Çıkar masası neden dağıldı?
Altılı masanın dağılması muhalif kesimde şok etkisi yarattı. Aslında beklenen bir şeydi. Seçim tarihi netleşince birbirlerine düştüler. Zaten en baştan beri altılı masa sadece görünürde vardı. Masa 2+1+1’den oluşuyordu. Matematiğim kötüdür inşallah derdimi anlatabilirim(!)
Masanın ana omurgasını CHP’nin yanında İYİ Parti oluşturuyordu. HDP’de gizli ortak. Masa hâlihazırda HDP’nin istediği şekilde şekillenmiş olacak. HDP’liler Meral Akşener veya Mansur Yavaş’ın aday olmasını istemiyor, İmamoğlu veya Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyebileceğini söylüyordu. Bu yazıyı kaleme aldığımız esnada masanın adayı resmi olarak açıklanmasa da Kılıçdaroğlu dışında bir ismin aday olma olasılığı çok düşük. Tabi siyaset bu, ofsayta düşmemek için İYİ Parti’nin masaya dönme olasılığı başta olmak üzere alternatif aday için de bir açık kapı bırakalım.
Masanın diğer dört üyesini toplasanız ancak bir ederler. Yemeğin üzerindeki baharat gibi az da olsa lezzet katsınlar diye masada bulunuyorlar. Diğer üç partiyi anlayabiliyorum. Sıfırdan ibaretken masa sayesinde isimleri duyulur oldu. Üç, beş milletvekili alacaklar. Hayal kurmanın sınırı yok. Olmaz ama masanın adayı iktidara gelirse Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklar, çaplarına göre birkaç bakanlıkta alacaklar. Bu saçma denklemin içerisinde rahmetli Erbakan’ın Saadet Partisi figüranlığı kendisine nasıl yedirebiliyor merak ediyorum. Oy oranı kaça düşerse düşsün Saadet Partisi bir davanın, geleneğin partisidir. Kimsenin koca Milli Görüşü bu hâle düşürmeye hakkı yoktur. Fakat bizzat bu davaya gönül verenlerden ses çıkmıyorsa biz ne desek boş.
Masanın büyük Türkiye ideali değil, kendi küçük çıkarları için kurulduğu netleşti. Aslında uzun zamandır bir aday belirleyemeyip, sürekli kıvırmalarından akıbetlerinin böyle olacağı belliydi. İşin tuhaf tarafı masada CHP haricinde herkesin kendini dev aynasında görmesi. İYİ Parti, şişirme anketlerde oy oranının yüzde 20’ye yaklaştığını görünce kendini bir şey zannetmeye başladı. İktidara gelemeseler de ana muhalefet olma hayallerine daldılar. Gerçekte böyle bir şey elbette yok. İYİ Parti önceki seçime CHP’den ithal ettiği milletvekilleri sayesinde girmiş bir parti. Seçimde eğer CHP ile ittifak yapmamış olsa aldığı 9,8’lik oy ile baraj altında kalıyordu. Yani bugün çoktan isimleri unutulmuş olacaktı. Bu seçimde yüzde yedi olan barajı geçebilirler mi emin değilim. Çünkü muhalif seçmenin gözünden düştüler. Milliyetçi seçmende Akşener’in gerçek yüzünü görmüş oldu. Olası bir baraj altında kalma durumunda çok eğleniriz.
Bu saatten sonra medyada Akşener’in ismini daha az duyacağımız kesin. Çünkü seçim zamanında yazılı ver görsel medya ekmeğine bakar. Seçim demek reklam demektir. Muhalif partiler arasında para doğal olarak CHP’de var. Muhalif medya CHP’ye yaranmak için Akşener’i mümkün olduğunca görmezden gelecektir. Muhaliflerin yaşadıkları şoku anlayabiliyoruz. Çünkü onlar Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığında adeta uyuşturuldular. Zannettiler ki Erdoğan ve diğerleri var. Diğerlerinin kendi içerisinde bir birliğinin olmadığını, küçük hesaplarına ülke geleceğinden daha fazla önem verdiklerini gördüler. Bu kadar birbirine benzemez bir araya gelirse elbette işin sonu hüsran olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıklaması ayarlarını bozmuştu. Deprem felâketinden sonra acaba bir umut seçim ertelenir mi diye beklenti içerisine girdiler. Seçimin 14 Mayısta yapılacağı tekrar edilince tamamen dağıldılar. Kimin gerçekten ülkesini sevdiği, kiminse kendi küçük çıkarları peşinde koştuğu görüldü. Seçmen de bu durumun farkında. Akılları sıra beğenmeyip dalga geçmeye çalıştıkları Devlet Bahçeli’nin duruşu bunlara örnek olmalı. Bahçeli gerek geçtiğimiz seçimde gerekse de önümüzdeki seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile pazarlığa oturabilirdi. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, birkaç bakanlığı rahatlıkla elde edebilirdi. Çünkü MHP’nin bu potansiyeli var. Fakat Bahçeli’nin tek derdi ülkemizin bağımsızlığı ve geleceği olduğundan bu tarz oyunlara tenezzül etmeyip, hiçbir çıkar beklentisine girmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer alıyor. Devlet duruşu bu olsa gerek.
Önümüzdeki günlerde çok eğleneceğimiz kesin. Muhalif kesim, muhalif medya tarafından yeniden şekillendirilecek. Bol bol Kılıçdaroğlu güzellemesi göreceğiz. Çünkü muhalif seçmenden beklenen şey sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı uğruna tıpış tıpış sorgulamadan masanın adayına oy vermeleridir. Dün Ekmeleddin İhsanoğlu ve Muharrem İnce’ye bugün Kılıçdaroğlu’na. Utanmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyenlere etmedikleri hakareti bırakmazlar ama kendilerine hiç bakmazlar. Millete karşı oyun kurmaya çalışanların oyunları işte böyle ayaklarına dolanır. Daha bunlar iyi günleri…