21 yıllık iktidardan sonra Ak Parti
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en uzun dönem boyunca iktidarı kontrol etme imkân ve sorumluluğuna sahip olan Ak Parti şimdi büyük bir yol ayrımında.
Yaptıkları, ettikleri ya da yapması gerekirken yap(a)madıkları ya onaylanacak ya da reddedilecek.
Bu nedenle bu seçime haklı olarak büyük önem atfediyorlar.
Buna karşın muhalefet, seçimin bu denli önemsenmesi düşüncesine mesafeli yaklaşıyor.
Çok zor bir dönemde, 11 Eylül saldırılarıyla dünyanın çivisinin çıktığı, ülke tarihinin gördüğü en büyük ekonomik ve tabii ki siyasi sınavı olan 2001 Şubat krizinin hemen akabinde iktidara gelen kadrolar aradan geçen zaman diliminde önemli adımlar attılar.
Fiziki ve ekonomik kalkınma bakımından ülke tanınamayacak hale geldi.
Kat edilen aşama seçim döneminde muhalefetin söylemlerine de yansımakta. Televizyonlara verdikleri reklamlarda ana tema ‘değiştirin, bıktık bunlardan’ oluyor.
İcraatlarına karşı bir laf ettiklerini duymadım.
Vakti zamanında Ak Partiyi desteklemiş, bugün muhalefette yer alanların asıl eleştirisi Ak Parti’nin icraatlarından ziyade toplumda oluşan adaletsizlik algısına yönelik.
Öte yandan, farklı gazetelerde ve sosyal medyada görüş ve desteklerini açıklayan kişiler Ak Partiye bakışlarını izah ederken ‘Ali sevgisi olmasa da Muaviye kızgınlığı’ nedeniyle bari oy verin demeye getiriyorlar.
Kamuoyu araştırmacıları, Ak Partiyi eleştiren çevrelerin yarısının kalplerinin kazanılması halinde bile önümüzdeki Pazar günü yapılacak seçimde bir sıkıntı yaşanmayacağını söylüyorlar.
2019 yerel seçimleri aslında çok önemli mesajlar vermişti. Mesajı aldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan birtakım adımlar attı. Bunların seçmen nezdinde yeterli bulunup, bulunulmadığını da birkaç güne kadar öğreneceğiz.
Parti adını kullanarak yanlış işler yapanlar oldu tabii ki bu dönem boyunca.
Samimi duygularla hizmet edenler de yok değil.
Partiden ayrılan seçmen ciddi adımlar atıldığını gördüğü anda geriye dönebilecek durumda (idi).
Bu konuda güçlü bir mesaj verilmesi için henüz çok geç olmadığını düşünüyorum.
Maiyetinde çalışan insanlara zalimce davranan, özlük haklarını göz ardı eden, hukuklarını çiğneyen yöneticiler, mesela, çok sayıda insanı partiden uzaklaştırdılar.
Bu tipler yerel yönetimlerde, üniversitelerde ve merkezi idare birimlerinde bolca mevcut.
Problemi uzakta aramamak gerekiyor.
Muhalefet güven verse, kendisini temsil edecek diye düşünse inanın insanlar gruplar halinde o mecraya yönelecekler…
Yıllardır, ‘Ak Partinin en büyük rakibi yine kendisi’ diyoruz.
Toplumun büyükçe kesiminin gönlü çeşitli alanlardaki kazanımların kaybedilmesine razı değil.
Ama karşı tarafın verdiği sıcak mesajlara da acaba mı, demekten kendini alamıyor.
Bu ikilemin hayırla neticelenmesi en büyük dileğimiz.
Bizim açımızdan seçim net.
Propaganda döneminde, net olmadığını düşünenlere bakmak gerekiyor(du).
Bir dostum ‘Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kişidir’ deyiverdi.
Gücü kullanan herkes buna dikkat ediyor mu, emin değilim.
Lider ve üst kadroların iyi niyetlerinden emin olan insanlar ‘ayak takımına’ kızgın.
Umudumuz 15 Mayıs’tan itibaren tüm kadroların ve süreçlerin yeniden gözden geçirilmesi yönünde.
Seçim neticesini bilemiyoruz.
Hele de TBMM çoğunluğu ile Cumhurbaşkanlığı farklı ellerde olursa, ne olacağını tahmin edemiyoruz.
Dualarımız ‘emanetin’ emin insanlara verilmesi yönünde.