2020 Model Ego
Son 2 hafta kaldı. Yıl bitti sayılır.
5G'nin 2025 yılının sonuna kadar dünya nüfusunun %65'ini kapsayacak ve küresel mobil veri trafiğinin %45'inin 5G üzerinden geçecek.
2019 yılında Asya, Avustralya, Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Amerika'daki iletişim hizmeti sağlayıcılar 5G şebekelerini kullanıma sundular. 5G hizmetlerini geçtiğimiz Nisan ayında Güney Kore'de sunmaya başladı. Ülke genelinde 5G'ye geçen kullanıcı sayısı 8 milyona ulaştı.
5G sayesinde mobil cihazlar 4G’nin 20 katı daha hızlı ve çok daha düşük maliyetlerle dosya aktarımı yapabiliyor. Bunu yapabilmek için 4G’ye kıyasla daha yüksek radyo frekanslarını kullanmaları gerekiyor. Yüksek frekanslı sinyaller düşük frekanslar kadar uzağa ulaşmadıklarından 5G için baz istasyonlarının özellikle nüfusun yoğun olduğu yerlerde daha sık kurulması gerekiyor.
Dünyada ilk kullanan ülke olamadık. Olmasa da olur…
Problem teknolojik olmamız değil. Vaat olarak gösterilmesi de değil. Çalışmayan fakat çalışanlara engel olanlar problemin taa kendisi.
Altyapı için çalışmak isteyen firmalar gerekli izinler için o kadar bekletiliyor ki gelecek yıl bu zamanlar bakalım egosu yüksek çalışması düşük kişilerin başarıları ile nerelere varacağız.
Her birimizde bir dereceye kadar bir kişilik bozukluğu vardır, biz bu anormallikleri edinme ve gösterme şeklimizde farklıyız.
Doğal sistemin bir parçası olarak, hepimiz mahremiyet ve güvenlik talep ederiz.
Bu durum, bireysel ruh ve normalliği bir yaşam tarzı olmaktan ve bir nesneye geçmek anlamında dengesiz hale getirme durumlarıdır.
Sınırlı eleştirel fakülteleri olan insanlar olarak, aynı zamanda mahremiyet, bireysellik ve güvenliği sağlamak için her zaman en kısa yolu ararız.
Modern teknoloji neredeyse hepimizin alternatifi olarak kabul edilir. Örneğin, bunu okumak için kullandığınız bilgisayarla veya günlük iletişimsel deneyiminizin bir parçası olan cep telefonunuzla ilişkinizi ele alın. Aslında, olası herhangi bir soruya cevabınız şu şekilde olacaktır: birinin teknolojisiz hayatını hayal etmek imkânsızdır.
Teknoloji ve hız, hayatı daha kolay ve pürüzsüz hale getirir, diğer taraftan bireysel psikolojik gelişim sürecini derinleştirir ve karmaşıklaştırır.
Ben’i tekrarlı kullanmamızla, bilinçsizce, bir çeşit bencillik ve negatif, göreceli bağımsızlık geliştiririz. Demek ki, benmerkezciyiz. Sosyalleşmeye veya diğerleriyle etkileşime girmeye daha az hazır hale geliriz (örneğin öğrencilerimiz, çocuklarımız, ortaklarımız vb.). Bu egosantrik dönüşüm süreci, sosyal ilişkilerimizi gerçek toplumsal bir dünyadan kırılganlıkla karakterize sanal, hayali bir dünyaya dönüştürüyor.
Bu damarda, teknoloji (örneğin cep telefonu) insanoğluna hemen alternatif olarak işlev görür. Çocuklarımız bazen dizüstü bilgisayarlarının, TV programlarının ve video oyunlarının önünde günde on altı saat harcayabilirler. Bu büyük doğrudan ihtiyaçta, çocuk daima şiddetli bir anormal kişilik veya doksan kırılgan bir kişilik geliştirme tehdidi altındadır.
Teknoloji, insanlar arasında bilindiği gibi, bize "şartlandırılmış" bir psikolojik rahatlama sağlar. Kullanıcıdan veya tüketiciden pasif bir etkileşim gerektiren koşullara sahiptir.
Son bilimsel araştırmalar, tıpkı ilaçlar, sevgi ve diğer duygular gibi teknolojinin beynin duygusal etkinliklerden sorumlu olan bir parçasına saldırdığını kanıtlamıştır. Örnek olarak, önünüzdeki cep telefonunuz veya dizüstü bilgisayarınız beyninizin bu tarafını etkinleştiren veya devre dışı bırakan bir mekanizma olarak işlev görür.
Sonuç olarak;
Geçen yıl Apple ile Huawei Savaşı, Ada Robotu ve YHT Kazası başlıklı yazıdan tam 1 yıl geçmiş.
13 Aralık 2018'de meydana gelen ve 9 yurttaşın ölümüyle sonuçlanan Ankara hızlı tren faciasıyla ilgili 10 sanığın yargılanmasına, 13 Ocak 2020'de başlanacak.
Genel durumumuz budur…