Bir twitten fazlası
Sonra Selçuk Eğitim Merkezinden, Selçuklu Müftülüğünden ve Diyanet-Sen’den arkadaşlar sitemle neden böyle bir mesaj attığımı kendilerini sıkıntıya soktuğumu, bazı eksikleri olduğunu, bunları gidermekte zorlandıklarını, yardımında bu amaçla izin alınarak toplandığını söylediler.
Selçuk Eğitim Merkezi, İstanbul Haseki Eğitim merkeziyle birlikte en önemli, üst düzey din adamı (müftü-vaiz) yetiştiren bir kurum. Burada eğitim almak için önce devlet memuru olmak sonra o zor imtihanı geçmek gerekiyor.Bu kurumda yetişen kişiler Türkiye’nin dört bir tarafında, imamlar, vaizler ve kuran kursu hocalarından sorumlu oluyorlar. Yani idari anlamda bakarsanız Polislerden sorumlu Emniyet Müdürleri gibi. İş anlamında bakarsanız dinle ilgili her konuda o şehrin söz söylemeye en yetkin kişisi.
Şimdi böyle bir kurumun lojmanında eksiklik varsa ya da bilgisayarları zor çalışıyor veya herhangi bir eksikliği varsa bunu cami cemaatinden değil, direk sorumlu olduğu kuruluştan beklemeli. Benim tüm itirazım bu. Kurumsal düşüncede zirveyi zorlarken, işletmecilikte köylü kalmamak gerek.
Açıkçası bu eksiklerden Diyanetin haberi yoksa, problem burada, eğitim merkezinde demektir. Ankara’nın bilgisi var ancak ihtiyaçları karşılamıyorsa o zaman hep beraber bu konuyu Diyanetten sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a iletelim. Kendisi bu görevlerde hem de Konya’da bulunmuş biri olarak en iyi çözümü kesinlikle bulacaktır.
Neyse biz, Türkiye’nin bölgesel güç olmasına bir de din adamları üzerinden atıf yapalım o zaman. Türkiye’nin en büyük avantajı, din algısına mezhepsel yaklaşımın olmamasıdır. Sahih din öğretisine sahip hocalarımıza, yakın zamanda sadece Türkiye’de değil yakın coğrafya da da ciddi ihtiyaç duyacağız.“Müslümanlar kardeştir” ifadesini en iyi bizim din adamlarımız anlar ve anlatır.
Onun için biz, iyi fıkıh, iyi tefsir bilen kişileri böyle kurumlara iyi yönetici olur diye görevlendirmeyelim. Onlara başka alanlarda zaten ihtiyacımız var.