Tuhaf bir Sıla meselesi!
İki gündür haber sitelerinden telefonlarımıza gelen bildirimin haddi hesabı yok! Ülkedeki hangi önemli olay bu kadar bildirim almamıza sebep oluyor sizce?
Ahmet Kural Sıla’yı darp etti mi meselesi!
Mesele diyorum. Çünkü bu kadar gündemi meşgul edecek bir haber niteliği olduğunu düşünmüyorum. Özellikle de meselenin şu kısmı can sıkıyor. Ortada evlilik dışı bir ilişki var. Bu çift aynı evde yaşıyor. Ve bu durum bizim gençlerimizin gözünde böyle haberlerle normalleştiriliyor.
Sonra bu gayrimeşru hayatta yaşanan bir mevzuyu bize örnek gösteriyorlar. “Bakın bizim hayatımız aslında çok normal tek anormallik bu şiddet” diyorlar.
Telefonlarımıza günde yirmi defa bildirim geliyor. Tabir-i caizse bizi bildirim topuna tutuyorlar. Hepsi de aynı. Sıla şikâyetçi oldu. Ahmet Kural ifadeye gitti.
Bunu anlamak inanın güç!
Bu tür haberlerle gündemimizi neden meşgul ediyorsunuz? Yazık değil mi? Hayatları gayet doğru giden insanlar olsa, nikâh akdi olan, Türk örf ve adetlerine uygun insanlar olsa, meselenin kadına şiddet kısmı ile ilgili sayfalarca yazı yazabilirim. Benim de en çok hayıflandığım konulardan biridir çünkü…
Ama gündemde hakkında yazılacak, söylenecek şey çok olan konular varken, böylesine insanların çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatını meşgul etmesi, her kanalda olması, telefon bildirimlerine, sosyal medyaya düşmesi beni düşünmeye sevk ediyor.
Bir de sanki kadına şiddet ilk defa bu şarkıcının başına geliyormuşçasına bir tepki verilmesi de normal değil. Bu insanların hakkını aramanıza gerek yok! Onlar zaten bulundukları konum itibariyle gayet güçlü insanlar! Kendi kendilerini savunabilecek durumdalar!
Etraf ben de Sıla’yı destekliyorum diyen kadın ve erkeklerle doldu.
Durun bir saniye…
Anadolu’nun herhangi bir yerinde, sesi çıkmayan garip kadınların sesi olmak varken, onlara kol kanat germek daha faydalı olacakken, Sıla hakkını her türlü arayabilecek bir kadına kucak açmak akla mantığa sığar mı bilemiyorum?
Siz belli bir hukuki gücü olan Sıla’ya üzülürken, gariban köyümde kocasından üç öğün dayak yiyen ve hayatı gerçekten bundan ibaret zanneden annelerimizin derdini kim dinleyecek?
Ya da 3 yaşındaki minicik bir kıza daha beteri yapılırken, hayatının dahabaşında travma yaşatılırken ve bunu yapan şahıs serbest bırakılırken, bu çocuğun psikolojisini kim düşünecek?
Sanırım düşünmemiz ve rotayı doğru tarafa kaydırmamız gerekiyor.