AŞK, ÖZLEM ve ÖTESİ (40)
Kahvaltımızı yapmış, bugün gerçekleşecek olan gezi kapsamında bizi; “sevr dağı, Arafat-Müzdelife ve Nur dağı” na götürecek olan, gurubumuza tahsisli otobüse binerek hareket saatini beklemeye başlamıştık.
Bir müddet sonra otobüsümüz hareket etmiş ve yola revan olmuştuk. Gurup hocamız koltuğundan doğrulup, eline mikrofonu almış ve ziyaret yerleri hakkında bazı bilgileri bizimle paylaşacağını ifade ederek, başladığı konuşmasını; “Bugün çok önemli mekanları ziyaret edeceğiz.İlk önce Mekke-i Mükerrem’e nin beş kilometre güneyinde bulunan ve Peygamber Efendimizin Hz.Ebu Bekir ile birlikte Medine-i Münevvere’ye hicret edecekleri esnada peşlerindeki müşrikleri def etmek için zirvesine tırmandıkları Sevr dağını; daha sonra Ayeti Kerime’de “O’nu size gösterdiği biçimde anın.” (Bakara, 2/198) diye emredilen ve ikinci kez Allah’ın zikredileceği bir mekan olduğu anlaşılan Arafat ve Müzdelife’yi; Son olarak da Kabe-i Muazzam’a nın yaklaşık beş kilometre kuzey doğusunda bulunan ve Peygamber Efendimizin otuz beş yaşından itibaren inzivaya çekildiği, Alak suresinin ilk beş ayetinin vahiy edildiği “Hira Mağarası”nın bulunduğu Nur dağını göreceğiz.” Diyerek sonlandırmıştı. Gurup hocamızın konuşması esnasında, yüreğimdeki pınarın yeniden çağlayıp gönül bahçemi suladığını hissetmiş ve ruhumdaki dinginliğin farkına varmıştım. Otobüsümüzün camından etrafı seyrettikçe, adeta Peygamber Efendimizin mübarek ayak izlerini görür gibiydim. İçimden bir ses beni; durma dua et! ve Allah’ı zikret! ta ki Arafat’a varıncaya dek diye uyarıyordu. İç sesime kulak verdim ve yüreğimin ilahi aşka yelken açmasına vesile olan bu mübarek mekanları görmemi bana bahşeden Yüce Rabbime şükürler ettim.Şimdi tefekkür etme ve Yüce Rabbimi anma ve ondan af ve mağfiret dileme zamanıydı.
Hava sıcaklığı kırk derecenin çok üzerindeydi. Artık ortamın serinliği otobüsümüzün homurtulu sesler çıkararak çalışan klimalara emanetti. İlk defa omuzlarıma seccademi örterek klimadan korunma ihtiyacı duymuyordum. Eşim beni; “bak hastalıktan yakanı yeni kurtardın, bence omuzlarını klimadan koruman lazım.” Diyerek uyarıyor, omuzlarıma seccademi örtmem gerektiğini ima ediyordu.Daha sonra ona hak vermiş ve içimden tedbiri elden bırakmam gerek diye mırıldanarak umuzlarımı seccadenin korumasına teslim etmiştim.
Hava sıcaklığının had safhaya ulaşması nedeniyle otobüsümüzden inmemiş, mekanların yakınında kısa süreliğine durarak gurup hocamızın rehberliğinde Sevr dağı ile Arafat-Müzdelife bölgesini görmüştük. Nur dağına geldiğimizde otobüsümüzden inmiş o mübarek dağı ve “Hira mağarası”nın bulunduğu alanı dikkatlice seyretmiştik.Kafile başkanımız “Nur dağı” ve” Hira mağarası” hakkında önemli bilgileri bizimle paylaştıktan sonra bize” Hira mağarasına tırmanmak bir bir buçuk saatimizi alır.Hava çok sıcak ve ziyaretimizin süresi de sona ermek üzere, burada on on beş dakika daha kalıp otelimize döneceğiz.”Deyince; diğer hacı adayları gibi eşimle birlikte bizde bol bol hatıra fotoğrafı çekinmiş ve Nur dağını doyasıya seyretmiştik. (devam edecek)
Selam, sevgi ve muhabbetle..