Dokunulmazlık ve muhalefet
Yaşadığımız bu günler ülke olarak geçirdiğimiz zor günlere tanıklık etme özelliği taşıyor… Bu zorluklara sebebiyet teşkil edenlerin en başında ise terör sorunu, paralel devlet yapılanması ve güney sınırımızda yaşanan yağmalama ve sınırları değiştirme operasyonları geliyor…
Bu büyük sorunların yanında Türkiye’nin bir başka sorunu daha var ki, saydığımız sorunlardan pek de önemsiz sayılmaz. Adı henüz net olarak konulmamış olsa da ülkemizdeki siyasi muhalefetin durumu önemli bir sorun teşkil etmektedir.
Özellikle ana muhalefet partisinin gerek milletvekilleri gerekse de Genel Başkan düzeyinde yaptığı açıklama ve eylemleri, partinin istikametinin marjinal bir noktaya doğru evrildiğini göstermektedir.
Bu anlamda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun halkın oylarıyla seçilmiş olan Cumhurbaşkanına ve hükümet üyelerine yapmış olduğu ahlaktan ve edepten yoksun ifadeler, aslında bu ülkenin iç huzurunu ve barışını hedef alan bir tutumdur… Çünkü kullanılan üslup barışı değil çatışmayı, ötekileştirmeyi ve itibarsızlaştırmayı amaçlayan bir niyet taşıdığını aşikâr etmektedir.
Terörle büyük anlamda mücadele ettiğimiz daha doğrusu savaş verdiğimiz bir ortamda birlik, beraberlik ve kararlılık çok önemli ve gerekli iken, CHP’nin takındığı bu üslup ülke menfaatini gözeten bir anlayıştan tamamen uzaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekilleri dokunulmazlıkları konusunda ise hükümetin Meclis’e getireceği anayasa değişiklik önerisine zorunlu olarak evet diyeceklerini açıklamıştı. Zorunlu olarak evet diyeceklerdi çünkü eğer bu anayasa değişikliğine destek olmazlarsa teröre destek oldukları anlamına gelecek ve hükümet meydanlarda bu durumu çok iyi kullanacaktı.. Kılıçdaroğlu, kendisinin de bu şekilde beyan ettiği üzere bundan dolayı evet diyeceklerini açıkladı…
Lakin yinede tereddütleri akıllara getirecek bir durum var ortada, zira CHP hükümetin yapacağı her türlü icraatı engellemeyi kendine görev telakki etmiş bir parti konumunda artık. Ayrıca halkın terör olayları nedeniyle HDP’ye büyük bir tepki duyduğu dönemde yapılan bu icraat halk nezdinde itibar görecekse, CHP bunu kesinlikle engelleyecektir psikolojisi hakim bir durumda iken…
Mamafih TBMM’nde yapılacak olan anayasa değişikliğinin gizli oyla yapılacağını hatırlamak gerekiyor. Yani CHP evet diyeceğini açıkladı ama gizli oylamada aynı kararlılığını koruyup koruyamayacağını önümüzdeki günlerde görmüş olacağız.
Ülkemizdeki muhalefet sorunundan bahsederken HDP’ye özel bir paragraf açmaya gerek yok aslında, zaten bizzat kendileri ‘’sırtımızı PYD’ye yasladık’’ demiyor mu?
MHP’nin durumu ise, güler misin ağlar mısın dedirtecek cinsten… Daha düne kadar 17-25 Aralık’ı dilinden düşürmeyen, 7 Haziran sonrası hükümet kurma teklifine kırmızı çizgi olarak gördükleri 4 maddeden bir olarak sıralayan MHP, şimdilerde okyanus ötesine ‘’yaşadığınız her şey size müstahaktır’’ deyiverdi..
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 7 Haziran sonrası CHP-MHP-HDP koalisyon hükümetine evet demediği için operasyonların hedefinde olduğu yorumları adeta genel kabul görmüş bir durumda… Fakat 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki 2 seçimde kaybettiği 40 milletvekili gerçeği de ortada durmaktadır.
MHP’nin olağanüstü kongre sürecine kayyım atanması kararı sonrası paralel yapıya mensup kişilerin sevinçleri dikkate alındığında ise, Devlet Bahçeli’nin söylemlerinde bir haklılık payı olduğu düşünülebilir…
Peki, Devlet Bahçeli okyanus ötesine verdiği bu mesajları 1 Kasım öncesi vermiş olsaydı, bazı şeyler daha farklı olmaz mıydı?