Vali Canbolat’tan tarihi ders…
“Neden adam olamıyoruz”un en güzel yanıtlarından biri bu sanırım;
Hollywood’un ünlü oyuncuları Chris Evans ve Scarlett Johansson Adana'ya kadar gelir İncirlik'teki ABD'li askerlere destek verdiklerini dünyaya göstermek için,
Yada ABD'li ünlü oyuncu Lindsay Lohan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret edip hasbihal eder,
Tek tek örnek vermek gereksiz toptan söyleyeyim; Amerikan ya da İngiliz aktörü, aktristi, cazcısı, popçusu, simitçisi, gazozcusu dünyanın en uç noktalarındaki askerlerini ziyaret edip onlara destek verirler. Destek veremezlerse moral verirler. Moral veremezlerse en azından hangi tarafta olduklarını gösterirler cümle aleme…
Onlar için en önemli gün olan yılbaşını bile o askerlerle geçirenlerini izlemişliğim vardır haberlerde… Muhtemelen o sanatçıların hiçbirinin Harvard mezunu olmak bir yana İngilizce bir cümleyi öğelerine ayıracak eğitimi bile yoktur.
Ama Amerika’dan biri çıkıpta ‘Bunlarda sanatçımı kardeşim?’ ‘Bunlar çıkarcı’ ‘Bunlar rezil adamlar’ ‘Yaltakçılar’ ‘İhaleciler’ diye bir iddiada bulunmaz…
Hatta siyasetle ilgilendikleri, devletlerine destek oldukları, askerlerine moral verdikleri, ülkelerine motivasyon sağladıkları ve tüm bu halleriyle ülke insanlarına örnek oldukları için bu sanatçılarıyla gurur duyduklarına eminim…
“İşte adam olamıyoruz”un yanıtı tamda burada;
“Ülke çıkarları için bile toplu vurmayan! Yüreklerimiz” var bizim…
Hatta ülke çıkarlarının nerede olduğunu bilmeyen sineler…
Tüm sorun bu…
…
İşte bu sanat, sanatçı tartışmalarında iki fotoğraf dikkatimi çekti;
İkisinde de başrolde Konya Valisi Yakup Canbolat var.
İlkin de Hattat sanatçısı Hüseyin Öksüz’ün kendisini ziyarette verdiği bu pozla göstermiş Sayın Vali sanatçıya saygısını.
Makamına değil de tam karşısına oturarak. Bir sanatçıyı bir şehrin en üst bürokratına eş değer tutarak…
İkinci resimde de aynı mesaj.
En üst bürokrat olarak makam koltuğu boş dururken misafir koltuğunda oturmayı tercih etmiş Sayın Vali… Kitaba, tarihe, ilme ve ilim adamına saygısını da bu görüntüyle vermiş…
Sadece güzel bir örnek değil, aynı zamanda iyi bir ders…
Hepimize…
…
Küçük bir haber olarak geçti ajanslardan Gazeteci Murteca’nın ölümü…
Her fırsatta, Türkiye’de bilmem kaç gazeteci tutuklu diye yaygara koparanların da pek ilgisini çekmedi siyanist İsrail’in işlediği bu hunharca cinayeti… Diğer tüm cinayetleri gibi…
AB’nin ABD’nin, FETÖ’cülerin, kaçak gazetecilerin haberi olmadı yine…
Gazeteci tutuklanamaz, ama öldürülebilir demek ki…
Murteca İsrail ordusunun belirlediği sınır güvenlik çitlerine yaklaşma mesafesi olan 200 metreden geride, 350 metre mesafeden vurulmuş. İddiaların aksine en küçük bir suçu dahi yok…
Tek suçu İsrail vahşetini gösterme gayretiydi…
Ya da bir Siyonist kurşunun önüne kendisini atmasıydı… Ondan belki bu derin sessizlik…
…
Bir haberden bir cümle
“Trump'ın, Suriye'de yaşanan kimyasal saldırılar sonrası, askeri müdahale seçeneğini de masaya koyduğu bir açıklama yapmasında, Bolton'ın da payı olduğu yorumlanıyor.”
Bir itiraf bu aslında;
Suriye’de onlarca çocuğun ölümüne neden olan kimyasal saldırıyı kimin yaptığının itirafı…
Suriye’den çekileceğim diyen ABD’yi bu fikrinden vazgeçirmek içindi demek onca cinayet…
ABD’nin çekilmemesi kimin işine yarar en çok. Suriye’nin yada Türkiye’nin değil tabiî ki…
En çok İsrail’in…
Bölgeden çekilen ABD İsrail için sonun başlangıcı.
Eee tabi birde Sünni ve Şii nefretini artırır ölen mazlum çocuklar...
Mezhep savaşına bir adım daha yaklaştırır.
Ve İsrail’in işine yarayacak bir sürü neden…
O zaman kabi ki saldırının arkasında İsrail var. Hatta parmağı. Hatta gövdesi.
Belki de sadece kendisi…