Yaralarda kaybolmak!
Neden incitmek, yaşatmak için çabalamak varken?
Ne diye peşini bırakmak onca umarsızlığa göğüs tutmuş eylemlerin.
Farkındalık yaratmak, farkındalığın kendisi olmaktan daha mı güçtür? Yoksa geride bırakmak için bu uğraşı, söylenen sonsuzluğa uzanan cümlelerden biri midir?
Görmek ya da anımsamanın yaşamın tek yolu olduğunu savunanlar vardır, bu deneyimi hayata çevirmek için onu görebilmek, yaşananları anımsamak gerekir fikre göre ancak dünyasını görmeden yaşamayı öğrenen insanların, gören ve anımsayanlardan daha his dolu olduğu su götürmez bir gerçek değil de nedir? Deneyimlerin ötesine geçmek, hayata katılmak, onu görerek değil, tanıyarak olur. Hislerle, kendini keşfeden insanlara sunulmuş bir çeşit yol sonu ve başlangıcıdır, nitekim, ömrün bu noktası -her ne kadar ulaşılması arzu edilen bir hedef olsa da- kimi için bir eziyettir sonradan farkına vardığı, kimi içinse aradığını bulduğu o "anlardır". Tabii, memnuniyet ve memnuniyetsizlikle bitecek basit bir kompleks değildir bu, memnuniyetinin saklı olduğuna ve tekrar bir arayış içerisine girenlerin hisleri, varlığının aidiyetinin neresi olduğunu bulamadığı için yabancılığından kaçtığına inananların çaresiz bakışları, ötesi, dahası.
Kimsenin farkına varamadığı ancak farkındalık olduğu o gerçeklikte nefes verdik, ancak içimize çekip çekemeyeceğimiz lavinialardan kopardığımız o tek yaprağın üzerine kazılı olacak.
Koparılanlar tekrar yetişmeyecek, bizler gibi, onlar gibi…