah ne der”in hesabını yapar. Sürüngenleşmez, çünkü omurgalıdır. Onurlu duruşunu korur. Laikçi tayfasının rızası değil, Allah’ın rızası onun gayesidir.
İçinde laiklik ve Kemalizm olan yeni bir anayasa yapmaya zaten gerek yok. Bu iktidara yakışan Kur’an ilkelerinin de hayata müdahil olacağı, laiklikten ve Kemalizm’den arındırılmış bir anayasa hazırlamaktır. Sen hazırla da meclisten veya referandumdan geçmezse yarın kıyamet gününde “Yarabbi! Ben, senin ilkelerini hayata taşıyacak anayasa yaptım da Hâdi Özışık gibi dışı yeşil görünümlü, içi kızıl karpuz kafalı kullarının engeline takıldı, yürürlüğe giremedi. Güç yetiremedim. Sen de, ‘Ben kimseye gücünün üstünde yük yüklemem’ buyuruyorsun. Gücümü aştı yarabbi!” diye Rabbine karşı bir mazereti olur. Öyle ya, hepimiz yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan hesaba çekilmeyecek miyiz?
Senin tabirini kullanarak diyorum ki, anladın mı ey boynu devrilesice Hâdi! “Biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus da adam sansınlar.”
“İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk eder misin Allah’ım!”