Bize doktor değil hekim tabip lazım
Konya Şehir Hastanesi’nde bir doktorun öldürülmesiyle sağlık sistemimizde uzun süredir yaşanılan sıkıntı başka bir boyuta ulaştı. Biz bazı şeyleri ısrarla görmezden gelince, adını koymaktan kaçınıp top çevirince o şeyler yok olmuyor(!)
Öncelikle bazı yanlış anlaşılmaların önüne geçmek, lafı başka yerlerinden anlamak isteyenlere fırsat vermemek için tane tane anlatalım. Yaşanılan şey cinayettir. Doktorumuz doktor olduğu için değil, insan olduğu için öldürülmüştür. Mesleği farklı olsa da benzer cinayete kurban gidebilirdi. Çünkü katilinin annesinin ölümünün ardından bunalıma girdiği belli. Bu sıradan bir intikam cinayeti olsa katil doktoru öldürüp bir şekilde hastaneden kaçmaya çalışabilirdi. İntihar edip kendince annesinin yanına gitmeyi tercih etti… Adam öldürmek ülkemizde çok basit. Çocukların kendi aralarındaki kavgalara karışan aileler bile birbirini öldürebiliyor. Biz kavgayı, yozlaşmayı şiddet diye isimlendirip, bunu da alt türlerine ayırdık. Kadına şiddet, sağlık çalışanlarına şiddet, eğitim çalışanlarına şiddet say sayabilirsen. Önüne geçebiliyor muyuz, elbette hayır. Bu kafayla daha çok vah vah deriz.
Doktor, hasta ilişkisi önceden beri sıkıntılıydı, sosyal medyanın etkisiyse daha görünür oldu o kadar. Öncelikle illaki bir kutsiyet atfedilecekse kutsal olan doktorluk mesleğidir, doktorlar değil. Çünkü doktorlarda insandır. Her insan gibi doktorun da iyisi, kötüsü vardır. Aynı şekilde başka mesleklerde olduğu gibi. Ülkemizde salgınla birlikte doktorlar, sağlık çalışanları bambaşka bir yere konuldu. Elbette takdir ediyoruz. Özellikle salgının ilk döneminde onca bilinmeze rağmen korkmadan canlarını ortaya koydular. Öte yandan kimi doktorlarında biz olmazsak size bakacak kimse kalmaz, kıymetimizi bilin, canımızı sıkmayın tavrını da görmezden gelemeyiz. Doktorların önce içlerindeki “kötü” meslektaşlarını temizlemeleri lazım.
Türk Tabipler Birliği’nin yönetiminin ülkemizin değerlerine olan tavrı, terör örgütüne beslediği sempati ortada. İnternette biraz arama yapsanız onlarca farklı örnekle karşılaşılabilir. Elbette birlik bütün doktorları temsil etmiyor ama avukatların baro sistemi gibi burada da yerli ve milli bir birlik oluşturulabilir. Bu konuda yeterince çaba gösterilmiyor. Doktorlar hastalara kızıyorlar biraz da kendilerini onların yerine koymaları gerekiyor. Sağlık sistemimizde bir saçmalık var. Önceden hastanelerde uzun kuyruklar oluşurdu, şimdi ise randevu sisteminden yakın tarihe randevu almak mümkün değil. Hasta doğal olarak ayda yılda bir alabildiği randevuda hastalığına şifa bulmaya çalışıyor. Bazı doktorlarımız ise üsten tavırlarıyla karşısındaki hastayı ezmekten tedaviye fırsat bulamıyor.
Doktorlarımızın kahramanlık hikâyeleri çokça anlatılıyor, ben içlerindeki olumsuz örnekleri anlatayım da bunlara bir çözüm bulsunlar. Salgın döneminde beş metreden muayene etmeye çalışan doktor gördük. Kendisinde maske, siperlik, koruyucu kıyafet olmasına rağmen karşısındaki hastasının maskesi burnunun altına düşüyor diye 30 saniyede bir maskeni kaldır, maskeni kaldır diye uyarıp, hastalığın neydi diye sormaya fırsat bulamayan, sadece sözlü derdini anlattığın ölçüde ilaç yazan doktorlarda gördük. Şaka gibi gelecek ama ağzındaki maskeyi çıkartmadan hastasına ilaç yazmaya çalışan diş hekimini bile gördük. Bıçak parası deyimini belki yeni doktorlarımız bilmiyor olabilir. Ya da filmlerdeki, dizilerdeki şarlatan doktor imajları da sadece kurgudan mı ibaret. Elbette bunları söylemek konforu bozuyor ama her meslek grubunda olduğu gibi doktorlarımızda içlerindeki çürük yumurtaları ayıklamalı. Yoksa gecesini gündüzüne katan, hastasına şifa vermek için insanüstü gayret gösteren doktorlarımız bunlarla aynı kategoride değerlendirilmiş oluyor.
Bir de doktorlarımızın gelir durumu sürekli gündeme getiriliyor. Sanki ülkemizde kamu ya da özel sektörde çalışan her meslek grubu hak ettiği ücreti alıyor da bir doktorlar mağdur ediliyor. Ülkemizin ekonomik durumu malum. Doktorlarımızda kamu da en çok kazanan meslek grupları arasındalar. Öte yandan doktorluk, askerlik, polislik, gazetecilik gibi meslekler sadece parası için yapılmaz. İçinde vatan aşkı, insan sevgisi olmalı. Maksat sadece para kazanmak olsa galericilik, emlakçılık başta olmak üzere çok fazla meslek grubu var. Sadece para kazanmak isteyen doktorun ne kendisine, ne de hastasına faydası olabilir. Bu işi yapacak olanların maneviyatı güçlü olmalı.
Yurtdışına giden yeni mezun doktorlara da Allah yollarını açık etsin demekten başka bir şey diyemeyiz. Çünkü onlar da bazı duyguların eksik olduğu belli. Ülkemizde devlet üniversitelerinde ücretsiz tıp eğitimi alınabiliyor. Yurt dışındaki tıp fakültelerinin ücretlerin elbette farkındalar. Altı yıl boyunca kendisini ücretsiz eğiten, üstüne bir de burs veren devletini düşünmeden yurtdışına gitmeye çalışan doktorun zaten bize bir faydası olamaz.
Bize maaşını, egosunu önemseyen doktorlar değil, hastası için canını dişine takan eskinin hekimleri, tabipleri lazım. Elbette onların da sayılar az değil ama daha görünür olmaları, seslerini duyurmaları gerekiyor. Kimsenin durduk yere doktorluğun haysiyetine jilet atmasına izin verilmemeli…