Deprem geliyorum diyor…
Rabbim afetinden, felaketinden bizleri muhafaza eylesin… Dua ile başlamış olalım yazımıza. Ege denizinde meydana gelen depremlerle hop oturup hop kalktıktan sonra asıl ürkütücü senaryonun fragmanıyla kendimize geldik. Kendimize geldik dediğime bakmayın kendimize gelmekten kastım korkmak… Neden korkuyoruz peki? Hemen söyleyeyim…
Ülkemizin en kalabalık şehrinin yapı kalitesinin ne kadar kötü olduğunu biliyoruz da ondan, bir felaket sonrasında İstanbul’un o dar sokaklarına yardım için bile giremeyeceğimizi biliyoruz da ondan, normal zamanda kilitlenen trafiğin bir felaket sonrası tamamen kilitleneceğini biliyoruz da ondan, İstanbul’da duracak hayatın tüm ülkede hayatı durduracağını biliyoruz da ondan, gelip geçtiğini düşündüğümüz hiç bir depremden ders almadığımız hepimiz biliyoruz da ondan… Daha say say bitmez korku sebeplerimiz…
Geçen iki dönemde de İmamoğlu’nun karşısında aday olan isimlerin üzerine düştüğü en önemli konu kentsel dönüşümdü. Ama İstanbul vizyonu kent lokantasında tabldot satışı yapmaktan öteye geçmeyen bir anlayışa iki seçimde de teslim etti yönetimi maalesef.
Bugün geçen döneme bakınca deprem önlemi konusunda bir şey yapılmadığını da görüyoruz. Gerçi başka bir konuda da İstanbul için bir şey yapılmadığı gerçeği önümüzde duruyor. Kentsel dönüşüm konusunda bir çalışma yapılmamaya devam edilirse dönüşüm kendi kendine çok acı şekilde gerçekleşecek gibi görünüyor. İstanbul gibi bir şehirde yerel yönetimlerin bir adım ileri bilmem kaç adım geri atarak iş yapmaktan çok laf üretme hatta iktidarla laf dalaşına girmekten öteye gitmeyen iş yapma anlayışına koca bir şehir kurban edilmemeli.
Büyük bir yıkım olmadan büyük kararlar almanın ve bunları uygulamanın zamanı geldi de geçiyor bile.
İstanbul’da ve körfezde yoğunlaşan sanayileşmeyi Anadolu’ya kaydırarak bölgenin nüfus yoğunluğunu da azaltmamız gerekiyor. Bunları her deprem sonrası yazıyoruz. Eğer artçılar devam ederse birkaç gün daha bu mevzular konuşulmaya devam edilir. Sonra yine bitmeyen tükenmeyen gündemlerimize geri döneriz. İstanbul hepimiz için çok önemli.
Lakin hazır gündem kentsel dönüşümken Konya için de yapılması gerekenler konusunda herkes taşın altına elini sokmalı. Güvenli olmayan binalarla ilgili alınan kararlarda mülk sahipleri soluğu hemen mahkemelerde almamalılar mesela. Bu işler mali olarak ağır işler öyle devlet, belediye yapsın denilerek sıyrılamayız aradan.
Metrekaresi büyük bir enkazdansa başımızı sokacağımız metrekaresi küçük güvenli bir ev ofis bizler için daha hayırlı. Duayla başlamıştık duayla bitirelim Rabbim bizleri afetinden, felaketinden muhafaza eylesin…