Demokrasi Bitti Darbe Versek
Batı, içinde barındırdığı bencillik ve kin duygularını bir kez daha açığa çıkarmıştır. Bunun ispata gerek bir yönü de kalmamıştır artık. Ne demokrasi ne başka herhangi bir idare biçimi Batının bencilliğini ve besleyip büyüttüğü kin ve nefret duygularını tedavi edecek tesirde değildir. Gerçi şu bizim demokrasi dediğimiz şekli de onlar bu hale getirmiştir ama neyse…
Daha bir yıl önce seçimle iş başına gelmiş bir cumhurbaşkanı ve yönetimi henüz emeklememişken bile alaşağı edildi. Dün demokratik seçim yapılmasının zorunlu olduğunu söyleyen bilmem hangi Avrupa kuruluşunun hangi yetkilisi kafasındaki isimler seçilmeyince cıvıdılar birden. Filistin ‘de de aynısını yapmadılar mı?
Bunlara göre olay şudur; benim adamdım seçilirse ne âlâ, yoksa meydanlar bizimdir. Benim adamım seçilmezse o zaman demokratik hakkımızı kullanırız, protesto ederiz, asker de gelir, işi bitirir. Ah seni kendine demokrat Batı ve onun haşarı çocuğu Amerika.
Irak’ta Saddam’ı devirirken çığırtkanların çıkardıkları gürültüyle, Suriye’de çıkartılan gürültünün ton bakımından hiçbir farkı yok, Filistin’de sahnelenen dramın, Mısır’daki ile yazarı aynı. Aynı kalemden, aynı pencereden bakılarak yazılmış ve oynanmış bir oyun.
Demokrasinin şu an en kabul edilebilir ve insana en yatkın yönetim biçimi olduğunu yazdıkları kitaplarda, attıkları nutuklarda, çevirdikleri sinemalarda bas bas bağıranlar kitapların da, meydanların da, sinema salonlarının da kendilerinden bahsedilmesini istiyor ve kendileri gibi olsun istiyor her şey, olay bundan ibaret, başkası değil.
Mısır’da demokrasiyi tüketenler, bu olmadı tekrar oynayalım diyen ve koca mahallede futbol topu sahibi olan tek çocuk gibiler. Maça başlıyorlar, ilk golü yiyince maçı iptal edip, topu koltuğunun altına alıp giden çocuklar gibi abisini çağırıp geliyorlar. Bunlardan biri misal şu Nobel Barış Ödülü filan da almış, Baradey. İlk ismini ismin ilk sahibine hürmeten söylemiyorum. Bu şahsın hayat hikayesinde gizli sanki her şey. Birçok kurum ve kuruluşta çalışmış, başkanlık yapmış, öğrenimini Amerika’da tamamlamış ve liyakat ödülleri almış bir adam bizimki. Kendi ülkesi adına, kendi topraklarında ele avuca gelir tek bir çalışması yok. Ne yaptıysa hep Batı ve onun kurumları sınırları içinde yapmış. Bu adamın ülkesine verebileceği ne var?
Yerli işbirlikçilerden bahseder kimileri, el hak doğrudur. Batı, hangi topraklarda ne yapacaksa bunu hep yerli işbirlikçileri sayesinde gerçekleştirmiştir. Bu, Batı için hem daha ekonomik, hem daha pratiktir elbette.
Nitekim bugün özellikle Ortadoğu ve Arap dünyasında Batı ile aynı tarz düşünebilen, hatta düşünmesine gerek bile olmayan, Batı tarzında yetişmiş, eğitimini oradan almış, ufkunda Batı dışında bir görüş olmamış onca adam vardır. Bunların sadece birilerinin adamı olabilecekleri yaşadığımız tarihçe ispatlanmıştır.