Ömer Tokgöz
Ömer Tokgöz Yeni Yıla Analitik Yaklaşan Var mı?

Yeni Yıla Analitik Yaklaşan Var mı?

Yeni yıla geçiş bizde epeydir iki kutuplu bir polarizasyon etkisinde geçiyor. Bir eksen insan öbeği işin muhasebe faslından kritik yapalım noktasında yaklaşmaktadır. Hıristiyan sembolleri ile bezenmiş takvimin son günü eğlencesine veya kültür emperyalizmine zinhar iştirak etmeyelim anlayışındadır. Bir diğer eksen insan öbeği ise şu yalan dünyada seneye girerken keyfimize bakalım, gülelim eğlenelim, kam alalım faslından davranmaktadır. İşi ilerletenler arasında vur patlasın çal oynasın diyerek eğlenme işini abartanlar da vardır. Hatta günler öncesinden hazırlık yapanlar, ev süsleyenler ve eğlence yerlerini ve meydanları dolduran kitleler oluyor.

Doğru oturup doğru konuşalım. Yani bir yeni yıl durup dururken ne getirecek ki? Öyle bir gücü var mı? Takvim denilen sayısal hatırlatma modeli miladi, hicri, Rumi veya Gregorien vb. takvim biçimlerinin olayları yapma ve gerçekleştirme gücüne sahip değil ki? Biz tüm iyi ve güzel temennileri bir takvimden, yılın başından itibaren sonuna kadar hep güzellikler getirsin diye bir şeyleri umuyoruz. Galiba hayalci bir şekilde biraz kendimizi avutuyoruz. (https://www.yenihaberden.com/bilumum-gunleri-kutlama-kilavuzu-15292yy.htm)

Başımıza iyi, kötü veya normal bir şey gelecek ise evde, iş ortamında, sokakta, trafikte, toplu ulaşım araçlarında, alışverişte vb. ortamlarda resmi ve özel kimlerle iletişim halinde isek yani üzerimizde tesir ve etki sahibi olan esas fail kimse ondan gelecektir.

Peki iletişim ve yaşantı trafiğinde kesişme anını temsil etme ve zaman adına tespit yapma dışında miladi, hicri, şemsi, Rumi, Gregorien vb. takvim sistematiğinde bir keramet var mı? Hayatın akışında bir yanda yeni yıldan beklentiler var, bir yandan da umutlar, ümitler, hayaller ve tutulan hesaplar gerçekleşmeyince mesela dönüp takvimden hesap sormak mümkün mü? Deprem niye oldu, Covit19 niye insanlığın başına bela oldu, ya da hepimizi üzüntüye sevk eden Kartalkaya otel yangını felaketi neden oldu ey takvim diye.!? (https://www.yenihaberden.com/takvim-baslangicinin-kerameti-uzerine-14296yy.htm)

Seneye iyi olsun demek bağlamında bu temennileri realize edecek güç kişinin kendisinde ne kadar var. Bize düşen reel planda olumlu adımlar atmak, iyiyi tercih etmektir. Önümüzdeki yıl muhasebesi içinde veya hayal olarak neyi amaçladı isek o doğrultuda adım atmaktan başka somut bir şey yok.

Bazı hedefler başarılır, bazısına ulaşılmaz. O zaman faktör analizi yapmak lazım: Girdi-çıktı, sistem gerilimi, feed back/geri besleme, SWOT analizi, kılçık teoremi, sıfır hata, Kaizen, 6 şapka modeli gibi onlarca yöntem var. Anahtar kelime "olmak" galiba? Ne olmak ne olmamak gibi. İkinci anahtar kelime ise "tercih" yapmak ve hayatımız seçimlerimizin toplamından ibarettir. Seçimlerin de müspet ve negat,f sonuçları var.!

whatsapp-gorsel-2025-01-26-saat-16-28-51-df6f8ecf.jpg

https://www.linkedin.com/posts/hulyamutlu_yeniyaftlkararlaraft-motivasyon-saesreklilik-activity-7279384518015242240-xl6Y?utm_source=share&utm_medium=

Galiba sürekli bir döngü içindeyiz. Toplam kalite felsefesi içinde TKY ve PUKO döngüsü uygulamak başarı anahtarlarındandır. Kalite ile uğraşanlar bu anahtarı bilirler. Açılımı ise atılacak adımları/işleri/görevleri planla, uygula, kontrol et, başarı için yeniden organize ol demektir. Yani hayatımızı her evresinde kalite öncelikli yaşamak gerekiyor. Hayır ve şer karmaşası içinde, hep çıkar kavgası öne geçiyor. Mal canın yongası demişler bağlamında hep fayda arayışı ve olursa bana olsun, kötülükler ise bana uzak dursun diyoruz.

