AMERİKA AMERİKA'DIR
Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı ülkeyi ziyaret etti. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, lider görüşmedik kimse bırakmadı. Amerikan ritüellerine uygun olarak yüksek seviyede güvenlik, kontrol, karşılama bakımından eksik bir şey yoktu.
Başkan Yardımcısının ziyareti boyunca yüzünden düşürmediği manidar gülümseme, yürüyüşündeki aşırı özgüven ve duruşundaki kendinden emin hava burada bulunduğu sürece hiç eksilmedi. İmgeler ve algılar üzerinden iş yürüten, mahallenin ağabeyi de benim, kabadayısı da benim pozlarında tipik Amerikalı edası…
Ateşi bir türlü sönmeyen coğrafyamızın sorunlarıyla ilgilenmek için her türlü çabayı gösteren bu koca devlet, plan ve projeler üretip derde deva olmayı görev bilmiş durumda. Her coğrafyada her türlü legal, illegal oluşumla, yandaş muhalif her devletle irtibatı koparmayan bir yapının temsilcisi olarak ülkemize gelmiş olduğunu top oynayan çocuklar bile biliyor.
Amerika dediğimiz bu karmaşık ve korunaklı yapının hangi zihniyetle kontrol edildiğini ve hangi emellere hizmet ettiğini el yordamıyla bulacak değiliz. Somut verilerle de konuşmaya ihtiyaç duymuyoruz. O ki somut veriler bulmak da kolay değil, hoş bulsak ne işimize yarayacak, orası da meçhul… Diğer yandan karmaşık, sert, korunaklı, ulaşılmaz gibi görünen bu yapının çok basit bir mantıkla ayakta durduğunu bilmemiz gerekiyor. Mantık şu; Her hâlükârda temsil ettiğim sistem kazanmalı…
Lisede, başımıza gelen her musibetin, her türlü terör belasının bir şekilde Amerika ile bağlantısı olduğunu söyleyen ve bunu sıklıkla dile getiren bir tarih hocamız vardı. Genç beyinlerimizle bunu anlamlandırmakta güçlük çeker, bir ülkenin başka bir ülkeye neden bu kadar garez tuttuğunu sorgulayamazdık. Gün geçince meselenin bir ülkeden çok daha büyük bir mevzu ile ilgili olduğunu anladık. Espri şu ki bu zihniyet; bozmak, bozduğunu kendi çizgisine göre tekrar yapmak, bu yaptığını zamanı gelince tekrar bozmak üzerine işliyor.
Başkan yardımcısı, her görüştüğüne karşı takındığı “merak etme sen, bakarız çaresine” yollu yaklaşımı, hep bir sonraki aşamaya hazırlık yapmak için atılmış adım gibi… Ülkeler arasındaki stratejik, ekonomik, politik ilişkilerin derece ve şeklini konuşmadığım anlaşılmıştır sanırım. Bahsini açtığımız konu şudur; biz ne yaparsak yapalım, ne hikmettir bilinmez hep Amerika’nın istediği skor oluşuyor sonuç tabelasında. Güçlü olmak yetmiyor bu zihniyete ve algısına karşı.
Bu başkan yardımcısı ve temsil ettiği amca bey kiminle kimlerin yanında kime rağmen görüşeceğini ve trafiği nasıl yöneteceğini göstere göstere uyguluyor. Sizi ziyaret edip, size rağmen iş tutanlarla ve size karşı olanlarla el ele poz veriyor, sonra çay içmeye yanınıza geliyor. Şimdi bu başkan yardımcısı kendisi buradayken kendine bağlı olan istihbarat servis elemanlarını bakalım nereye göndermişti?
Amerika, Amerika’dır. Özgürlüğün kendince tarifini yapan ve sistemin işleyişi için kendi evlatlarını bile feda eden o olmayası…