Osman Uzunkaya
Osman Uzunkaya AĞLAMAK GÜZELDİR

AĞLAMAK GÜZELDİR

                     Türk Edebiyatında önemli izler bırakarak ebediyete intikal eden büyük şair ve mütefekkir Necip Fazıl Kısa Kürek; “Ağlayabilirseniz, anlayabilirsiniz.” Der, “Reis Bey” adlı eserinde. Üstada göre ağlamak anlamayı ve farkında olmayı gerektiren bir fiildir. Bu anlamda ağlamak, bir başkasıyla empati kurmak ve onu anlayarak onunla hemhal olmak demektir. İnsanoğlu içinde biriktirdiği acılarını, üzüntülerini ve sevinçlerini zapt edemediği durumlarda gözyaşlarıyla dışa vurur yani ağlar. Ağlayan insan karşısındakine söyleyeceklerini kelimelerle değil ama döktüğü gözyaşlarıyla en etkili bir biçimde söylemiştir farkında olmadan. Gözpınarlarından sızan yaşlar; bazen muhatabına “Seni seviyorum” iması ile ilanı aşk olur, bazen de “Acına ortağım ve yanındayım”  anlamını çağrıştırarak ona yalnız olmadığı hissini verir bir anlamda.
 
                     Hz. Mevlâna şu veciz sözü ile ağlamayı ne de güzel anlatmıştır.“İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.” Mevlâna’ya göre ağlamak içimizdeki kirden arınmak ve yıkanmak demektir. Ağlamak; kendimizden kaçıp yine kendimize sığınmak, ruhumuzu avutmak ve ona hoşlanacağı yeni öyküler bulup anlatmaktır aynı zamanda.
 
                     Ağlamak çoğu zaman şairlere ilham kaynağı olmuş; bu sebeple çaresizliği, terk edilmişliği ve hüznü dile getiren dizeler dökülmüştür yüreklerden. Çaresizliği ve acıyı anlattığım “Ağlarım” Adlı şiirim bu duruma güzel bir örnek olacaktır sanırım. Bu şiiri buyurun birlikte okuyalım isterseniz:
 
                     Henüz hikâyenin orta yerinde/Ansızın kırıldı kanatlarım/Kayboldum vadinin derinliğinde/Bağırır çağırır durmaz ağlarım/Beni bir duyan olur elbette/Kulağım seste ruhum nöbette/Zalim bir avcıya denk gelirsem de/Kaderim buymuş deyip ağlarım/İçim param parça kanım akacak/Bilmem benim için kim ne yapacak/Benim kıyametim şimdi kopacak/Çaresizim ah çekerek ağlarım/Ey vadi soruma cevap ver benim/Güneşten kavruldu yandı bedenim/Sürerdim yarama olsa merhemim/Alın yazım buymuş deyip ağlarım,
 
                     Sadece acılar, üzüntüler, ayrılıklar ve aşklar yüzünden ağlamayız elbette. Çok sevineceğimiz bir haber aldığımızda ve ya bizi derinden etkileyen sevinçli bir olayla karşılaştığımızda  hüngür hüngür ağlayarak sevincimizi gözyaşımızla ifade ederiz. Bu durum özü itibariyle ağlamayla çelişiyor gibi görünse de, mutluluğumuzun gözyaşı yoluyla tezahürüdür aslında.
 
                     Toplumumuzda “Erkekler ağlamaz” diye anlamsız bir inanış vardır. Oysa erkeklerin de kadınlar gibi duyguları, üzüntüleri ve sevinçleri vardır kuşkusuz. Dolayısıyla ağlamaları gayet normal ama ağlamamaları veya ağlayamamaları ise anormaldir. Geçmişte erkekler için ağlamanın zayıflık göstergesi gibi görülmesi “Erkekler ağlamaz” safsatasını doğurmuştur. Günümüzde bu anlayış tamamen kaybolmaya yüz tutmuş ve hatta kaybolmuştur.
 
                    Hz. Mevlana bir sözünde; “Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, Dünyada su da olmazdı, ateş de” der. Diğer bir sözünde de; “Madem yağmur kuru toprağa can getiriyor, ey sevgili sende gözlerinden toprağa inci saç.” Diyerek ağlamanın güzelliğine ve gözyaşının önemine işaret eder.
 
                    Ağlamak güzeldir diyor; Yüce Rabbime hiç kimseyi gözyaşı kapısı kapalı olanlardan eyleme!  Diye dua ediyorum.
 
                    Sağlıcakla kalınız..
                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Osman Uzunkaya Arşivi

Bitsin

29 Ağustos 2024 Perşembe 00:03