Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız Aslında Biz Neymişiz

Aslında Biz Neymişiz

Tarih tekerrürden ibarettir sözünü, geçmiş olayların günümüzde tekrar yaşanabileceğini vurgulamak için kullanırız. Konuşmalarda sıklıkla yer verilen bu cümleye, bizim ecdadımızdan iki isim oldukça farklı bir bakış açısıyla yaklaşmış. Vatan şairi Mehmet Akif bir ikiliğinde “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, İbret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”der. Osmanlı Devleti’nin en önemli padişahlarından, dünya tarihinin yetiştirdiği en iyi liderlerden olan Sultan 2. Abdulhamid’in de meşhur bir söz var

“Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor”.

Etraflıca düşünüldüğünde ve geniş bir perspektifle bakıldığında bu iki isme hak vermemek mümkün değil. Daha ziyade ders çıkarmak manasında kullanılan bu sözü, geçmişin acı olaylarını ve yanlışlarını tekrar yaşamamak için değerlendirmeliyiz.

 Lakin tarihinizde üzücü olaylar kadar başarılar ve dünyaya örnek olacak isimlerde bulunuyorsa, ecdadımızı bu yönüyle örnek almalıyız. Geçmişimize baktığımızda, ne mutlu ki, her alanda gelişmeyi destekleyen bir dinin mensubuyuz ve Anadolu gibi medeniyetler beşiği olan topraklarda yaşıyoruz.

  Bizimle aynı kültür ve inancı taşıyan âlimlere incelediğimizde ise, birçoğunun aradan asırlar geçmesine rağmen, yazmış oldukları kitaplarla, buldukları icatlarla, tüm dünyada hala etkin olduklarını görmekteyiz. Üzerimize düşünde, bu kutlu isimleri her zaman yaşatmak ve örnek başarılarla ecdada layık olmak.

  Bu nedenle İslam âlimlerinin fen ve sosyal bilimlerde çalışmalarını günümüze taşıyacak her türlü çalışma  önemli. Konya’da Hz. Mevlana adına panellerin, toplantıların, tasavvuf etkinliklerinin yapılması aktardıklarıma oldukça güzel bir örnek.

  Yalnızca bizim topraklarımızda değil, İslam inancına mensup ülkelerinde  bilim adamlarının tanınması gerektiği kanaatindeyim. İslam ve cehalet- kan- terör sözcüklerini eşdeğer kullananların ve böyle bir kamuoyu oluşturmaya çalışanlara da en güzel cevap verilmiş olacak.

Gerçi son dönemde özellikle tıp alanında ki buluşlarda, yüzyıllar önce aynı alanda çalışma yapmış İslam alimlerinin adı geçiyor. Makale ve araştırmalarda, bu durum daha belirgin. Geçmişe ışık tutan kaynaklar incelendiğinde tedavi alanında cerrahi ve akıl hastalıkları konusundaki çalışmaların ön plana çıktığını görmekteyiz. Müslüman doktorlar, göz merceği hastalığını tedavi eder, mesanedeki taşları eritir ve akan kanın durdurulmasını bilirlerdi. Anesteziyi başarı ile uygularlardı. Aktardıklarım kapsamında tıp alanındaki birkaç isme de değinmek istiyorum.

Bu alanda en tanınmış kişi olan İbn-i Sina’nın tercümeleri tam 600 sene, Avrupa üniversitelerinde ders kitapları olarak okutulmuştur. Ayrıca İspanya'da yetişen bilginlerden İbn Züher, tıbba, "ilmi düşünme prensiplerini" getirerek nefes borusunun ameliyatı hususunda makaleler yazmıştır.

Onuncu asırda yaşayan Ebu'l-Kasım, cerrahide ve kadın-doğumda kullanılmak üzere; bugüne kadar gelen aletleri icat etmiştir.

13. yüzyılda yaşamış olan İbn Nefis'in, "kan dolaşımı"nı izah eden ve çağımıza kadar bir ilave yapılmadan eseri ulaşmıştır.

Fatih Sultan Mehmed’in hocası olan Akşemseddin, mikrobu bugün tıp dünyasının ulaştığı seviyelerde tanımlamaktadır.Bulaşıcı hastalıklar uzmanı olan Akşemseddin mikropların fonksiyonunu Batı'dan asırlarca önce tesbit etmiştir. Böylece, Müslüman ilim adamlarının, mikroba ve hastalıklara karşı tesirli olan ilaçları keşfetmeleri,  sağlanmıştır.

15. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Osmanlı tıbbının en önemli hekimlerinden biri olan Şirvani’nin hazırladığı Mürşid isimli kitap, Osmanlı tıbbında göz hastalıklarına ait en hacimli eser olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sağlık alanındaki örnek isimlerin yanında Anadolu’muzda modern hastanelerde inşa edilmiştir. Tedavilerin yanı sıra , hastaya gösterilen uygulamalarda oldukça güzel. Örneğin hastanelerde, fakir-zengin ayırımı yapılmadan, herkese parasız olarak bakılır, yazılan ilaçlar ücretsiz olarak temin edilirdi. Hastalar, tıbbi tedavileri esnasında, bir kuruş masraf yapmazlardı. Hatta, hastaneden taburcu olanlara, bir aylık iaşe parası ve elbise verilirdi. Sosyal devlet çalışmaları kapsamında bu çalışmaların bir kısmı ülkemizde gerçekleşiyor. Batı dünyası ise gerek bu uygulamalar gerekse icatlar ve buluşlar makalelerde ve projelerde kullanılıyor. İster istemez yabancı bir makalede yada yayından bu tür çalışma örneklerini gördüğümüzde göğsümüz kabarıyor. Amacım geçmişin isimleri üzerinden bugünün eksikliğini kapatmak değil. Zaten öyle davranıldığı takdirde de , “Nerde o eski günler” diye sızlanan ihtiyarlarda farkımız kalmaz.  Asıl dersim ilmi çalışmaların Anadolumuz’da ve Müslüman coğrafyada ne kadar geliştiğini göstermek. Bugün harabeye dönen Bağdat’ı yada silah seslerinin hiç eksik olmadığı Afganistan’ı vaktiyle yetiştirdikleri alimlerle ve buluşlarla anmak ve hatırlamak belki yeni uyanışlara vesile olabilir.

 Selam ve dua ile

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alev Ayyıldız Arşivi