Gelelim gelecek yıldan beklentileri rasyonel plana nasıl dökeceğiz. Adımlar, hedefler ve başarılmak istenen görevleri listelemek ve bir tabloya derc etmek ilk yapılacak iş. Yani gelecek yeni yıla rasyonel bir başlangıç yapmak hedefleniyor. Hiçbir işe yaramayan boş hayaller beslemek değil de mümkün ve reel hayaller için gerçekçi hedefler koymalıyız. Bu hedeflere ulaşmak ve realize etmek için gerekli adımları da içerecek şekilde tüm yılı planlamak gerekir. Devamında ise bu adımları ajandaya sıralamak gerekir. Masaya yatırmak denilir ya mesela exel tablosu yapıp a5 ebadında çıktısını yazıcıdan dökmek gerek.

Bu bağlamda annuel plan denilen bir takvim yılını ajandaya dökmek ve pratik hedef, plan ve gerçekleştirme takvimini elimizin altında ve gözümüzün önüne koymak gerekir. Zor ama yapılabilir bir ajanda olduğunu, titizlikle uyulduğu zaman hedeflerde başarıya ulaşılabildiğini kendi iş ve özel hayatımdan tecrübe ettiğim için biliyorum. Ekmek teknesi olarak 34 koca yıl kamu emekçisi olarak hizmet verdiğim Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü APK Daire başkanlığı, Ankara, Hatay ve Konya İl Müdürlüğü bünyesinde çalışırken sürekli bireysel ve kurumsal planda çalışma ajandası ve yıllık çalışma planları hazırladım. Plasman memurunun haftalık/aylık planı ve çalışma raporu olarak kimseye önermeden önce doğrudan kendim uyguladım. Sonuçlar başarılı ve verimli olduğu için başarılı tasarımı İl Müdürlüğüne raporladım. Başarılı uygulama Genel Müdürlüğümüz tarafından takdirle karşılandı. Belirlenen 5 pilot il olan Ankara, Bursa, İstanbul İzmir, Adana İl Müdürlüğünden üst düzey yöneticilere bu konuda brifing verdim.

İşkur Konya İl Müdürlüğünde çalışma arkadaşım rahmetli M. Bahadır Çimen ile birlikte 2000-2009 yılları arasında mesleki rehberlik ve danışmanlık çalışmaları yürüttüm. Her ikimizde sınavla Federal Alman İş Kurumunda Türk İş İdaresinin Reorganizasyonu ve Yeniden Yapılanması projesinde 40 gün eğitim almıştık. Etkin kurumsal çalışma kapsamında taşradan yani Konya’dan Türkiye genelinde İŞKUR toplam kalite belgesi almalıdır odaklı rapor yazan ilk personeldim. Bendeniz ayrıca verimlilik, iş geliştirme ve Toplam Kalite yönetimi alanında Kal-der ve TSE’den eğitimler aldım.

Yoğun biçimde öğrenciler, gençler ve yetişkinlere tasarımın bizzat yaptığım meslek seçimi seminerleri, kariyer testleri, İş arama becerileri konferansı, bireysel görüşme, okullarda “Meslek Seçiminin Hayatımızdaki Önemi” seminerleri verme, okullardan gelen grupları kurumda misafir etme, kurumda öğrencilere meslek semineri yapma, meslek danışma merkezinde gruplara meslekler dünyasını tanıtma, kurum dışına çıkışlar, dönüşler, ilçelere gidiş gelişler haftalık/aylık ajanda olmadan yürütülemez potansiyele erişti.

whatsapp-gorsel-2025-01-26-saat-16-28-52-9bea1c31.jpg

Türk kamu yönetimi modelinde bu ölçekte performans odaklı ve yüksek devirli çalışan memura yardımcı olarak bir asistan filan görevlendirmesi olmayınca iş başa düştü. 2002 yılının son haftasında 2003 yılına ait gelecek çalışma dönemine ilişkin bir yıllık iş planı şablonu hazırladım. Annuel plan 1 yıllık iş planlama şablonu demektir. Sıkı bir plan yapıp tüm çalışma dönemine ait haftaları ve günleri kodladım ve ayrıştırdım. Exel tablosu olarak bilgisayarda hazırlayıp annuel plana yansıttım. Manuel olarak ise bir ajandaya çalışma günlerindeki etkinlikleri kabaca not ettim. Yıllık izin, görevlendirme, hastalık ve rapor gibi fire verilecek ve alternatif seçenekleri de gözeterek esnek tasarım yaptım. Sonraki yıllarda da aynı çizgimi korudum.

