Eleştirdiğimiz kadar övmüyoruz
Lafa geldi mi yandaşız ama ekonomi de yaşanılan sıkıntılar nedeniyle ayda ortalama bir hükümeti eleştiren yazı yazıyoruz. Aklın yolu bir. Bir yerde yanlış varsa elbette eleştireceğiz. Öte yandan eleştiri yaparken de yapılan iyi şeyleri göz ardı edemeyiz. Yeminli muhalifler gibi ülke batmış, bitmiş hiç iyi bir şey olmuyormuş gibi davranmak, ortalama 20 yıllık AK Parti iktidarında yapılan onca yatırımı, toplumsal hayata dair düzenlemeleri, eğitim, sağlık, savunma sanayindeki atılımları görmezden gelmek bize yakışmaz. Çünkü bazıları gibi at gözlüğü takmıyor, nalıncı keseri gibi hep kendimize yontmuyoruz. Yanlışa yanlış derken yiğidin hakkını da teslim etmemiz gerekiyor…
Buraya nereden geldik? Çanakkale zaferinin yıl dönümünde açılışı yapılan 1915 Çanakkale Köprüsünü bile küçümsemeye kalktılar. Köprünün teknik özelliklerini, alanında dünyanın önde gelen yapıları arasında bulunduğunu falan anlatmayacağım. Yerimiz dar, merak eden araştırsın(!) Dünyanın her yerinde haber olan, ekonomik daralmanın olduğu bir dönemde böyle bir yatırımın yapılması takdir edilen devasa yapıyı muhalefetimiz beğenmedi, gereksiz buldu. Onca yıllık iktidarlarından yaptıkları da ortadayken. Bahaneleri de çok komik. Geçmeyeceğimiz köprünün parasını ödeyeceğiz. Olaya böyle düz mantıkla bakacak olursak devletin yaptığı yatırımların yüzde 90’ı lüzumsuzdur.
Devletin ana gelir kaynağı vatandaştan doğrudan veya dolaylı olarak topladığı vergilerdir. Bunların mantığına bakacak olursak her şehre o şehirden toplanan gelire göre yatırım yapılmalı. Batıda oturana göre doğuya yapılacak bir havaalanı da gereksizdir, açılacak okulda. Oraya gitmeyecekse, görmeyeceksek yapılan yatırımda gereksizdir. Aynı şekilde doğudakiler içinde batıdaki yatırımlar. Bunu bölgelere, şehirlere göre yayabilirsiniz. Devletin görevi ülkenin her yerini mümkün olduğunca eşit seviyede kalkındırmaktır. Çocuğa anlatır gibi anlatıyorum kusura bakmayın ama bir kısım yeminli muhaliflerimiz bu dilden bile zor anlıyorlar. Yap, işlet, devret sisteminin mantığı belli. Devletin bütçesinden para çıkmadan yatırım yapılıyor. Yapan firma elde ettiği gelirle alacağını tahsil ediyor ve 10 yılın sonunda yatırım devlete kalıyor.
Köprünün maliyeti belli. Devlet yatırımı kendi bütçesinden yapsaydı vatandaşın cebinden para çıkmamış mı olacaktı? Devletin bütçesi nereden geliyor. Öyle olunca da yine vatandaş geçmediği köprünün parasını ödemiş olmayacak mıydı? Bazıları neyin ne olduğunu biliyor da sırf domuzluklarından yaygara koparıyorlar. Onların sözlerini gerçek sanıp, papağan gibi tekrar edince kendilerini bilgili sanan zavallılara da acımaktan başka bir şey elden gelmez. Bir de köprünün maliyeti, firmaya yıllık ödenecek borç falan neden lira cinsiyle değilmiş de dövizmiş. Bu soruyu sorana bir soru da ben sorayım. Bana 10 yıl vadeli 500 bin lira borç verebilirler mi? Hadi rakam net olmasın kendi bütçelerine göre belirlesinler. Vermezler değil mi? Çünkü 10 yıl içerisinde paranın ne kadar değer kaybedeceğini, 10 yıl önceki 500 bin liranın alım gücüyle bugünkünün aynı olmadığını biliyorlar. Kendileri bu meblağlarda sabit fiyat borç veremezken acaba milyarlarca liraya yapılan yatırımlar nasıl olacak ki?
Şunu deseler anlarım. AK Parti iktidara gelmeden önce Türk lirası çok değerliydi, her alanda kullanılıyordu, insanlar başka yatırım araçlarına yönelmiyordu. Elbette böyle bir şey yok. Belki ergenleri, gelecek seçimde ilk kez oy kullanacakları kandırabilirler ama çok şükür yaşımız AK Parti öncesine yetiyor. Konya’da bile evler Dolarla, Markla satılıyordu. İstanbul’da ev, dükkân kiraları bile döviz cinsindendi. Siz kime neyi anlatıyorsunuz. Türkiye 15 Temmuz 2016’dan beri yeni bir yola girdi. Başımızdaki dertler belli. Yetmedi üzerine salgın geldi. Tam o da bitiyor derken Rusya’nın Ukrayna’yı işgali geldi. Öve öve bitiremediğimiz batılı ülkeler bile enflasyondan kırılırken bizde yaşanılan sıkıntıyı tek başına hükümete bağlamak en kibar tabiriyle haksızlıktır. Her ülke kendi büyüklüğüne göre çile çekiyor. Gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için bizim sancımız daha fazla oluyor.
Hükümetin yaptığı onca şey bir anda çöp ediliyor. Bunların sürekli anlatılması gerekiyor. Yaşadığımız ekonomik sıkıntı, ülkenin hali ortada. Diğer yandan atılan olumlu adımlar, 20 yılda yapılan onca yatırım, ülkenin her anlamda nereden nereye geldiği de göz önünde bulundurulmalı. Savunma pozisyonuna geçecek durumumuz yok. Sesimiz gür çıkmalı. Kendini fasulyeden nimet sananların yönettikleri belediyelerde bile halleri ortada. Yeniden fetret devrine dönmeye niyetimiz hiç yok…