Azerbaycan’ın Milli Sembolü “Buta”
Dünya üzerinde yaşayan her bir milletin kendilerine has milli bir sembolleri mevcuttur. Bu semboller yüzlerce yıllık tarihi süreçlerden geçerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlar milletlerin düşüncesini, duygusunu, yaşam tarzını, sanatını ve geçmişten bugüne izledikleri hayat yolunu anlatmaktadır. Dünyanın en eski milletlerinden olan Türklere de has böyle semboller vardır. Özellikle hayvancılık ile uğraşıp, göçebe hayat tarzı yaşayan Türk milleti, bu sembolleri halı desenleri, kıyafet, takı ve diğer günlük hayatta kullanılan eşyalar üzerine nakşetmiştirlerdir. Bugün, o sembollerden biri olan “buta” simgesinden bahsedeceğim. Bu sembolü, özellikle Azerbaycan Türkleri yaygın olarak kullanmaktadır. “Buta” Türkiye’de de şal deseni olarak bilinmektedir.
Buta deseninden bahsetmeden önce şunu itiraf etmem gerekir ki, ben buta’nın bu kadar geniş yelpazeye ve çeşitliliğe sahip olduğunu bilmiyordum. Benim bu konudaki eksikliğimi gören ve konuya dikkat çekmeme sebep olan ilk kişi, Bursa Azerbaycan İnovasyon ve Dayanışma Derneği Başkanı Latife Hanım oldu. Latife Hanımın bilgilendirmesinden sonra “buta” sembolünü araştırmaya başladım. Araştırma sonucumda geldiğim netice, çok büyük bir kültürel zenginliğe sahip olsak da maalesef, bundan bile habersiz olduğumuz kanaatidir. Sözü fazla uzatmadan “buta” sembolüne geçelim.
Azerbaycan’ın milli sembollerinden olan buta hakkında farklı görüşler mevcuttur. Buta’nın sözlükte çalı demek olduğunu, bahsi geçen çalıyı yakınca da ateş dilimlerinin buta şeklini almasından dolayı, “buta” ismi verildiği ifade edilir. Bu sebeple, buta’nın Türklere Zerdüştlerden aktarıldığı bildirilir. Zerdüştlerin buta’yı, hayat ve ölümü simgeleyen, kutsal saf ateş olarak gördüğü söylenilir. Bazı araştırmacılar ise buta’nın eski Türklerde insanı nazardan ve hastalıktan koruyan bir sembol olarak görüldüğü fikrindeler. Gerçekten de göçebe oldukları için doğayla iç-içe yaşayan eski Türkler, hastalık ve nazardan korunmak için çeşitli bitkileri koruyucu olarak kullanırlardı. Bunun dışında, eski Türk inançlarına göre de ateşin temizleme, kötü ruhlardan koruma, hastalık ve nazardan uzak tutma gücüne sahip olduğu biliniyor. Bu da buta’nın Zerdüştlerden Türklere değil aksine, Türklerden Zerdüştleregeçtiği kanısını güçlendiriyor.
Azerbaycan has olan “buta” sembolünün Zerdüştler ile ilgisi olmadığını Azerbaycanlı Ressam Eldar Mikayılzade şöyle izah etmektedir: “Sovyet zamanında bizi, tarihimizden ve köklerimizden ayırmaya çalıştılar. Hatta tarihimizi bilerek Medler ile ilişkilendirmeye çalıştılar. Azerbaycan’da ateşe tapanlar olsa da, Azerbaycan Türkleri halk olarak Zerdüşt olmamışlar. Bu nedenle Azerbaycan buta’sını Zerdüştlükle ilişkilendirmek yanlış olurdu.” Tüm bunların yanında buta sembolünün gonca veya gül yaprağı şeklinden alındığını söyleyenler de vardır.
Buta’lar genel olarak 4 gruba ayrılmaktadır:
1. Halı dekorunda kullanılan butalar (Muğan-buta, Bakü-buta, Gence-buta, Şirvan-buta vb.)
2. Aileyi temsil eden butalar (bala-buta, hemli-buta, evli-buta, çifthanımlı-buta, balalı-buta, hanımlıçocuklu-buta vb.)
3. Sembolik anlam taşıyan butalar (sevgili-buta, kuştüyü-buta, kırgın-buta, kavuşan-buta, yazılı-buta vb.)
4. Çeşitli butalar (bademi-buta, dilikli-buta, kıvrım-buta, çiçekli-buta, yanar-buta vb.)
Bunun yanında “Afşar buta”, “Bayundur buta”, “Yazır buta”, “Şahseven buta” gibi Oğuz boylarını temsil eden buta nakışları da vardır.
Yukarda sayılan tüm buta’ların kendine has özellikleri var. Misal, sırt-sırta ters olarak nakşedilenler “küskün” yüz-yüze işlenenler ise “sevgili” buta’lar olarak bilinir. Yani halk birbirilerine karşı olan duygularını, arzularını, temennilerini, düşüncelerini ve yaşam biçimlerini buta nakışları ile ifade etmişler. Sadece bu bile, buta kültürünü günümüze kadar koruyup yaşatan Azerbaycan Türklerinin ne kadar ince ruhlu ve sanatsever bir halk olduğunun ispatıdır. Bizi, biz yapan değerlerimizi yaşamak ve yaşatmak dileğiyle…