Düşünme zamanı
Şeytanların bağlandığı aydayız. Vazifesi insanlığı günaha gark etmek olan şeytan bu ay bağlı. Hoşgörü, merhamet, iyilik, yardımlaşma ayı Ramazan. Tarih boyunca insanlığın birbirine hoşgörüyle yaklaştığı bir ay.
Peki Ramazan’ın başlangıcında Hollandalı politikacı Wilders’in mesajı bu işin neresinde?
İslam düşmanlığı… Şeytana bile ihtiyaçları yok artık bazılarının.
Haçlıların en azılı dönemlerinin özlemindeler. Müslümanlara, İslam’a ve İslam’ı hatırlatacak her şeye düşmanlar. İçlerinden geçen ne mi? Söyleyeyim; birleşmek ve tüm islam coğrafyasını darmadağın etmek. Peki biz ne yapıyoruz. Onlara bırakmıyoruz hiçbir şeyi. Kendi kendimize parçalanıyoruz. İslam coğrafyasını nasıl bir araya getirebileceğimizi konuşmak yerine batının dostluğu odaklı düşmanlıklar güdüyoruz.
Pandemi’nin esir aldığı ikinci Ramazan’a girdik. İbadetlerin, birlik ve beraberliğin kısıtlandığı ikinci Ramazan. İnşallah bu mübarek ay uyandırır bizi. Dünyayı neye sürüklediklerini idrak etmemize yardımcı olur inşallah içinde bulunduğumuz bu garip durum.
Nerden çıktığı hala belli olmayan bir virüs, ölümler ve aşı…
İki yıldır eşiyle dostuyla rahat rahat görüşemeyen insanlık…
Tüm sosyal ilişkileri bir anda bitirmek isteseler, insanlar birbirine yaklaşırken çekinsin isteseler, herkes birbirine şüpheyle baksın isteseler ne yaparlardı?
Bütün dünyanın kafasına silah dayayamaz kimse. Ama bütün dünyanın kafasına korkuyu ve şüpheyi sokabildiler.
Evet; yeni tedbirlerle kurtulmaya çalıştığımız, varyantlarıyla daha hızlı yayılmaya başlayan ve sevdiklerimizin canlarını alan bu virüs gerçek. Bu mücadele gerçek. Ama bizim aklımıza kazınmaya çalışılan sevdiklerimizden uzak durma, hatta hayatı bireysel, a sosyal bir halde yaşama fikri yapay.
Bir sanal gerçeklik oyunundaymışız gibi hissedelim istiyorlar galiba. Ki zaman zaman öyle hissediyoruz. Lütfen bu duruma alışmayalım.
Bu mübarek ayda oturup düşünelim.
Karadeniz ve Akdeniz’e bütün batının savaş gemilerini neden yığdığını, sınırlarımızda terör örgütlerini binlerce tır mühimmatla neden donattıklarını, ekonomik saldırılarla neden bizimle uğraştıklarını, nasıl büyük bir organizasyon içinde olduklarını düşünelim.
Sonra da neler yapabileceğimizi düşünelim.
Dünyaya hükmeden millet nasıl bu hale geldi düşünelim.
Tarihi, dini ve kültürel bağlarımız olan hangi devlete hangi millete yaklaşsak dünya karışıyor. Tesadüf mü?
Hep söylüyorum istesek de itemesek de bize biçilmiş bir görev var bu millet İslam’ın sancaktarı .