İbrahim Çolak
İbrahim Çolak Dostum

Dostum

Dostum…
Bazen nefreti, sevgi ve şefkatle tedavi edebiliriz ancak nefrete nefretle, gaddarlıkla mukabele etmek, bu hissi büsbütün alevlendirmekten başka hiçbir işe yaramaz. Bize düşen, bize yakışan, adil, yumuşak sözlü ve merhametli olmaktır. İnsanoğlu ne kadar gelişirse gelişsin, binlerce yıl sonra da merhametin yerini tutacak bir sistem bulamayacaktır.
 
Bir deli tasarlar, bir budala da tasarlar, bir hayvan da tasarlar; işleyen her beyin plan yapabilir fakat bunların tasarladıkları, hasta bir beynin tasarılarıdır. Bunun ne önemi olabilir. Bunu münakaşa etmeye bile lüzum yok. Biz kendi tasarladıklarımıza, yürüdüğümüz yola bakalım. Kendimizi kandırmakla, bahaneler üretmekle, yüzleşmemekle, korkularla geçmesin ömrümüz. Hata yapmadan, yorulmadan, şüpheye düşmeden yürümek de mümkün değil. Yaşamak adını verdiğimiz bu yürüyüşte imanımızdan aldığımız umut ve elimizi bırakmayacak dostlarımız olsun yeter.
 
Daha doğmadan şımartılan erkekler ile kendini hep mazlum gören kadınlar arasındaki savaş devam edip gidiyor. Kadının her şeyi gönüllü olarak, hiçbir şey beklemeden yaptığını ve onun kanatsız melek olduğunu düşünmek yanıltıcı bir tutumdur.
 
Birçok kişi kendi yetersizliğini ve çaresizliğini göstermek için suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışır.
Suçsuz sözcüğü de kurban sözcüğüyle birlikte anılır: Suçsuz kurban.
 
Miraslarına konmak için anne ve babasını öldüren bir oğlan çocuğu mahkeme başkanına şöyle söylemişti:  “Herhalde yüksek mahkeme benim gibi yetim ve öksüze merhamet edecektir!”
 
İyi niyetliyiz, samimiyiz, ancak kendimizden başkasını düşünmüyor, kendi dertlerimize yoğunlaşarak yanımızda, yöremizde olan sevdiklerimizi pas geçiyoruz.  Erdemli olan başkaları için yaşayabilmektir.
Dostum. Kâinatta her şeyin bir yeri olduğunu ve her bir zerrenin bile bütünün bir parçası olduğunu asla unutmamalısın. Varsın. Önemlisin. Bütünün bir parçası da sensin.
 
Dostum. Seçeneğimizin çok olması, seçeneklerimizi çoğaltmak zararımızadır. Az iyidir, dostluk gibi. Bir elin parmaklarından fazla dostu olduğunu söyleyen yaşı kaç olursa olsun ergendir.
 
Birbirimizle sade olanı, sakinliği ve barışı paylaşalım.
İş birliği isteyelim, boyun eğilmesini değil.
 
İnsanın gayreti başarısızlığa uğrayabilir ancak yaşama sevincimiz, umudumuz hep diri kalmalıdır.
 
Dostum. Gerçekte hepimiz, bay-bayan, yaşlı-genç, zengin-fakir, ruhumuzun derinliklerinde bir çocuk kadar çaresiziz.
 
Dostum…
Para ve makam temeline dayanan bir eşitlikten uzak durasın.
Bu geçici, bu yalancı, bu erdemsiz bir eşitliktir.
 
Kalplerimizin içindeki sır Allah’tandır. Bir insanı seversin ancak bu sırra asla dokunamazsın.
 
Dostum… Kınalızâde’nin Ahlâk-ı Alâ’î kitabında şu satırların altını çizdim:
“Her ne yaparsan yap, ama incitmenin ardından gitme, zira bizim tarikatımızda ondan başka günah yoktur.”
“Bir hünerin ve yetmiş ayıbın varsa, dost o hünerden başkasını görmez.”
“Allah’ım, fayda vermeyen bilgiden, sakınmayan kalpten, kanaat etmeyen nefisten, doymayan karından ve duyulmayan duadan sana sığınırım.”
 
Sesinde kendisinin bile farkında olmadığı derin bir şefkat sezilen insanlardan olmalıyız. Bize yakışanı aramalı, bulmalı ve kuşanmalıyız. Geçici olan dünya hayatını güzelleştirecek olanlar da bizleriz, başkaları değil.
 
Malûm ve meçhul…
Malûm olan seninle ben, meçhul olan gelecek…
İki kalp bir araya gelirse… Eşittir… Sevgiye.
Sevgi ki kalbimizin soylu seslenişidir.
İşte bu sese kulak verirsek…
İki malum, bir belirsizliği çözmüş oluruz.
 
Kendi yalnızlığını unutur da köpeklerini öpen yaşlı bir kadın için ağlayabilir insan.
 
Dostum. Birbirimize sahip çıkalım. Bunun soyut bir kavram olmaktan öte bir durum olduğunu zamanla anlayacaksın. Bugün olduğumuz yere “parasız” gelmişsek, buradan öteye de parasız gidebiliriz.
 
Uzak bir tepede karanlıkta yakılmış ateşe benziyorsun. Oradasın biliyorum. Gönlümüzü sakinleştirecek ve mesafeyi yok sayacak olan yalnızca duamızdır. Hayırla kalasın.
 
Allah esirgeyen ve bağışlayandır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Çolak Arşivi