Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu TÜRKİYE’DE İSTİKRAR, BALKANLARDA İSTİKRAR

TÜRKİYE’DE İSTİKRAR, BALKANLARDA İSTİKRAR

Son günlerde Balkanlar başta olmak üzere, etrafımızdaki ülkelerde çok ciddi bir hareketlenme var. Bu ülkelerin tamamı, ilgi alanımızda olan milletlerden oluşuyor. Buralarda olup, bitenler en az ülke içindeki gelişmeler kadar önemli ve bizi doğrudan etkileme potansiyeline sahip.

Geçtiğimiz günlerde Makedonya Polisi Arnavut nüfusa karşı tutumunu değiştirdi. ‘Suç örgütleri ile mücadele’ kapsamında olduğu söylenen operasyon ülkenin, etnik ve dini gruplar arasındaki zaten hassas olan dengesini derinden sarstı. Hükümete yönelik yoğun yolsuzluk iddialarına karşı polisin Müslümanları ön plana çıkarıcı, hedefe oturtucu bir operasyon başlatması algı ve yanıltma operasyonu yapıldığı kaygısı oluşturdu.

Benzeri gelişmelerin olduğu bir dönemde Türkiye olarak, ne yapmalı, nasıl davranmalıyız, sorusuna cevap aramak durumundayız. Balkanlar yaklaşık yüz elli yıldır diken üstünde.

Tito Yugoslavya’sında bir süre farklı etnik ve dini unsurlar rahat eder gibi oldular. Ama bu rahatlama yanılsaması belli ölçüde tüm güç ve yetkiyi belli bir etnik gruba vermekle oluşturulmuştu. Müslümanların bir ağırlığı bulunmuyordu. Herkes eşit ve adil bir düzlemde hak sahibi olsaydı, merhum Bilge Kral, Aliya’ya o dönemde o muameleler yapılmaz, şiddete maruz kalmazdı.

Doksanlar çok sıkıntılı geçti. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra jenosit olarak tarihe geçebilecek en kanlı ve en acımasız katliam olan ve 20. yılı anma töreni yapılan Srebrenitsa şehitlerini unutmadık. Hollanda’lı sözde ‘barış gücü’ askerlerinin korumasındaki Müslüman nüfus katledildi. Her gün yeni bir toplum mezar bulunuyor.

Haber ajanslarına hafta sonu üç haber yansıdı. Birincisi, Srebrenitsa şehitlerini anma etkinliği idi. Katliam 20. yılında hala kanayan bir yara…

İkincisi, Avrupa Kupaları kapsamında Hırvatistan’da karşılaşmanın yapıldığı stadyuma, çimlerin arasına nakşedilen Gamalı Haç figürü. Durum Balkanların hali pürmelalini yansıtıyor.

Verilen üçüncü haber IŞİD’in Balkanları ‘ile alanına’ aldığı yönünde. Arka arkaya verilen üç haber... Bana pek masum gelmedi: Srebrenitsa, Gamalı Haç, IŞİD. Bir taraftan Müslümanlar kışkırtılıyor, diğerinde Hristiyanlar.

Birileri adeta bölgeye malum örgütü davet ediyor, 'hizmetine ihtiyacımız var’ diyorlar.

Bu örgüt hazzettiğimiz bir oluşum değil. Bizi de derinden etkiledi…

HDP’nin bu ölçüde oy almasının arkasında Kobani ve 6 – 7 Ekim olaylarının rolü var mı, yok mu? Kürtler rahatsız oldular. HDPKK’nın körüklemesiyle, başta bölge olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrinde şiddet ve tedhiş olayları çıkardılar.

Bu, Kürt nüfus arasındaki bağların güçlenmesine, safların sıklaşmasına neden oldu. Hatta ‘ateist Kürt’le ‘Müslüman Kürt’ aynı yönde oy kullandı; aynı çizgiye geldi. HDP ve destekçileri oluşan sempatiyi ve dayanışma duygusunu seçimlerde kullanarak oy devşirdiler.

Malum, Başbakan Davutoğlu’nun Türk dış politikası önceliklerinin başında Balkanlar geliyor. Uzunca süredir bölgede Sırp, Hırvat ve Makedonlarla Müslüman nüfus arasında bir barış oramı oluşturmak için çalıştı, çabaladı. Ciddi ölçüde başarı da elde etti.

Ama bugünlerde bu barış havası tehdit altında. Bölgeye bir de IŞİD girerse düşünün siz olacakları. Diğer coğrafyalardaki tecrübelerimiz malum örgütün bölgede değil aktif olmasını, ‘görünür’ hale gelmesinin bile problemleri çok daha komplike hale getireceği yönünde.

Balkanlarda Suudi Arabistan destekli çok sayıda Vahhabi oluşum var. Farklı dernek, vakıf ve ‘sivil’ girişim Suudi Arabistan tarafından destekleniyor. IŞİD’le aynı damardan beslenen Selefi örgütler Balkanlar’ın o hoşgörü ve çok kültürlülük temelli yaklaşımlarını tehdit eder hale geldiler.

Bu denklemde asıl üzerinde düşünülmesi gereken şey Türkiye’nin konumu. Balkanlardaki Müslüman nüfusun hamisi Davutoğlu bugün farklı meselelere yönelmek zorunda. Tek başına iktidarı elde edemedi; koalisyon kuracak. Öncelikli meselesi hükümetin kurulması.

Henüz Ortadoğu’dan bahsetmedik bile. İsrail’in Filistin’e dönük politikaları ve son günlerdeki müdahaleleri ortada. Mısır’da bugünlerde Mursi’nin idamına dönük hareketlenme de aynı gerekçelere dayanıyor.

Uzunca süredir istikrarın önemine yaptığımız vurgu bu nedenle önemli. İnşallah olmaz, ama Balkanlar önemli gelişmelere gebe. Balkan Savaşları öncesi Osmanlı’nın durumuna benzer bir hava var.

Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya başta olmak üzere dünya mazlumlarının Türkiye’ye dikkat kesilmelerini yabana atmamak gerekiyor. Türkiye’de mutlaka ve acilen bir Milli hükümet kurulmalıdır. Kurulacak hükümetin öncelikli işi hinterlandımıza güven vermek, rahatlatmak.

‘Milli’ olmayanlar hayır getirmez…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi