Türkiye’de tohumculuğun geldiği son nokta
Tohumculukta dünyanın en büyük 10 üreticisinden biri olan Türkiye'de, geçen yıl 1 milyon 242 bin ton sertifikalı tohumluk üretimi yapıldı. Bu rakam 2002 yılında sadece 145 bin tondu. 1 milyondan daha fazla bir arış var. Tohumluk ithalat miktarları ise 49 bin tondan 46 bin tona geriledi.
Türkiye’de kullanılan sertifikalı tohumlukların yüzde 96’sının yurt içinde üretilmektedir
İthalat ile ihracat arasındaki makas yıldan yıla ihracatımız lehine azalmakta, bu oran son yıllarda hızlı bir şekilde lehimize dönmüştür. Buna rakamların dili ile söylersek 2002 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı %31 iken 2015 te % 51 e,2020 de % 85 2022 de bu oran %88’lere çıkmıştır.
Peki, bu başarı nasıl oldu?
Gelin bu başarının detaylarına özet olarak bir göz atalım.
İnsanoğlu yeryüzü ile ilk temasa geçtiğinden beri, ilk tohumu toprakla buluşturduğu andan itibaren tohum, tarımsal faaliyetlerin en önemli etmeni olmuştur. Tarımsal üretimin başlangıcı ve birçok bitkinin çoğaltım materyali tohumdur. Tohum, gıda zincirinin ilk halkasını, biyolojik ve kültürel çeşitliliğin ise yapısal göstergesini oluşturur. Tarım tohum demektir. İnsanoğlu ve birim alandan fazla verim almak ve hep daha fazlasını üretmek istemiştir.
Bitkisel üretimin artırılabilmesi için; Sulama, gübreleme, hastalık ve zararlıların kontrolü vb. kültürel işlemlerin yanı sıra “Uygun Çeşit” kullanımı önem taşımaktadır
Çevre koşullarına en “Uygun çeşit” in elde edilmesi, ıslah ile gerçekleştirilir. Bu çeşitli yollarla sağlanabilir; yüksek verim ancak “Uygun Çeşidin” en “İyi çevre” de yetiştirilmesi ile mümkündür.
Türkiye’de tohum konusunda önüne gelen, işi bilsin ya da bilmesin herkes bir şeyler söylüyor. Nedir bunlar ve cevaplarını vermeye çalışalım.
1- Ata Tohumu ekmek yasak: 5553 sayılı tohumculuk yasası 'Sertifikasız tohum ticaretini' yasaklar. Sertifikası olmayan yerel ya da ithal hiç bir tohum ticarete konu edilemez. Ticari olmayan tohum takası serbesttir. (Kanunun 14. maddesinde )
2- Sertifikasız tohum eken çiftçiler hiç bir destekten yararlandırılmıyor: Sertifikasız tohum kullanan üreticiler "Sertifikalı tohum kullanım desteği" dışındaki tüm desteklerden faydalanır. Çiftçiye bu konuda soru dahi sorulmaz.
3- Tohumda dışa bağımlı hale geldik: Dışa bağımlı hale gelmedik. 5553 sayılı yasanın ve verilen desteklerin de katkısıyla gelişen bir tohumculuk sektörümüz var (Daha çok yolumuz var) Miktar bazında net ihracatçıyız.
4- Hibrit Tohum zararlıdır (Çoğunlukla GDO'lu tohumla karıştırılıyor): Hibrit tohum aynı familyaya ait uzak akraba cinslerin melezleridir. Sağlığa zararı yoktur Doğada birçok bitki zaten doğal yollarla melezleşir. Ticari hibritlerin farkı insan kontrolünde melezlenmesidir.
Sertifikalı tohumluk üretimi tamamen devlet kontrolü ile yapılan bir faaliyettir. Devletin yetkili kurumlarınca ekiminden hasadına kadar tarlada ve hasattan sonra da laboratuvarda fiziksel, genetik ve biyolojik değerleri kontrol edilerek belgelendirilen tohumluktur. Türkiye’de en çok konuşulan konu GDO’lu tohum meselesidir. Ülkemizde GDO’lu tohum ekmek ve yetiştirmek yasaktır.
Ülkemizde 2010 yılında çıkarılan 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ile GDO'lu ürün ithalatı ve Türkiye'de üretimi yasaklanmıştır. Uymayanlara 10 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Sadece hayvan yemi olarak kullanılmak üzere bazı ürünlerin (mısır ve soya) ithalatına izin verilmektedir.
O da, Biyogüvenlik Kurulu Kararı ile izin verilmektedir.
Biz hem tohum ihraç ediyoruz hem de ithal ediyoruz. Burada ithal etmemiz tohumda dışa bağımlı olduğumuz anlamına gelmez. İşimize geleni alıyor, işimize geleni satıyoruz.
Dünya tohumluk federasyonunun (ISF) resmi verilerine göre Hollanda 2.040 milyon dolar tohum ihracatına karşı 1.017 milyon dolarlık tohum ithal etmiştir. Hibrit tohumlarda elde edilen ekinci nesil tohumların ekiminde yine doğal bir olay olarak melezlemeden geriye dönüş ve genetik açılımdan dolayı verim ve kalite kayıpları olmaktadır. Dolaysıyla hibrit tohum hiç döl vermeyen, kısır tohum demek değildir. Bu yüzden amaca göre elde dilen vasıfların kaybolmaması için ana ve baba hatların yetiştirilmesi ve hibrit tohumların her yıl yeniden üretilmesi şarttır. Hibrit tohumlar kısır tohum değildir.
Bir diğer iddia da tohumculukta İsrail’e bağımlıyız, tüm tohumu oradan alıyoruz... Bu tamamen asılsız bir iddiadır. Ülkemizde 1985 yılında tohum ithalatı serbest olunca, özellikle domates tohumları İsrail’den ithal edilmiş ve 2000’li yıllara kadar İsrail bu pazara hâkim olmuştur. Son yıllarda bu oran çok ciddi şekilde düşmüştür.
Biz asıl tohumu Fransa, İtalya, Hollanda, ABD, Çin, Peru’dan alıyoruz. Bunlardan sonra 7. sırada İsrail geliyor. Toplam dışardan alığımız 200 milyon dolarlık tohumun ithalatımızın ancak 11,4 milyon dolar ile yani %6’sını İsrail’den alıyoruz. Bu oranlar ve rakamlar ile biz İsrail’e bağımlı mıyız? TABİKİ HAYIR...
Başka bir iddiada İsrail bize tohum satarak halkımızın genetiği ile oynamaktadır; Bu tamamen asılsız bir iddiadır. Çünkü Türkiye 2015 ten sonra İsrail’e ciddi bir domates ihracatı vardır. Yaklaşık 100 milyon dolarları bulan bir ihracat söz konusudur.(soğutulmuş, dondurulmuş ve kurutulmuş) . Eğer böyle bir şey olsa idi İsrail neden bizden domates alsın ki???
Ülkemizde mevcut uygulanan tarımsal destekleme programları 2002 yılında başlamıştır. 1990’lı yıllarda ağırlıklı ürün alımları ve kredi sübvansiyonları şeklinde desteklenen sektörde zaman zaman da gübre desteği ve prim ödemesi gibi destek araçlarına da başvurulmuştur.
2002 yılında doğrudan gelir desteği ile başlayan yeni program, 2007 yılına kadar devam etmiş ve sonrasında da uygulanan politikalara göre şekillenerek bugünkü halini almıştır. Hâli hazırda tarımsal destek sistemimiz 5 ana program ve 64 alt destek aracından oluşmaktadır.
Bu desteklerden en önemlilerinden biride hiç şüphesiz tohum desteğidir.
Bilindiği üzere arpa, buğday, çavdar, tritikale, yulaf ve çeltik için dekarda 16 lira olarak açıklanan sertifikalı tohum kullanım desteği 2022 yılı için 24 liraya yükseltilmişti. Bakan Kirişçi, bu destek miktarını 2023 yılı ödemelerinde 24 liradan 50 liraya çıkarıldığını açıkladı
Tohum ve tohumculuk konusunda daha çok konuşulacak mevzular var. Bu konuyu daha sonraki haftalarda tekrar konuşalım