Kolay bir iş olduğunu söylemek zor, tüm prosedürlere ve iş akış tablolarına, kuruma, paydaşlara, müşterilere, resmi ve dini tatillere, önemli gün ve tarihlere hâkim olmanız gerekir. Kendinize göre bir şey çıkarmak kolay, bunu mesai arkadaşınıza ve paydaşlara dikte etmek anlamına gelmez, diğer tüm kurum ve kişilerle esnek diyaloga sahip olmanız, ajandada uygun boşluklar bırakıp, siz veya muhatap meşgul ise etkinliği başka bir güne kaydırmanız gerekir.

Yani annuel plan bilgisayarda dursun veya arkanızdaki duvara ve panoya asın diye yapılmaz, ciddiyetle uygulamanız gerekir. Bu işi yaparken daha önce Ankara'da plasman memurunun haftalık/aylık çalışma tablosunu ilk defa çıkarmış biri olarak iş ve zaman etüdü yapmış ve daha 1990'lı yılların başında toplam kalite konusunda uzmanlaşmıştım. Üzerine İşkur kalite belgesi alarak topluma etkin ve verimli hizmet üretmelidir, performans kontrol edilmelidir eksenli İşkur Genel Müdürlüğü bünyesinde Konya’dan ilk ve tek olumlu Ar-GE raporu yazan biri de olduğumu da ekleyeyim.

Gazeteci Yazar Abbas Güçlü’nün dediği gibi “Dünü, dünde bırakıp, sevinç, mutluluk, kazanç, huzur, keyif, seyahat, hoşgörü ve kahkaha haklarını yeterince kullanmayanlar için 2024’ü yerden yere vurmayı bırakıp, geleceğe bakalım. 2025 yeni bir şans ve bu şansımızı bugünden itibaren sonuna kadar kullanalım! Gelin bu yıl bir farklılık yapıp birikimlerinizin türünü değiştirelim, para yerine dost, üzüntü yerine keyif, gerginlik yerine hoşgörü, kaçırılan fırsatlar yerine yakalanan fırsatları biriktirelim. 2000’li yıllara girdik, gireceğiz derken 24’ü geride bırakıp, çeyrek asırı geride bırakıp 2025. yıla girdik. Hadi öncesini bırakalım, 2000 yılından bugüne kendiniz için ne yaptınız? Örneğin sınav kazanmanın, diploma, sertifika, para biriktirmenin, kariyere odaklanmanın ötesinde kendiniz için ne hayal ettiniz ne kadarını hayata geçirdiniz?” (https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/hayatimizin-degismeyenleri-7273728)

Bu durum düzelir mi? Elbette. Bu da havada kalacak bir yeni yıl ümidi olmaz inşallah. Oxford Üniversitesi'nden Profesör Neil Levy, "Güvenilmez bir insan olarak ün kazanmak istemeyiz. Bu yüzden planlarımızı ilan etmek motive edici olabilir. Hatta bahse girmek daha da motive edici olabilir" diyor. Kararları detaylandırmak önemli" diye ekliyor. Profesör Levy'ye göre, "Salı öğlenleri ve Cumartesi sabahları spor salonuna gideceğim" demek, "Spor salonuna daha fazla gideceğim" demekten daha etkili olabilir. Ayrıca, niyetlerinizi belli adımlarla somutlaştırmanızı öneriyor.” (https://t24.com.tr/haber/yeni-yil-kararlarini-uygulayabilmek-icin-neler-yapilmali,1207087?fbclid=)

Böyle yaparsak hayatta başarılı olmak için gerekli olan çalışma, eğitim, deneyim ve başarılara imza atmış biri olarak kendi ayaklarımız üzerinde her zaman ve rahatlıkla durmak mümkündür. Hayatta inişler ve çıkışlar tabi ki vardır, bazen hedeflere ulaşır bazen erişemezsiniz. Yapılması gereken zayıf ve güçlü yönleri tekrar irdeleyip yeniden başarı için ter dökmek, entelektüel çaba ve gayret göstermek gerekir.

