Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Din mi Ahlak mı?

Din mi Ahlak mı?

Kendisini İslamcı olarak tanımlayan bir akl-ı evvelimiz içinde bulunduğumuz toplumun dindarlık karnesini eleştiriyor. Toplumda meydana gelen ahlâki kopuşlardan bahsediyor. Arkasından da üstü örtülü olarak hükumete dindarlaşma politikası yerine ahlakileştirme politikası izlenmediği için bu hallere geldiğimiz eleştirisinde bulunuyor.

Acaba bu arkadaşımız sekülerleşme tuzağına düştüğünün farkında mıdır?

Bugün başta ABD ve Avrupa ülkelerinde değerler eğitiminin yüksek sesle dile getirilmesi o toplumların dindarlaşma atmosferine girme arzusu değildir.  Batı toplumlarında özellikle Aydınlanma düşüncesi beraberinde semavi dinlerin tasfiyesini getirmiştir. Dinin yerine insan hayatıyla ilgili tüm düzenlemeler akılla yapılır. Bu konuda dine ve dinle ilgili şeylere ihtiyaç yoktur, denilmiştir. Bu sebeple onlar,  Aydınlanma düşüncesinin ürünü olan sekülerizmin etkisi altında çocuğun değerler eğitimini dini referanslardan bağımsız yürütmeyi, sağlam ve güvenilir bir yol olarak görmüşlerdir.

Evet, Ehl-i sünnetin önemli temsilcilerinden İmam-ı Mâtürîdî  metafizikî ve ahlakî değerlerin bilinmesinde kriter akıldır, der.  Metafizikten kasıt, Yüce Allah’ı bilmektir.  Ahlaktan kasıt ise,  iyi ve kötü insan davranışlarıdır. Fıtratı bozulmamış ve mümeyyizlik vasfına haiz olan  her insan, iyi ve kötünün ne olduğunu bilir. Örneğin, adaletin iyi, zulmün kötü, ilmin iyi, cehaletin kötü, alın teriyle elde edilen helal kazancın iyi, haram yollarla elde edilen kazançların kötü olduğunu bilir. Çünkü Yüce Allah her bir varlığın özüne kendisine özgü yaratılış özelliklerini kotlamıştır. Ayrıca, geçmişte her topluma peygamber gönderildiği,  suhuf ya da kitap indirdiği için asgari ölçülerde tevhidin ve ahlakın kalıtımsal mirası vardır.  Kaldı ki, İslam’da yapılan bütün ibadetlerin nihai amacı, güzel ahlakı inşa etmektir.

Elbette akıl dinde önemlidir. Aklı olmayanın dini yoktur. Unutmayalım ki, bu gün toplumların başına getirilen en büyük belaların çoğu zeka düzeyi yüksek kimseler tarafındadır. Bu sebeple  hangi akıl? Sorusu önemlidir. Çünkü akıl, çevrenin, nefsin, kültürün, okunan ve dinlenen şeylerin etkisinde kalabilir. Onu kontrol edecek bir başka mekanizmaya ihtiyaç vardır. İşte o mekanizma da dindir, vahiydir. Siz aklınızla, faizin doğru bir kazanç olmadığını bilirsiniz. Hayatınızda din, Allah korkusu, ölüm ötesi hayata iman yoksa ya da zayıfsa, faizi alıp-vermeye devam edersiniz. Unutmayın ki, bu konuda sizin üzerinizde yaptırım gücü akıl değil, dindir.  Dolayısıyla  ahlakın kaynağı dinden bağımsız değildir.  Din eğitiminin asıl amacı, ahlaklı bir nesil yetiştirmektir.  Merhum Mehmet Akif’in:

İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür!

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür! mısralarında bu gerçek anlatılır.

Dolayısıyla, Türkiye’de Sayın Cumhurbaşkanımızın “Dindar nesil yetiştirme” mesajı maksadını aşan ifadelerle yorumlanmaya kalkılıyor.  Mehmet Akif’in “Âsımın Nesli”; Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu Nesli”, Sezai Karakoç’un  “Diriliş Nesli” özlemlerinden maksat ne ise, “Dindar Nesil” den maksat da odur.   Dolayısıyla,  dinden bağımsız bir değer eğitimi ya da ahlak eğitiminin birey üzerinde çok fazla yaptırım gücü olmayacaktır. Bu sebeple herkes kendi dindarlığını gözden geçirmelidir.

Bugün biz dini, ahlakı anlatmada büyük imkan ve fırsatlara sahibiz.  Esas olan ne müfredatlar ve ne de ders kitaplarıdır. Esas olan, öğretmenlerdir. Sınıfın kapısını örttükten sonra eğer dini anlatmak sorunu çözmüyorsa sen ahlakı anlat, arkadaş. Sana bir şey diyen mi var? Eğer sen, dava adamı olma kimliğini kaybettiysen, hasbilikten uzak herşeyi hesabilik çerçevesinde düşünüyorsan,  dersleri de lüzumsuz tartışma ve malayani işlerle geçiriyorsan elbette senin yetiştirdiğin öğrenciler de ona göre olacaktır. Ama unutmayalım ki, hiçbirimiz bu hesabın altından kalkamayız. Dolayısıyla dinle derdi olanların kem-kümlerine bakmamak lazım. Bizim geleneğimizde ahlak ilmi yoktu. Etik ilmi, Yunandan geldi.  Çünkü bizde pratik olarak dini hayat yaşanırken, çıktısı güzel ahlak şeklinde tezahür ediyordu.  Bu sebeple çocuklarımıza “önce din öğretmeyelim, önce ahlak öğretelim” diyenler bir daha düşünsünler de dini,  ahlaktan ayrı görmesinler.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi