Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Asgari ücret maratonu!

Asgari ücret maratonu!

Ülkemizde yaklaşık 7 milyon kişi asgari ücret düzeyinde kazanıyor. Bu, çalışan nüfus içinde büyük bir yer kaplıyor. Asgari ücretlilerin ailelerini de işin içine eklediğinizde ülke nüfusunun çok büyük bir çoğunluğunu ifade ediyor. Dolayısıyla herkes gözünü asgari ücret artışına çevirmiş durumda.

Busene de alışık olduğumuz sahneleri yine görüyoruz. Asgari ücret komisyonu toplanıp toplanıp dağılıyor. Asgari ücretin ne kadar olacağıyla ilgili daha ortada bir şey yok. Karşılıklı açıklamalar, demeçler, tahminler, tenkitler bu sene de devam ediyor. Ama rakam konusunda henüz mutabakat sağlanamadığı söyleniyor.

Vatandaşın, kazancında büyük bir iyileştirme yapılmaya gerçekten çok ihtiyacı var. Özellikle gıda, barınma başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan fiyat artışları vatandaşı inim inim inletiyor. Geçim çok zor. Hele ki büyükşehirde kirada yaşıyorsanız ve üstüne bir de okuyan çocuklarınız varsa… Geçinmeyi boş verin, açık söyleyeyim, yaşamak bile mucize bu ücretlerle. Kimse kusura bakmasın…

İster siyasi pencereden bakın ister vicdanı isterseniz de İslami pencereden bakın. Bu konu tüm Türkiye’nin meselesidir.

Her sene aynı tartışmaları yaşıyoruz. Ama ne kadar tartışırsak tartışalım hiç kimse memnun olmuyor. Ne işçi ne de iş veren…

Dolayısıyla devletimizin çalışma hayatı konusunda yeni yasalara ve uygulamalara ihtiyacı olduğu açık.

Bir kere işverenlerin vergi yükü hafifletilmeli ama vergi kaybının önüne geçmek için de çok sıkı tedbirler alınmalı. Devlete vergi vermeyip her sene lüks araba, arsa, ev alan zenginleri görünce haklı olarak çalışan sınıfın yüreği yaralanıyor.

Çalışanlar geçinmekte zorlanırken zenginler zenginliğine zenginlik katıyor…

Memur ve işçi vergisini verirken zenginler vergi vermiyor. Acısını da orta sınıf ve vergisini düzenli ödeyen küçük esnaflar ödüyor.

Devletimizin hem vergi politikasında hem de çalışma hayatında sil baştan çalışmalar yapması şart!

Aralık ayının başında Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk’ün basın toplantısında getirdiği öneri mantıklıydı mesela.

Asgari ücretin bölgelere ve sınıfa göre ayrılması gerektiğini söyleyen Öztürk, “Ben Türkiye’nin hem bölgesel hem de sektörel asgari ücreti aynı anda uygulaması gerektiğini düşünüyorum. Konya’da ağır bir sanayide çalışan bir kardeşimizle, bir otelde komi olarak asgari ücrete tabi olan kardeşimizin ücretleri ayrı olmalı. Bunların mutlaka farklı olması gerektiğine inanıyorum. Kolay bir konu değil, çok hassas çalışılması gereken bir konu. Bunların mutlaka Türkiye için olması gerektiğine inanıyorum” dedi.

Sayın Öztürk’ün bu önerisi yerinde.

Bayburt’un bir köyünde yaşayan asgari ücretliyle Konya’nın göbeğinde yaşayan asgari ücretli aynı standartta değil. Bu makas her geçen gün açılıyor. Gelir dağılımındaki adaleti sağlamaya öncelikle bunun gibi düzenlemelerle ve vergi kaybının önüne geçerek başlayabiliriz.

Öte yandan, verilecek olan zammın birkaç hafta içerisinde eriyip buhar olmaması için devletimizin tüm aygıtlarıyla birlikte acilen sahaya inmesi ve kapı kapı denetim yapması şart!

Geçen sene de yapmıştık bu uyarıları. Bu defa işi sıkı tutmak gerekiyor. Vatandaşın alın terini ailesiyle güle oynaya yiyebilmesi için, stokçu ve karaborsacı alçakların çarkına birinin çomak sokması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi