28 Şubat’ı hatırlatan Rönesans tablosu
İsrail’in Filistin’deki katliamı devam ediyor. Artık haber bültenlerinde ilk sıradaki önemini kaybetmeye başladı. Siyasetin gündemi daha ağır basıyor. Birkaç hafta içerisinde adayların açıklanması ile yerel seçim süreci de tam anlamıyla başlayınca Filistin meselesi görünür olmaktan iyice uzaklaşacak. Filistin konusunda en duyarlı ülkelerden birisi olan Türkiye’de durum böyleyse vah Filistin’in hâline… Filistin meselesini ötelerken konuştuğumuz konulara bakıyorum hiç tadı tuzu yok. Aynı şeylerle ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi tepki vermeye devam ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı forumda medya ile ilgili olarak “Bir dönem demokrasiye sahip çıkmak yerine vesayetçilerin yanında hizalanan, darbeye alkış tutan, milli iradeye müdahale çağrısında bulunan bir medya yapısıyla karşı karşıyaydık” demişti. Erdoğan’ın konuşmasından bir gün sonra Kültür ve Turizm Bakanı, danışmanıyla birlikte içkili lokantada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikâyet ettiği medya yapısına mensup gazeteciler Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Mehmet Yılmaz, Sedat Ergin, İsmet Berkan vb. ile beraber yemek yediler. Bakanlığın hükümet ile bir ilgisinin kalmadığını söyleyeli çok olmuştu. Fakat anlaşılmaz bir şekilde seçimin ardından bakan bey koltuğunu korumaya devam etti.
Kültür kısmı sadece adında kalan bakanlık resmen özelleştirilmiş bir şekilde, gerek hükümeti gerekse de temsil ettiği halkın büyük çoğunluğunu hesaba almadan kafasına göre takılabiliyor. 28 Şubat dönemini hatırlatan, gençlerin deyimiyle Rönesans tablosunu andıran fotoğrafın başka bir izahı olamaz. En kısa zaman da bu konuda inşallah gereken adım atılır. Bakanlık yerli ve millî bir hâle tekrar getirilir.
Geçtiğimiz hafta Ankara’da bir çocuk köpeklerin saldırısı sonucunda yaralanmıştı. Yoğun bakımda durumu kritik. Şimdi oturup başıboş sokak köpekleri ile ilgili bir şeyler mi yazmalıyız. Yazılacak, söylenecek daha ne kaldı. Konunun uzmanından sokaktaki sıradan vatandaşa kadar herkesin söylediği ortalama aynı şeyler. Fakat gereken önlemler bir türlü alınamıyor daha doğrusu alınmıyor. Belediyelerimiz sırf birilerine şirin görünmek için mama lobisini halkın parasıyla fonlamaya devam ediyorlar.
Yetkililerimiz yuvarlak konuşup top çevirmekten, sorumluluğu birbirlerinin üzerine atmaktan başka bir şey yapmıyor. Sözde hayvan sever dernekler, mama lobileriyle birlikte para kazanmaya devam ediyor. Bu hayvan sever derneklerin bir kısmının operasyon yapılan fenomenlerden farkı yok. Yetkililer biraz araştırsa bu dernekler üzerinden de bir kara para trafiği tespit edilebilir. Çünkü alan müsait, hayvanlardan iyi kılıf mı olur?
Siyasetin gündeminde ise yeni bir şey yok. AK Parti İstanbul ve Ankara büyükşehir adaylarını açıklamadığı sürece konuşulan her şey dedikodudan ibaret kalacak. İYİ Parti’nin CHP ile işbirliği yapıp yapmayacağının bile bir esprisi kalmadı. Meral Akşener emeklilik öncesi son kozlarını oynuyor. Yerel seçimden sonra istifa ederse İYİ Parti tabela partisine döner. İstifa etmezse 2028’de aynı şey olur. İstanbul ve Ankara için CHP açısından belirleyici olan yine HDP olacak. Önümüzdeki günler de nasıl bir yakınlaşmaya imza atacaklar göreceğiz.
Diğer yandan şimdi de TİK TOK üzerinden yeniden bir sosyal medya eleştirisine başladık. TİK TOK kapatılırsa bir başkası açılır. Onun benzeri insanların bedenlerini sergileyerek para kazandıkları farklı uygulamalar zaten var. TİK TOK da bu iş aleni yapılıyor o kadar. Önemli olan yasaklamak yerine zihniyeti değiştirmek diyeceğim ama bu mesele de çok uzun. Sosyal medya konusunda epey bir yazdık çizdik. Sosyal medyadan önce akıllı telefon ile olan ilişkimizi bir gözden geçirmeliyiz. Akıllı telefona sadece telefon muamelesi yaptığımız, işimizi hallettikten sonra bir kenara bırakabildiğimiz ölçüde bir şeyleri başarmaya başlarız. Çocukların eline tableti, telefonu verip, bizde aynı şekilde hareket ettiğimiz sürece yerimizde saymaya devam ederiz. Sosyal medyada yaşanılacak yeni bir rezilliğe kadar bu mevzu devam eder.
Bir yandan futbolcuların dolandırılması gündemde diğer yandan sosyal medya fenomenleri üzerinden aklanan kara paralar. Adamların paraları, evleri arabaları züğürdün çenesini yoracak cinsten. Fenomenler vergi kaçırıp, kara para aklamışlar. Kendileri düzgün bir gelir elde edip bunun vergisini kaçırsalar bir yere kadar doğal karşılanabilir. Fakat ortada düzgün bir gelir yok. Kara para aklanıyor, aklanıyor da bu paralar kimin? Bu işin sonu onlara uzanırsa bir sonuç elde edilebilir. Üç, beş sosyal medya şaklabanıyla dosya kapanırsa bu tezgâh işlemeye devam eder. Yarın, yeni birileri piyasaya sürülür. Bu kez de onların hayatı takip edilir. Bu kadar paranın kaynağının uyuşturucu olduğunu tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Yetkililerimizden inşallah en kısa zaman da büyük balıklara dair operasyon haberlerini duyarız. Fenomenlik işinde çok para var diye kolay yoldan para kazanmayı düşünler, bu işin pirlerinin düştüğü hâli görüp bir daha düşünsünler(!)