DİKKATLİ OLMALIYIZ
Uluslararası arenada devletler birbirlerinin dostu olmaz, olamaz. Sadece, ortak çıkarlar doğrultusunda bir araya gelirler.
Bunu, Ülkemizin yakın tarihindeki politikalarında da görüyoruz.
Uçak düşürülmesi hadisesi ardından savaş durumuna geldiğimiz Rusya ile bugün yeniden çok farklı bir ortaklık içerisine girebiliyoruz.
Daha dün, seçim döneminde Bakanımızı kendi konsolosluğumuza bile sokmayan Hollanda’dan, bugün karşılıklı büyükelçileri atayıp, ülkemize en fazla yatırım yapan yabancı ülke konumuna gelen bir Hollanda ile karşılaşıyoruz.
Suriye konusunda ve daha birçok konuda ayrı düştüğümüz İran ile çok önemli konularda ortak yatırımlar yapmaktan bahsedebiliyoruz. Bu örnekleri, ülkeleri değiştirerek çoğaltabiliriz.
Ama benim asıl anlatmak istediğim konu, çok daha farklı ve önemli…
Bugün dost olduğumuz bir Ülke ile Katar ile ilgili.
Bir ay önce, doların 7.20 seviyelerinde olduğu dönemde, Katar Emiri Al Sani, Ülkemize 15 milyar dolar doğrudan destek verdiklerini açıkladı. Bu ve devletimizin aldığı diğer sistematik kararın da etkisi sayesinde doların yükseliş trendi kırıldı.
Şimdi bir endişemi, bir kaygımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bizdeki doların yükselmesindeki temel sebebin, sözde din adamı ama aslında terörist olduğu mahkeme kararı ile de kesinleşecek olan bir adam olmadığını biliyoruz.
Asıl sebepleri daha önceki yazılarımda yazmıştım zaten ama bugün değinmek istediğim sebeplerden en önemlisi olan Geleceğin Madeni Bor’un İşletme Hakkı meselesi idi. ABD, ki dolayısı ile aslında İngiliz, ne istiyordu? Bor’un İşletme Haklarını. Bizim devletimiz ne yaptı; asla vermeyiz dedi ve ekonomik yaptırımlar başladı.
İşte bahsettiğim korku ve endişem de tam burası; Bugün dost olduğumuz Katarlı bir firmaya, yatırım maliyetlerini de karşılayabilecekleri düşüncesi ile böyle bir hak verilirse durum çok vahim olur.
Bugün dost olanın, yarın ne olacağının belli olamayacağına sayısız örnekler bulabileceğimizi yazımın başında belirtmiştim.
Dolayısı ile Katar dost ülke bile olsa, ülkemize yapacağı yatırımların bizim için stratejik ve hayati önemi olan Bor Madeni İşletim Hakkı ile ilgili bir taahhüdü içermiyor olması gerekir.
Son günlerde, çok gizliden, bu konu ile ilgili yatırımların ve ortaklıkların kurulabileceği ile ilgili bilgiler bir şeklide gündemde yer almaya başladı. Onun için bu konu ile ilgili olarak bu hatırlatmayı yapmak zorunluluğu oluştu.
Biz Varlık Fonu başta olmak üzere kendi öz sermayemiz ile ülkemizin öz kaynaklarını çıkartıp işletmeliyiz. Bu bizim milli çıkarlarımız için olmazsa olmaz bir şart olmalıdır.
Dost Katar da hiç kusura bakmamalıdır. Bu, ne onlara olan güvensizliğimizden; ne de Katar ekonomisindeki İngiliz Hâkimiyetine olan güvensizliğimizden kaynaklanmamaktadır.
Bunun tek sebebi, ülke çıkarlarımızın bunu mecbur ediyor olmasıdır.
Biz yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devletimizi yeniden kurarken, eskiden yapılan hatalardan ders alarak aynı hataları tekrar etmeyeceğiz inşaAllah.
Ekonomik olarak diz çökertilmeye çalışan Türkiye’yi ayakta tutabilmek için bizim kendi vatandaşımıza ve kendi inancımıza ihtiyacımız var.
İşçimize, emeklimize, memurumuza, çiftçimize, esnafımıza ve sanayicimize ihtiyacımız var. Bizim birlik ve beraberliğe, İslâm Kardeşliğine ihtiyacımız var.
Rabbim bu Muharrem ayı vesilesi ile birliğimizi daim etsin ve Kâfir güruha karşı bize yardım etsin.
Her devrin Firavunlarını ve Yezitlerini de kahretsin. Âmin.