whatsapp-gorsel-2025-01-26-saat-16-28-52-90203141.jpg

Yoksa söz meclisten dışarı bir yerlere gelmek, bir kamu kurumunda veya özel sektörde konum elde etmek için bir hamili kart peşine düşüp tavassut ile bir şeylere ulaşma ve elde etme konusunda gayret gösteren kifayetsiz muhteris ve birilerinin desteği ile sürekli kayırılan kişilere mi? şahit oluyoruz. 34 yıl bürokraside vasat ve düz memur konumundan uzmanlığa, İl Müdür Vekaletine kadar her türlü görevde bulundum.

Bilge insan ve yedi güzel adamdan biri olan değerli üstadım Mehmet Akif İNAN ile demir asa demir çarık giyerek 1990’lı yıllarda 1.5 asgari ücretle çalışırken sendikacılık yaptım. Ortalıkta kimse ve menfaat yok iken Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi ivazsıs ve garazsız olarak bir adım öne çıktım. Bir avuç erdemli insan ile birlikte 2000 yılına kadar sade üyelikten Genel başkan yardımcılığına kadar görev üstlendim. Her alanda eylemden temsile, tv programlarına katılmaya, dergi çıkarmaya, slogan üretmeye, rapor yazmaya kadar her tür memur sendikacılığını yalın ayak yürüyerek yaptım.

Hem bir nefer olarak hem bir kurmay olarak her türlü koşullarda kamu görevini ateşten bir gömlek giydiğimi unutmadan kimseye de amirlik taslamadan üstlendim. Emekli olduktan sonra yeni bir kulvarda araştırmacı yazar olarak birikimlerimi “Efkâr-ı Umumiye” ye yansıtmaya ve her gün yeni bilgilerle donanmaya çalışıyorum.

Çevremize baktığımızda ise yıllarca özveri ile çalışarak, kurumlarına emek veren, yükü omuzlayan, liyakat ve ehliyet sahibi olan başarılı ve çalışkan insanların değil, niteliksiz insanların görece başarılı olduklarına şahit olduk. Kimse hakkaniyet ve nisfete dayanarak latince “primus inter pares” olmaya yani eşitler arasında mesleki nitelikleriyle temayüz edip birinci olmaya talip değil. Kendi müktesebatı ile uzaktan yakından alakası bulunmayan yerlere yönetici olanlar, o kurumlarda alt yapısı olmadığı halde paraşütle gelenler ve esen rüzgarlara göre rüzgâr gülü gibi dönenler el üstünde tutuluyor ve güya başarılı oluyorlar.

Yüce dağları Allah yarattı, küçük dağları da ben yarattım edasıyla hava atıyorlar. Üstelik bu tür kişiler bir de işi öğrenip çalışmak yerinde illa astlarını rencide etmek ve mobbing yapmayı baş vazifesi bilirler. Astlarına işkence yaparak psikolojik cendere altında tutarlar, demoralize ederler, niye çünkü şair Ziya Paşanın dediği gibi: “Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar, Rencide olur dide-i huffaş ziyadan" hususu tecrübeyle sabittir. Zamanı gelince bir bayrak değişimi ve nöbet değişimini kabul etmek yerine direnerek uzatmaları oynarlar. Bu profiller gün gelir içinde bulundukları kayık su alınca başka kayığa atlarlar. Bir gün ise devran döner, hak yerini bulur, unutulur giderler.

Hülasa-ı kelam yeni yıl için dilekte bulunmak kolay, hedef, plan yapmak ciddi iştir. Realize etmek ise en zor olan kısmıdır. Bu döngüyü ve gayreti ıskalamamak gerekir. Herkesin ciddi planda bir annüel plan+ somut adımlar=sonuç ve gözlem sepeti olmalı. Peki her yeni yılın içinde ara dönemler olarak 3/6/9/12. Ay sonunda ya da her yıl sonunda bir yazar kasa özeti gibi Z raporu alıp başarı tablosunu irdeliyor muyuz? Hayat bazen karşımıza Sisyphos söylencesi şeklinde hayat işkencesi olarak çıkabilir. Bazen patinaj çeksek te her yeni yıl yeni bir başlangıç yapmak, kendi ayakları üzerinde başarılı olmak özünü ve teleolojisini içinde taşır. Nitekim.!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Tokgöz Arşivi