Beyaza Kazınan Siyah
Beyaz bir sayfa açmak, çoğu zaman herkesin anında eyleme dökebildiği ve basit bir şey gibi gözükür. Ancak gerçekte öyle midir?
Rüzgara kapılıp gitmek için yaşanan bir ömür düşünün; hayatın akışına göre hareket eden, yaşamak için yaşayan biri. Sonra o kişiye kendi hayatınızı yaşaması için ikna ettiğinizi düşünün. Sizin nasıl biri olduğunuzu çözdükten sonra sizin gibi davranmaya mı başlar, yoksa kendi hayatından parçaları sizinkine mi ekler?
Beyaz bir sayfa, kendinin iyi yönleriyle yeni bir hayat mı oluşturmaktır, yoksa hayatının içerisindeki kuralları katılaştırmak mıdır?
Ya da onun aksine daha yumuşak kurallara sahip bir hayat yaşamak mıdır?
Çünkü bilindiği üzere, her insanın kendi hayatında farkında olmasa da sahip olduğu bir çizgi vardır ve çoğu zaman bunun ötesine geçmemek için çabalar.
Peki ya beyaz bir sayfa bizler için bunu mu ifade ediyor?
Yeni sınırlar, kurallar ve kendini kısıtlamak.
Oysaki en sonunda ulaşacağımız cevap aynıdır.
Çünkü her insanın yorumlama şekli farklıdır ve kimine göre yeni bir hayat kuralsız olsa da diğeri için keskin sınırları olan katı kurallara sahip bir gerçektir.
Geçmişten bugüne kendinizi nasıl yetiştirdiyseniz, buna o şekilde cevap vereceksiniz ve herkesin buluştuğu ortak noktaysa yalnızca yeni bir hayatı kabul etmesi olacak.
Çünkü bizlere sunulan teklifler arasından seçim yapmadan önce düşünmemiz gereken şeylerden en önemlisi de budur.
Seçim yapmak için bir şeyleri kabullenmek. Her ne kadar basit bir oyun gibi gelse de öyle değildir.
Çünkü size sunulan her ne olursa olsun, ardında çıkarı olmadan yapılacak bir teklif yalnızca aptallıktır.
Ve çoğu insan bir aptal olmaktan öte, aptal gibi görünmekten bile kaçınır.
Bu sebeple kalplerini göremediğimiz ve düşüncelerinin kirliliği hakkında bilgi sahibi olmadığımız insanlardan gelen en küçük isteği bile reddetmek genelde, en doğrusudur.
Ne de olsa hiçbir şey kazanmamış olsak da elimizdeki değerlerden bir şey kaybetmemiş olmamıza sevinmemiz daha doğru olmaz mı?