AŞK, ÖZLEM ve ÖTESİ (30)
Sabah kahvaltımızı yapmış, eşimle lobi’de bir müddet sohbet ettikten sonra, dışarıda çalışır vaziyette bekleyen otobüslerden birine binerek, Kabe-i Muazzam’a ya doğru yol almaya başlamıştık. Aracımız hareket eder etmez; Yarabbi bana yeniden Kabe-i Muazzam’a yı görmeyi ve etrafında tavaf edip ona yüz sürmeyi nasip et! Bunu benden mahrum etme! Diye dua etmeye başlamış, bu duamı da sık aralıklarla tekrar ederek otobüsten ininceye kadar sürdürmüştüm.
Otobüsten iner inmez etrafa şöyle bir göz gezdirdim. Ortalıkta pek fazla hacı adayı görünmüyordu. Gece yaşadığımız İğne atsan yere düşmez sözünün geçerli olduğu kalabalık gitmiş, yerine sessiz ve sakin bir ortam gelmişti. Eşimin kulağına eğilerek; hanım dualarım kabul oldu.Bu defa Kabe’yi göreceğiz inşallah diye fısıldadım. O da söylediklerimi “öyle görünüyor, inşallah ” diyerek tasdik etmişti.
Nihayet Kabe-i Muazzam’a ya girmek için Abdülaziz kapısı önünde yerimizi almıştık. Gece yoğunluk nedeniyle önümüze set olan kapı, şimdi yüzümüze gülüyor, ardına kadar açılarak adeta bize” buyurun, geçin” diyordu. Eşimle birlikte kapı girişinin önündeki boşlukta sırt çantalarımızdan çıkardığımız tavaf patiklerini ayaklarımıza geçirip, huşu ile içeriye girdik. Ellerimizi birleştirerek, Kabe-i Muazzam’a yı kuşatan Mescid-i Haramın eklentisi olan binanın içerisinde tıpkı bir kuş gibi süzülüp Kabe-i Muazzam’a ya ulaşmıştık.Kabe-i Muazzam’a yı sanki ilk kez görüyormuşum gibi O’na rapt olup, bildiğim bütün duaları birer birer okumaya başlamıştım.Ardından evlatlarım, torunlarım, akraba ve arkadaşlarım ile rahmeti rahmana göç eden annem, babam ve diğer akraba ve dostlarım için dua etmeyi sürdürmüştüm.Dua ettikçe günaha batan ruhumun arındığını ve gönlümün bir gül bahçesine dönüştüğünü hissediyordum. Yüreğim ilahi aşk ile hemhal olmanın güzelliğini terennüm ediyor, vücudum tüm azalarıyla O’na kul olmanın zarafetini sergilemeye çalışıyordu.Önce eşimi sonra etrafımı dikkatlice süzdüm.Tüm canlar yek bir vücud O’nu zikrediyor ve O’ndan af ve mağfiret niyaz ediyorlardı.
Kabe-i Muazzam’a tavaf için gayet uygun durumdaydı.Tavaf alanının neredeyse yarısı boştu.Eşime; tavafımıza Hacerü’l-Esved taşına dokunarak başlayalım deyince sevinmişti. Hacerü’l- Esved taşının etrafı oldukça kalabalıktı.Hacerü’l-Esved’e dokunmak ve tavafımıza oradan başlayabilmek için biraz olsun yakınlaşmayı denemiştik lakin o mübarek taşa dokunmak ve onu öpmek ciddi bir çaba ve sabır gerektiriyordu.Zahmet olmadan rahmet olmaz diye bir söz vardı.Ancak, Hacerü’l-Esved’e yaklaştıkça kalabalığın daha da arttığını,insanların itiş-kakış içerisine girdiğini ve özellikle de yapılı hacı adaylarının güçlerini kullanarak öne geçmek istemelerinin bir çok hacı adayına rahatsızlık verdiğini görünce Hacerü’l-Esved taşına dokunmaktan vaz geçip bulunduğumuz yerden “Bismillahi Allahüekber” diye selam vererek tavafımızın ilk şavt’ına başlamış olduk.Yedi şavt’tan oluşan tavafımızı rahat bir biçimde yerine getirmiştik. Hacerü’l-Esved taşına el sürememiştik ama, Kabe-i Muazzam’a nın altın sırlı siyah örtüsüne el sürmeyi başarmıştık.Hacerü’l_Esved taşına dokunmayı bir daha ki gelişimize erteleyerek, uygun bir yerde tavaf namazımızı kılıp Allah’a dua ve niyazda bulunduk. (devam edecek)
Selam,sevgi ve muhabbetle..