CEHALET
Bazen bir cahilin bir cahili anlatmak; bazen sosyolojinin cehaleti giderir ama diyerek devan ettiği yarı aydının; bazen İslam ahlakını iptal etmiş manken ,aktör veya aktris karikatürü tiplerin kendi insanını ajite etmek için kullandığı çok verimli(!) bir kavram cehalet.
Sinyalinin kaba söz /sövüp sayma safhasından bir üst basamağında cereyan eder gibi görünüyor olmasına rağmen literatür derinliği açısından, belki ondan daha ağır bir anlam içerdiğini düşünüyorum ben. Bir Müslüman’ın yüreğinde ki Ebu Cehil’i anlatmak için ‘’cehaletin babası’’ tamlamasının kullanılıyor olması ne demek istediğimiz hakkında bir fikir veriyor olmalı.
Kaba söz söyleme/sövüp sayma bir öfke patlamasının sonucudur ve çok zaman eylem olarak karşılığı olmadığı için öfkenin durulmasıyla sona erer. Kişinin durulmadan sonra duyacağı vicdani pişmanlık nedeniyle belki bir daha hiç tekerrür etmeme ihtimali bile vardır. Ancak Ebu Cehil’e yüklenen sıfat ise inkarı, çirkefliği, çürümüşlüğü kısacası cehennemi sembolize eden kalıcı bir karakteri işaret ettiği için birinci anlamından çok farklı olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz.
Yani:
Ebu Cehil ismi kendisine Peygamberimiz (S.A.V) tarafından verildiğine göre buradaki anlamı ile şimdi ki kaba, zarafet yoksunu, incelikten mahrum, estetikten habersiz aydın geçinen ve kendi cehaletlerinin bile farkında olmayan (cehl-i mürekkeb) Batı giysili aydın akrobatların, okuma yazma bilmeyen irfan sahibi Müslümanlara hakaret için kullandığı ümmi anlamla ilgisi yoktur. Peygamberimizin (S.A.V) yüklediği anlamı, Ebu Cehil’in Allah’ı tanımayan düşünce sisteminde ki sapmadan çıkarıyoruz elbette.
Ancak Batı’nın değer sistemleriyle ezilmiş kişiliğini, kendi insanına yakıştırdığı sığ anlamlı etiketle onarmaya çalışan yabancılaşmışların paranoyası, onun tevhid projektörü güdümlü ‘’doğrusunu Allah bilir’’ mutlaklığının idrakine vurulmuş; ilmi, ötelerin ötesiyle kuşatan bu asil, soylu ve vakur sessizliği karşısında her seçimde toz olunca; onların aynı zamanda gelecek seçime kadar kullanacakları bir tatmin, bir rahatlama malzemesidir cehalet. Konumları Patolojiyi ilgilendiriyor, Müslümanları değil.
İnsan başarıya son derece tutkun bir varlık evet; bunu biliyor ve anlıyorum ama başarısını ispat etmek için neden başkalarını kullanmaya kendisini zorlar, işte bunu anlamıyorum. Örneğin bugüne kadar sahasında benden daha bilgili birisini tanımıyorum iddiasının toplumsal bir karşılığı da olmadığı halde bireyin, bunu ruhunda barındırıyor ve kendisinin de buna inanıyor olması, sağlıklı bir ruhsal yapıyı işaret etmiş olamaz. Halbuki başarılı bir yazar veya saygın bir ilim adamı olmak istemeniz doğal hakkınız ama bu hakkı kullanırken sizin dışınızdaki insanları aşağılamak ve kendiniz için onları kullanmak cehaletinizin ürünü.
Bir insanın bir insanı cehaletle(kaba söz/sövüp sayma anlamıyla) suçlamasının arkasında ‘’ben ondan daha zekiyim’’ kalıplı narsistik eğilim pusuda beklemiyor mu? Kendi zekamızın varlığını bile bizim dışımızdaki insanların zeka ölçeğine vurmadan anlayamayacak kadar cahil olduğumuz halde bilgiliyiz. Hayret. Ama gene de akıllıyız. Yine hayret. Selamlar.