Dr. Ramazan Tuzla

Dr. Ramazan Tuzla

Belediyelerin parsel planları

Belediyelerin parsel planları

‘Kentsel dönüşüm’ kavramının kucaklayıcılığına sığınan kurumlarımızın başında belediyeler gelmektedir.

Bu kavramı arkasına alarak imar çalışması yapan belediyelerimizin nihai hedefleri, çok belli etmeseler de nur topu(!) gibi parsellerdir.

Belediyeler, bu sürecin ilk adımını çap planları ile gerçekleştirmekte, nihai adımı ise parselasyon imar planı ile atmakta ve belediye nezdinde ve kâğıt üzerinde kentsel dönüşüm gerçekleşmiş olmaktadır.

Belediyelerin çap büroları kendi bildiklerini okumakta, parselasyon birimleri ise çap bürosunun planı yüzünden elinin kolunun bağlandığından bahisle vatandaşı geçiştirme yoluna tevessül etmektedir.

Büyük ümitlerle başlatılan kentsel dönüşümün sonucu, belediye açısından nur topu(!) gibi parseller olurken, vatandaşa ise kaybedilen servet ve oluşan husumetler olarak geri dönmektedir.

Şunu hepimiz biliyoruz ki, izinsiz yapıların çoğunlukta olduğu yerlerde, kentsel dönüşüm belediyeler için bir çiledir, ağır bir yüktür. Böyle sahalarda oluşturulan bütüncül planlar ise, en hafif tabiri ile aymazlıktır.

Bu planların masa başında hazırlandığını görmek ise, çok büyük bir garabettir.

İzinsiz konutların bulunduğu sahalarda yapılacak planlar, gerekirse sokak sokak gerçekleştirilmeli, taraf teşkili sağlanmalı yani arsa sahipleri bir araya getirilmeli ve rıza sağlandıktan sonra bir başka sokağa geçilmelidir.

En doğru tavır bu mudur, derseniz, belki bu da en doğru tavır olmayabilir fakat böyle yapılırsa belediyeler için en büyük kazanç, muhataplarından haberdar olması ve arsa sahipleri hakkında bir kanaat oluşturabilmesidir.

Maksimum memnuniyet ile sonuçlanmış imar planlarından bahsetmek muhaldir fakat arsa sahibini muhatap almadan işe başlamak ise, şâyet kasıt yoksa en büyük ihmâldir.

İzinsiz konutların bulunduğu yerlerde belediyeler, konutları yıkıp yol geçirmeye, çâresiz kalmadıkları müddetçe cesâret edemezler. Genel tavırları bu şekildedir.

Belediyelerin çap çalışmasını yapan birimi, boş arsaları bir canavar gibi yutar ve yolu da sokağı da boş arsalardan geçirir. Boş arazisinden yol geçirilen vatandaşa hissesi oranında parsel bulmak için, belediyenin parselasyon imarını yapan biriminin ise canı çıkar ama çözüm üretemez.

Hatta neler olur neler…

Belediyeler taraf teşkiline önem vermedikleri için kanlı bıçaklı kişiler aynı arsaya hissedar yapılır.

Boş arsası işgal edilen insana, kaçak konutların bulunduğu yerlerden pay verilir ve o zamana kadarki emeğine ve servetine çökülmüş olur. Kanunun amir hükmünün çiğnenmiş olması da hiç umura alınmaz.

Belediyelerin bu tavrı şu anlama da gelir:

‘Sen niye arsana kaçak bina yapmadın da boş bıraktın… Kanuna uygun bu tavrını cezasız bırakamayız.

Şaka gibi ama sonuç: Almış başını gitmiş memnuniyetsizlik, belediyeye karabasan gibi çökmüş olarak geri döner.

Siyasi bir yapı olan belediyelerin oluşturduğu memnuniyetsizliğin nereye tahvil edileceğini söylemeye gerek yok, sanırım. Başkanını sevmeyen bir imar görevlisi için ise ele geçmez bir fırsattır, bu parsel planları.

Sözün özü şudur ki; kentsel dönüşüm ranta tahvil edilmeden, o yerin sakinleri görmezden gelinmeden ve yazılı mevzuat hükümleri âyet yerine konulmadan gerçekleştirilmelidir.

Zor mudur?

Evet zordur fakat neticesinin güzel olmayacağını kimse söyleyemez.

İfade etmem gerekir ki yukarıda yer verdiğimiz tespitler, bir faraza değil, yaşanmışlığında şüphe olmayan hususlardır.

 

Mustafa Kavuş’a dair

Mâlumunuz, Sayın Mustafa Kavuş, Meram Belediye Başkanımız.

“…… toru, Allah’ım sen koru!” metaforunun darbı-mesel olduğu Meram için, ilgili şahıstan sonra yönetim yükünü üzerine alan Mustafa Kavuş Bey için de birkaç kelâm edelim.

Mustafa Kavuş, Meram’a değil Selçuklu’ya aday adayı olmuştu. Bunu bilen bir Meramlı seçmen olarak, eleştiri ve memnuniyetsizlik sadedinde şunu demiştim:

Meram başkanına Kavuş’tu mu?

Bu sitemimi dile getirirken tek odak noktam, Mustafa Kavuş’un Meram’a değil Selçuklu’ya aday adayı olmasına rağmen Meram’a aday gösterilmesi idi. Mustafa Kavuş’tan menfi ya da müspet haberdar olmam söz konusu değildi.

Geldiğimiz noktada oluşan kanaatimiz şudur:

Yakinen tanımayanlar için siluetinde soğuk bir bürokrasi kokan Mustafa Kavuş, nezâketi ile gönülleri fethe koyulmuş bir beyefendi olarak karşımıza çıkmıştır.

Kelâm ehli ve çözüm odaklı olmasına işaret eden şu sözü ise bizdeki en güzel iletişim hatırası olarak kalmak üzere kulağımızdan gönlümüze yol almıştır:

“Lütfen, tereddüt ettiğiniz konu hakkında ikna olmadan belediyemizi terk etmeyiniz. Bizim en büyük sevincimiz budur.”

Selefinin, Meram’da oluşturduğu darbı-meselden ve özellikle Şükran Mahallesindeki hengameden dolayı üzerinde ağır bir yük bulunduğunu bildiğimiz Mustafa Kavuş Bey’in, insanımızı anlamaya yönelik çaba harcamanın, bir belediye başkanı için en maliyetiz ve de en büyük yatırım olduğunu görmüş olması ve bu inancını hâline ve kâline nüfuz ettirmiş olması, oluşan hüsnü-zanna bağlı duâmızın kaynağıdır.

Meram’a başkan olan, bir daha hiçbir yere başkan olamıyor, darbı-meselini, bünyesindeki nezâket ve dilindeki yumuşaklık ile Mustafa Kavuş Bey’in kırmasını da temenni edelim ki duâmız yarım kalmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi