Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Doğru bildiğimizden şaşmayalım

Doğru bildiğimizden şaşmayalım

Barış Pınarı Harekâtı'na verilen 120 saatlik aranın son saatleri yaklaşıyor. Amerika'nın sözünü tutup tutmayacağını göreceğiz. Eğer yine oyalama taktiğine devam ederlerse bizim tavrımız belli; harekât kaldığı yerden devam eder...

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz falan demeyeceğim. Çünkü biz o birlik ve beraberliği kaybedeli çok oldu. İnsanları ayrıştırmak için her türlü yalana çok kolay başvurabiliyorlar. Sosyal medyada dönen yalana dolana, hiçbir şeyden memnun olmayan ergen karakterli yorumlara zaten alıştık. Lakin yazılı basın ve TV ekranlarında insanların gözlerinin içine baka baka çok rahat yalan söyleyebiliyorlar.

Bu zihniyete bir şeyler anlatmak zor. Çünkü adamların kafa yapıları çok dar ve basit. Barış Pınarı Harekâtı'na Cumhurbaşkanı Erdoğan başlattığı için en baştan karşılardı. Harekâta ne gerek var. Bu sorunu masada diplomasiyle çözeriz dediler. Daha sonra kurulan masada diplomatik görüşmelerin neticesinde 120 saatlik ara kararı verilince de bu sefer başlattığımız harekâta neden ara verdik korktuk mu? diye konuşmaya başladılar. Bunların vereceği akılla yola çıkacak olsak işimiz var. Muhalif medyada şöyle bir sıkıntı oluşmaya başladı. Bu medyanın sivrilen isimlerinin hangi olaya nasıl tepki verebileceklerini uzun zamandır çok rahat bir şekilde tahmin edebiliyoruz. Gerek yazılı basındaki yozdilleri gerekse TV'deki Washington portakallarının insanların algılarıyla nasıl oynadıkları, kendi kitlelerini hipnotize ettiklerini ortada.

Bu zihniyet Trump'ın saçmalıklarla dolu, kendi ülkesinde bile alaya alınan mektubuna neden cevap vermediğimizi falan da sorguladı. Gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse Dışişleri kaynakları bu zihniyettekileri ciddiye alıp açıklama yaptı. Mektubun bize geldiği gün harekâta başladık, bundan daha iyi cevap verilemez falan dendi ama elbette yeminli muhalifler tatmin olmadı. Onlara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'da Trump'a aynı seviyesizlikle cevap vermeliydi. Emin olun o tarz bir cevap verilecek olunsaydı da bu sefer bu nasıl bir üslup, Türkiye'nin Cumhurbaşkanına yakışıyor mu derlerdi. Maksat sürekli açık arama, gözünün üzerinde kaşın var türlü bahaneler bulmak olunca saçmalamada da bir sınır olmuyor. Adam şu kritik günlerde ülkemizin yanında olacağına evlat olsak sevilmeyecek bir ülke olduk diye yazabiliyor.

120 saatlik aranın ardından harekât hangi boyutta ilerleyecek, güvenli bölge nasıl oluşturulacak göreceğiz. Lakin bu sözde ülkesine muhalif batı sevicilerinin tavrı da tarihe not olarak düşülüyor. Gerek hükümetimizden gerek askerlerimizden gerekse diplomatlarımızdan tek ricam bu ne dediklerinin farkında olmayan tiplere kulak vermemeleri. Nasreddin hoca misali doğru bildiklerinden şaşmamaları. Bu millet ve medyanın bir bölümü arkalarında. Bırakın gerisi kendi zihin çöplüklerinde çaplarınca memleket kurtarmaya devam etsinler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi